Kitabı Tuğrul Keskin adında bir arkadaş okumuş. Yeniden İmece Dergisinin yirminci sayfasında aşağıdaki alıntıyı anlatmış. Benim de çok ilgimi çekti. Okuyalım ve anlayalım diye köşemde yazıyorum. Cumhuriyetimizi korumaya, Atatürk’ümüzü sevmeye, milliyetçiliğimize, halkçılığımıza her zamankinden daha çok sahip çıkmamıza ve de en önemlisi laik bir düzende yaşama kararlılığımızı korumaya çalışmalıyız.
Bakın. Neden!
“BİR MUHTEŞEM GÜNEŞ” kitabında şunları anlatılıyor. TALİBAN Afganistan’a egemen olduktan sonra, yapacaklarını şöyle anlatıyor. Bu bildirim radyodan da halka duyurulmuş. Bildirilerle de vatandaşa duyurulmuş.
“Vatanımızın adı bundan böyle AFGANİSTAN İSLAM EMİRLİĞİ’DİR. Bunlarda bizim koyduğumuz, sizin uyacağınız yasalardır.
Bütün vatandaşlar, günde beş vakit namaz kılacaklardır. Namaz vakti başka bir iş yaparken yakalanan kırbaçlanacaktır.
Bütün erkekler sakal bırakacaktır. Meşru ölçü, çenenin altında, en az bir sıkılı yumruk uzunluğundadır. Bu emre uymayanlar kırbaçlanacaktır.
Bütün erkek çocuklar türban takacaktır. Birinciyle altıncı sınıf arasındakiler siyah, daha yukarı sınıftakiler beyaz türban takacaktır. Bütün erkek çocuklar İslami kıyafet giyeceklerdir. Gömlek yakaları düğümlenecektir.
Şarkı söylemek yasaktır. İskambil oynamak, satranç oynamak, kumarın her türü ve uçurtma uçurmak yasaktır.
Kitap yazmak, film izlemek, resim yapmak yasaktır. Evinizde kuş beslerseniz kırbaçlanacaksınız. Kuşlarınız öldürülecektir.
Çalarsanız eliniz bilekten kesilir. Bir daha çalarsanız, ayaklarınız kesilir.
Müslüman değilseniz, Müslümanların görebileceği bir yerde dua etmeyin. Bunu yapanlar kırbaçlanacak ve hapse atılacaktır. Bir Müslüman-ı kendi dinine döndürmeye çalışan kişi idam edilecektir.
KADINLARIN DİKKATİNE!
Evinizden dışarı çıkmayacaksınız. Kadınların sokakta amaçsızca dolaması caiz değildir. Dışarıya çıkarsanız yanınızda mutlak bir mahrem erkek akrabanız bulunacak, sokakta tek başına yakalanan kadın dövülecek ve evine gönderilecektir.
Her ne şart altında olursa olsun, asla yüzünüz göstermeyeceksiniz. Dışarıdayken, burka ile örtüneceksiniz. Aksi halde şiddetle kırbaçlanacaksınız.
Makyaj malzemeleri yasaktır. Mücevher yasaktır. Çekici gösterişli giysiler giymeyeceksiniz.
Sizinle konuşulmadan konuşmayacaksınız. Erkeklerle göz göze gelmeyeceksiniz.
Uluorta gülmeyeceksiniz. Gülenler kırbaçlanacaktır.
Tırnaklarınızı boyamayacaksınız. Boyarsanız bir parmağınız kesilecektir.
KIZLARIN OKULA GİTMESİ YASAKLANMIŞTIR. Bütün kız okulları derhal kapatılacaktır.
Kadınların çalışması yasaklanmıştır.
Zinadan suçlu bulunursanız taşlanarak öldürüleceksiniz.
Değerli okuyucular. Taliban emirleri bunlardır. Elbette bu ifadelerin devamı da vardır. Ancak fazla söze gerek yok. BİZ DE BİR SÖZ VARDIR. KIZIM SANA SÖYLÜYORUM. GELİNİM SEN ANLA DİYE. Hele olur olmaz şekilde Atatürk’ümüze dil uzatan şom ağızlılar var. Cumhuriyetimiz temelinden yok etmeye çalışan orta çağın da gerisinde kafa yapısında olanlar var.
Laikliği bir türlü özünden anlamamış olanlar var. Milliyetçiliği ve halkçılığı sadece dilinde sahip olanlar var. Bir türlü içselleştiremeyenler var. Söz Taliban üzerinden açılmışken, müsaadenizle bir de ben Talibanlaşayım.
Nedir bu ciğer yemiş gibi boyanmalar?
Nedir bu giyiniyorum diye tül perdeli kıyafetler?
Nedir bu evlenip bir ayı geçmeden boşanmalar?
Nedir bu sezaryenle doğumlar?
Nedir bu sokak ortasında kadın cinayetleri?
Nedir bu miras kavgaları?
Nedir bu kendinin beş yaşındaki çoğuna cinsel tacizde bulunan babalar- Erkek kardeşler?
Nedir bu parklarda, açık alanlarda cinsel ilişkide bulunmalar?
Nedir bu dinimizi, Kuran’ımıza uygun anlatmayanlar?
Nedir bu icra dairelerinde dolu dolu dosyalar?
Yalancılık, dolandırıcılık, hırsızlık, yankesicilik?
Nedir hapishanelerdeki on binlerce tutuklu ve mahkûmlar?
Nedir bu kırk yıldır bitirilemeyen terör?
Yeter söylediklerin. Çok konuşma dediniz. Ben de yazımı burada kesiyorum.

ASIM ATABEY

EMEKLİ ÖĞRETMEN