Gündem değiştirmekte ülke ve millet olarak kimse elimize su dökemez.
Türkiye’de gündem öyle bir hızla değişiyor ki sormayın gitsin!
Her gün bir gündem, her gün bir tartışma!
Geçen hafta CHP’li bir milletvekilinin Tank Palet Fabrikası’nın Katarlılara verilmesini eleştirirken kullandığı “satıldı” sözleri ülke gündeminin bir numarasına yerleşti ve günlerdir meşgul ediyor. 
Bu tartışma bütün sorunlarımızın önüne geçti, neredeyse koronavirüsü bile unutturdu!
Korona mı, ekonomi mi onlar da ne! 
Yok ki öyle bir şey! 
Varsa CHP’li vekilin sözleri!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı’na aday olup olmayacağı sözleri yine tüm sorunlarımızın önüne geçti! Şimdi birkaç gündür bunu tartışıyoruz. 
Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu mu olacak, yoksa olmayacak mı? 
Kılıçdaroğlu aday olmazsa Millet İttifakı’nın adayı şu mu olacak, bu mu olacak tartışmaları başladı. Birkaç gündür bütün haber kanallarında bu konu gündemde, masaya yatırılıyor, her konunun uzmanı (!) olan gazetecilerimiz, profesörlerimiz, akademisyenlerimiz tartışılıyor. 
Kısaca bugünlerde Türkiye’nin gündemini CHP belirliyor bence…
Peki ülke gündemini CHP belirlerken, Kırşehir gündemini kim belirliyor sizce?
Elbette ki CHP…
Türkiye’nin gündemini CHP belirler de, Kırşehir CHP geri kalır mı?
İşte hafta sonunda Kırşehir Belediyesi’nin düzenlediği Muharrem Ertaş’ı Anma Programı Halk TV’de yayınlandı. Program sunucusu Serhan Asker’in “üç fidan” cümlesi ve ardından ekranlara gelen fotoğrafları ve programa konuk sanatçı olarak katılan Hüseyin Turan’ın “Üç Fidan Ağıtı”…
Kırşehir’in yetiştirdiği ve sağlıklarında gereken değeri vermediğimiz, ölünce kıymetini geç te ola anladığımız Muharrem Ertaş ve oğlu Neşet Ertaş’ı anarken, Kırşehir için böyle güzel bir programda “Üç Fidan” hatırlatması programa gölge düşürdü.
Kırşehir’de bütün siyasi partiler bu konudaki tepkilerini dile getirdi. Ozanlar, evliyalar şehri Kırşehir’le, Muharrem Ertaş ve Neşet Ertaş’la uzaktan yakından ilgisi olmayan “üç fidan” hatırlatması olacak şey değil, yanlış mı son derece yanlış bir hatırlatma oldu bence…
Programın sunucusu Serhan Asker o üç fidanı anmak istiyorsa, onlara ağıt dökmek istiyorsa bunun yeri ozanlar ve evliyalar şehri Kırşehir kesinlikle olmamalıydı.
Sanki birileri Millet İttifakı’na ve onun Belediye Başkan Selahattin Ekicioğlu’na yönelik bir eylem, bir provakötürlük yapmış gibi geliyor insanlara…
Tepkilerin ardından bir açıklama yapan Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu’nun TV programına kendilerinin müdahale etmediğini ifade etse de hala konu kapanmış değil. 
Başkan Ekicioğlu’nun bu programda Belediye adına görev alanlar hakkında gereğini yapmasını isteyenlerin çoğunlukta olduğu da bir gerçek. 
Tartışmalar, açıklamalar hala devam ediyor.
***
Malum her seçim öncesi Kırşehir’e gelip bir sürü vaadler sarf edip bunları gerçekleştiremeyenlere tepkimizi sandıkta gösterebildik mi Kırşehir olarak?
Siyasilerin “ben yaptım oldu!” mantığı ile yaptıklarının yanlışlığı karşısında hangisine sesimizi yükselttik?
İşte Kırşehir Vali Konağı yapılırken “ödenek yetersizliği!”ni gerekçesi gösterip bu yatırımdan vazgeçip şehrin en işlek caddesi, hatta şehrin tam ortasına hiç ihtiyaç olmamasına rağmen “ödenek yetersizliği”ni şıp diye çözüp devletin başka bir kurumuna devredip “yurt” yapılmasına karar verilirken, muhalefetteki iki partiden çıkan cılız tepki oldu, kararın yanlışlığına dem vurdular o kadar. 
Oysa iktidar için de, muhalefet için de yanlış yanlış değil mi? 
İktidara gelince yanlışlar doğru, muhalefette iken yanlış yanlış olmamalı bence. 
Kırşehir’de hiç kimse, hatta bugün iktidar partisine mensup milletvekillerinin bile kabul etmeyeceğine inandığımız devasa bir binanın yurt olma kararına kaç tane “memleket sevdalısı” Kırşehirli karşı çıkıp “olmaz, olamaz” diyebildi?
Kırşehir için önem arz eden kaç konuda fikir beyan edip sesimizi yükseltip, yanlışları ortaya koyup, doğrularda birleştik ki!
İşte Kırşehir Devlet Hastanesi önüne yapılan hilkat garibesi köprü. 
Kırşehir’in bağrına vurulmuş kara bir hançer gibi duruyor. 
O dönemin siyasilerinin “ben ne dersem o olur” mantığı ile 25-30 milyon lira harcanarak yapılmasına vesile oldukları bu köprü Kırşehir’e büyük bir darbe vurmadı mı?
Vurdu, vurmasına da neden hiç kimse buranın yapılmasına karşı çıkıp, “olmaz, olamaz” demedi?
Kısaca Kırşehir’in bütün siyasilerinin bir programda yaşanan ve benim gibi hiç kimsenin tasvip etmediği bir programa gösterdikleri tepkiyi keşke Kırşehir’in her konusunda da dile getirselerdi inanıyorum ki Kırşehir bugünkü konumundan daha iyi bir yerde olurdu diye düşünüyorum. 
Kırşehirli ustalarımızın deyimiyle ah keşkem de keşkem…

***

Biraz da gülelim!

BEŞ KURUŞ

Nasrettin Hoca yolda yürürken, biri ensesine öyle bir vurmuş ki, nerdeyse yere düşecekmiş, hiddetle dönüp bakmış; karşısında tanımadığı genç bir adam. Nasrettin Hoca sormuş:
- "Ne cüretle vuruyorsun!.."
- "Özür dilerim hocam, sizi birine benzettim, küçük bir hata yaptım, ama siz pireyi deve yaptınız.
- "Yürü o zaman, kadıya gidiyoruz!"
Gitmişler kadıya, ikisini de dinleyen kadı efendi, Nasrettin Hoca'ya vuran gencin akrabasıymış. Kadı efendi, Nasrettin Hoca'yı yumuşatıp, akrabasını kurtarmaya çalışmış:
- "Hoca, hislerini anlıyorum. Bu durumda herkes aynı şeyi hissederdi. Şimdi bu genç adam kendine bir tokat atsa, kabul eder misin?"
Nasrettin Hoca ısrar etmiş:
- "Olmaz, mahkeme yapılsın."
Kadı efendi, bunun üzerine akrabası olan genç adama dönüp kararını vermiş:
- "Ceza olarak Nasrettin Hoca'ya 5 kuruş ödeyeceksin, hemen gidip getir!.."
Nasrettin Hoca, para almaya giden genç adamın dönmesini beklemiş. Bir saat geçmiş, iki saat geçmiş, ama genç adam ortalıkta gözükmüyormuş.
Mahkeme kapısının kapanma saatine kadar bekleyen Nasrettin Hoca, kadı efendinin ensesine okkalı bir tokat indirdikten sonra demiş ki:
- "Kusura bakma kadı efendi, daha fazla bekleyememem, gelirse söyle ona; 5 kuruşu sana versin!.."

***

Sevdiğim bir  söz

“Sıpalı eşek, yığın dağıtır!”