Kırşehir’de koronaviris müdür, yoksa insanların bencilleşmesi midir nedir bilmem ama giderek her şeyimiz bozuluyor, yozlaşıyor.
İnanın bazen öyle ilginç olaylarla ve kişilerle karşılaşıyorsunuz ki ağzınız açık kalıyor.
Kırşehir’de gördüğümüz bir takım yanlışları ve sorunları gündeme getirince eleştiriliyor ve tepki gösteriliyorsunuz. Bu benim kutsal mesleğimin bir gereğidir. Çünkü yıllardır bu tür o kadar olumlu ya da olumsuz tepki aldığımız için bizler bildiğimiz doğru yolda yürümeye ve gördüğümüz, bildiğimiz doğruları yazmaya devam edeceğiz.
İşte Kırşehir’de eğitimde yaşanan bir takım sorunları yazıp gündeme getiriyoruz.
Önceki gün Ahi Evran İlkokulu’nun bulunduğu Çukurçayır Mahallesi’ndeki pek çok eve altyapı yetersizliği nedeniyle internetin verilemediğini, aynı okulda EBA destek sınıfının olmadığını yazarak yetkililerin bu sorunları çözümlemesini istedik.
Aynı sorunların Kırşehir’in kenar mahallerinde, hatta şehrin göbeğindeki bazı okullarda da olduğunu öğreniyoruz.
Yazıp gündeme getirince biz yanlış mı yapıyoruz?
İşte her yıl olduğu gibi bu yıl da okullar bir sürü sorunla açıldı. Öğrenciler koronavirüs belasından dolayı okula gidemiyor, uzaktan eğitim alıyor. Veliler de, öğrenciler de sıkıntılı.
Bu sıkıntılar yetmezmiş gibi uzaktan eğitimde öğrencilere “şu akıllı defteri, şu akıllı kitabı, şu yayını alırsanız iyi olur, çünkü ben oradan ödev vereceğim!” diyen öğretmenlere ne demeli?
Ne yapalım şimdi bunu yazmayalım mı?
Gariban veli ne yapsın mecburen gidiyor o öğretmenlerin yönlendirdikleri kitapçılara 300-500 lira ödeyerek alıp geliyor, sonra veryansın ediyor.
Çünkü geçen yıllarda aynı durumu yaşayan veliler, aldıkları akıllı mı, deli mi, dinlendirici mi defterlerin çoğu sayfaları bomboş!
Ama öğretmen istedi ya almazsa olmaz, çünkü çocuğu daha başarılı olsun istiyor.
İşte geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yazmadan edemedim, ne yapayım yazmadan edemiyorum gördüğüm eleştiri tepkilerden sonra.
Şimdi size sorarım yazmayayım mı bütün bu olup bitenleri, çevrilen dolapları, dümenleri?
Haa bütün bunları yazıyorum da ilgililer üzerine ciddiyet ve kararlılıkla gidiyorlar mı? Yok, yok, yok!
Yine çarşıda-pazarda, yolda kaldırımda maskeler satılıyor, sağlıklı, sağlıksız mı diyen, niye burada satıyon diye soran var mı?
Yok, yok, yok!
Peki bizler görüyoruz da, sabahtan akşama kadar oralarda gözlerinde güneş gözlüğü ile volta atan zabıtalarımız, bekçilerimiz, polislerimiz neden müdahale etmezler?
Galiba onlar da diğer sorunların sorumluları gibi “bana dokunmayan bin yıl yaşasın!” içindeler herhalde?
Peki bütün bunları biz görüyoruz da sorumlular neden görmezler ki?
Onların gözleri kör mü, yoksa işlerine mi gelmiyor?
Biz bunları yerine getirmeyenleri eleştirince kötü oluyoruz maalesef.
Olsun biz kötü olalım da, bu sorunların üzerine yetkililerimiz gidip çözerse bunun mutluluğunu yaşarız hep birlikte!..
Kırşehir’de her sorunun üzerine kararlılıkla giden bir Valimiz var. Makamında oturmak yerine sahada halkın içinde olan, koronavirüs denetimlerinde bulunan, yetmez ilçelere kadar giden Sayın Valimiz kendisine iletilen tüm sorunların üzerine ciddiyet ve kararlılıkla gitmese sanırım Kırşehir’de bütün işler içinden çıkılmaz bir hale gelecek burası da bir gerçek.
Evet biz gazetecilerin görevi Kırşehir’de herkesin sorunlarını gündeme getirmek, yaşananları yazıp dile getirmek.
Zaten Kırşehir’in ve Kırşehirlilerin sorunlarını yazan kaç gazete ve gazeteci var ki?
Yazan tu kaka ediliyor, yazmayan, yazamayan da yağlı ihalelerle ihya!
Onlar varsın haram yiyerek köşe dönsünler, lüks yaşasınlar, Allah herkesi görüyor ya bir gün gelir bunlar da bunun hesabını bu dünyada verirler.
Haram yiyenler, lüks konutlarda yaşayıp, lüks otomobillere binen bu şahsiyetsiz ve onursuzlarda hala hiç utanma yok, “Bir lokma bir hırka!” muhabbeti yapıyor.
Bazen düşünüyorum, bunlar çocuklarının boğazından haram lokma geçirirken hiç mi rahatsız olmuyorlar diye.
Ama onlar alışmışlar yapmadan duramıyorlar ki, duramazlar ki!
Bu nedenle biz bildiklerimizi, gördüklerimizi yazmaya devam edeceğiz. Birilerini rahatsız etse ve batsa da!
Yazdığımız haber ve yorumlara siyasi ve taraflı bakanlara diyecek söz bulmakta zorlanıyorum bazen.
Kırşehir’de öncelikle şunu söyleyeyim ki ben ve gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”in siyasi görüşü Kırşehir’dir.
Kırşehir bir kenara, siyasiler ve siyasi partiler bir tarafa…
Daha önce de birkaç defa yazdım. Gerek şahsımın, gerekse gazetemizin partisi, pırtısı yok. Çünkü benim tek partim var o da Kırşehir ve Kırşehirlilerdir.
Bunu bilen çok iyi bilir. Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun... Bilmeyen de işine gelmediği için bilmemezlikten gelerek, seni tartışma ve kavgalara sürüklemek isterler.
Bazı zavallılar da bulundukları siyasi partilerden yemlenmeye, oralardan nemalanmaya devam etmek için, herkesi kendileri gibi görmek istedikleri için her türlü hünerlerini ortaya dökerler, seni, beni, ona eleştirmeye devam ederler.
Onlar da bildikleri yolda yürümeye devam etsinler, hatta koşup maratoncu olsunlar, biz de bildiğimiz yoldan yürümeye devam edeceğiz bu böyle biline!..

***

Anlayana

Paranı ver, gönlünü ver selam ver, canını ver ama SIRRINI VERME!
Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama YERİNDE SAYMA
Emek ver, kulak ver, bilgi ver ama hiç bir zaman BOŞVERME!
Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol ama BÖLÜCÜ OLMA!
Eşini beğen, işini beğen aşını beğen ama KENDİNİ BEĞENME
Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle ama KİN BESLEME!
Davet et, hayret et, affet, tövbe et ama İHANET ETME!
Hedefe koş, yardıma koş ama, ORTAK KOŞMA!
Elini aç, gözünü aç, kapını aç ama AĞZINI AÇMA!
Okumaktan zarar gelmez, oku ama LANET OKUMA!
Rakibini geç, sınıfını geç ama GÜLÜP GEÇME!
Ev al, araba al, abdest al ama BEDDUA ALMA!
Zulmü devir, nefsi devir ama ÇAM DEVİRME!
Yaklaş, konuş, tanış ama UŞAKLAŞMA!
Doğrul, devril ama EĞRİLME!
Seslen, uslan ama YASLANMA!
İtil, atıl ama SATILMA!!!

***
Sevdiğim bir söz
“Mevki, insanın ya iyiliğini, ya da kötülüğünü meydana çıkarır.” Francis Bacon