Cumhuriyet döneminde 1929 yılında ortaya çıkan Dünya Ekonomik Buhranı sonrası kalkınma anlayışı tamamen devletçilik ilkesiyle planlanmıştır. Devlet kontrolünün devreye girmesi ile Anadolu’da tarımsal üretim artmış ve bu ürünlerin kolayca taşınabilmesi ile birlikte sanayi yatırımları da hızlanmıştır. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile yapımına başlanan sanayi tesislerinin ana finansmanını tarım ürünleri oluşturmuştur.
Buğday alımının devlet kontrolünde olacağı ve Ziraat Bankası’nın yetkili kılınacağı 3 Temmuz 1932 tarih ve 2056 sayılı “Hükümetçe Ziraat Bankası’na Mubayaa Ettirilecek Buğday Hakkında Kanun” ile buğday üretimi hız kazanmıştır. Bu kanunla buğdaya alım garantisi getirilmiş ve fiyatının korunması sağlanmıştır.
Bunun devamında buğdayı muhafaza etmek amacıyla 11 Haziran 1933 tarih ve 2303 sayılı “Silo ve Ambarlar Hakkında Kanun” kabul edilerek demiryolu güzergâhlarında ‘memleket hububatını muhafaza edecek’ siloların yapımına hız verilmiştir.
(Madde 1: Memleket hububatının muhafaza, temizleme, ilaçlama ve ayırma işleri ve bu mallar üzerine varant muamelesi yapılabilmek üzere Ziraat Bankası’nca (3 000 000) liraya kadar silo ve ambarlar inşa ettirilecektir. Bu silo ve ambarlara konacak hububattan alınacak ücret tarifesi İcra Vekilleri Heyetince tespit edilecektir.)
Demiryolu ulaşımının yaygınlaşmasıyla Anadolu’da çeşitli istasyonlarda buğday alım merkezleri belirlenmiştir. 1932 tarihli gazete haberleri buğday alım merkezlerinin Yerköy, Sivas, Akşehir, Ankara, Eskişehir, Balıkesir, Adana, Nazilli, Konya, Polatlı olduğunu haber vermektedir. Ziraat Bankası bu merkezlerde buğday alımı gerçekleştirmiştir. Bu merkezlerden Yerköy istasyonunda başlayan buğday alımı aynı zamanda Kırşehir ve Çiçekdağı bölgesinin de buğdayının getirilerek satıldığı bir yer olmuştur. [Çiçekdağı’nın ticareti bu sebeple bu bölgeye kaymıştır. Bunun sonucunda Yerköy’de önemli derecede Kırşehirli nüfus oluşmuştur.]
Buğday üretiminin artması devamında depolama ihtiyacını da ortaya çıkarmıştır. İhracat için buğdayı depolamak ve uygun bir şekilde muhafaza etmek amacıyla bugün simge yapılar haline gelmiş olan betonarme siloların yapımına da başlanmıştır. 1933 tarihli silo yapımıyla ilgili kanunun devamında 1934 yılında Konya, Sivas, Eskişehir’de 1937’de ise Afyon, Polatlı, Yerköy’de buğday siloları yaptırılmıştır. İlerleyen yıllarda yeni şubelere ihtiyaç duyulması sonucu Kırşehir şubesi ve buraya bağlı Kaman, Mucur, Hacıbektaş, Akpınar ajansları da kurulmuştur. 1907’de Haydarpaşa limanında ki 10 bin tonluk siloyla başlayan bu süreç Cumhuriyet sonrası bu şekilde hız kazanmış ve 1960’lı yıllara gelindiğinde bir buçuk milyon ton kapasiteye ulaşmıştır.
Buğday siloları, tarımsal kalkınmaya ve buğday ihracatına katkı sağlamanın yanında kullanılan yapım tekniğiyle mühendislik deneyiminin gelişmesine de katkı sağlamıştır.
Cumhuriyet kadrolarının bozkırın insanına miras bıraktığı bu eserler; 1934-1937 yılları arasında Alman Miag ve Fransız Froment-Clavier firmalarına yaptırılmıştır. Dönemin önemli betonarme yapılarından olan bu silolarda kayar kalıp teknolojisi ve kule vinçler kullanılmış ve yapı kazık temeller üzerine inşa edilmiştir. Kullanılan makine teçhizatları da önemli deneyimler kazandırmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl konuşmasında, "Yurttaşlarım! Az zamanda çok büyük işler yaptık. Fakat yaptıklarımızı asla yeterli görmeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz." diye müjdesini verdiği işler işte bu eserlerdir.
Tarımsal kalkınmanın önemli simgelerinden olan buğday siloları, 24 Haziran 1938 tarihinde kurulan Toprak Mahsulleri Ofisi kurumu altında birleştirilerek bugüne gelinmiştir. 1932 yılında buğday alımını devlet garantisine bağlayan, 1933 yılında siloların yapımına başlayan, 1934 yılında çıkardığı kanunla buğdayın ithalatına engel getiren, 1938 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi’ni kuran tarım politikasından bugüne tarımda çok şey değişti. Çiftçinin ‘kara gün dostu’ denilen TMO neredeyse sadece ithalat yapan bir kurum haline getirildi. Doksan yıldır çiftçilere hizmet veren silolar ise bugün atıl bırakılıyor ve adım adım tasfiye ediliyor.
-2020 yılında 20 milyon ton buğday üretimine karşılık 10 milyon ton buğday ithal edildi.
-Son 18 yılda toplam 68 milyon ton buğday ithal edildi.
-Tarım ürünleri ithalatına ise toplam 105 milyar dolar ödendi.

Recep Yılmaz