Zaferin yıldönümü nedeniyle

ÇANAKKALE BİR DESTANDIR (X)
Âdil Gülvahaboğlu

1911-1912-1913 yıllarında süren Balkan Savaşlarından sonra Osmanlı Devleti 1.Dünya Savaşı'na girdi. Osmanlı kuvvetleri: Kafkasya, Galiçya, Makedonya, Romanya, Dobruca, Yemen, Hicaz, Libya, Sina Çölleri, Filistin, Irak, Lübnan... Cephelerinde savaştı. En büyük kırım ve yıkımı, Kafkasya (Sarıkamış),Yemen ve Çanakkale'de yaşadı. Amaç, Osmanlı Devleti'ni parçalamak ve yutmaktı. İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya bütün güçleriyle Osmanlı topraklarına saldırıyordu. Rusya'nın öncelikli hedefi Osmanlı'yı savaş dışı bırakmaktı. Bunun için İngiltere ve Fransa'dan yardım istiyordu. İhtilaf devletleri Rusya'nın içinde bulunduğu zor koşulları iyileştirmek için Çanakkale'yi, boğazları geçip Rusya'ya beklediği yardımı yapmaktı. Rusya ile müttefikler birlikte amaçlarına varacaklardı. İstanbul ele geçirilince Osmanlı devleti çökecekti.Osmanlı Devleti başka cephelerde savaşma olanağını yitirecekti. Rusya'ya ulaştırılan silahlarla da Ruslar Avusturya ve Almanya'yı dize getirecekti. Bu amaçla Rus Çarı II. Nikola Fransa ve İngiltere'ye bastırıyordu.
1. Dünya Savaşı'nın en önemli bölümünü oluşturan Çanakkale Savaşları 3 Kasım 1914'ten 9 Ocak 1916’ya kadar sürmüştür. Yani yaklaşık iki yıl. Kırşehir’de yüzlerce şehit vermiştir. Bu süreçte itilaf kuvvetleri 255 bin Türk kuvvetleri 250 bin şehit vermiştir. Yaralı ve kayıplar dahil olmak üzere. Saldırgan güçlerin kuvvetleri daha çok paralı askerlerden oluşuyordu: Hintli, Avustralyalı, Endonezyalı... Yani Anzaklardan. Çanakkale Savaşları'nın nirengi noktasını 18 Mart 1915'te kazanılan zafer oluşturmuştur. Bu savaşla, Türk kuvvetleri düşmanının deniz gücünü yok etmiştir. İçlerinde tersaneden yeni çıkmış olan Queen Elizabeth adlı zırhlı olmak üzere İtilaf Devletleri'nin gemileri batırılmıştır.25 Nisan 1915'te de Gelibolu çıkarması kırılmıştır. Kara savaşlarında da saldırgan güçler yenilmiştir. Bu savaşlarda Nusrat Mayın Gemisi'nin başarıları dillere destandır.
Bu büyük savaşın sonuçlarına gelince: Türk Ulusu'nun direnme azmi ve bağımsız yaşama kararı saptanmıştır. İhtilaf güçleri Rusya'ya yardıma muvaffak olamamışlardır. Milli Mücadele düşüncemiz kıvamını bulmuştur. Çanakkale Savaşları Mustafa Kemal'in tarihi rolünü, yönünü belirlemiş milletin güven duygularını kazanmasını sağlamıştır. Bu güven ve inançla Kurtuluş Savaşı'nın ve sonraki Büyük Türk Rönesanssının önderi olmuştur. Mustafa Kemal'in ''Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir'' ilkesini sürekli kılmıştır.Buna ulusaldan,evrensele uzanan bir şahsiyetin oluşmasını da ekleyebiliriz.
Mustafa Kemal'in 1934 yılında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'ya okuttuğu şu anlamlı sözlerindeki insancıl dokuya bakınız:
''Bu memleketin topraklarında kanını döken İngiliz, Fransız, Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Hintli kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçikle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır .Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.''Bu kadar insancıl bir değerlendirmeyi hiç bir milletin öncüsünde, liderinde, komutanında, devrimcisinde göremezsiniz. Bu haslet ancak ve ancak, milli devletten yola çıkan ve evrenseli yakalayan Atatürk'e ait olabilirdi.
Bu savaşın mimarlarından İngiliz Deniz Bakanı, donanma komutanı sayılan Churchill'in de ''ben hayatımda ilk kez yeşil gözlü bir Türk subayına Çanakkale'de yenildim'' demesine neden olmuştur.
Güneş batmayan İmparatorluk, Çanakkale'de denizin dibine gömülmüştür!
Çanakkale Savaşı, gençler savaşıdır.İstanbul erkek Lisesi'nin elli öğrencisi,İstanbul Tıp Fakültesi'nin 1. sınıf öğrencileri gönüllü olarak bu savaşa katıldılar. 19 Mayıs 1915'te Arıburnu'nda, Conkbayırı'nda II. Tümenin on bini aşkın askeriyle birlikte şehit oldular. Bu yüzden 1921'de Tıbbiye mezun verememiştir.
Ocak-Şubat,1915'te Erzurum'dan Allahuekber dağlarını aşarak Rus ordusunu arkadan vurmayı planlayan başkumandan vekili, Erkan'ı Harb Reisi Enver Paşa'nın yanlış,zamansız planı sonucunda Anadolu'nun 90 bin evladı general kışa yenik düşmüştür. Bu sayı Çanakkale sayısına eklenince, Hicaz, Yemen, Kanal, Galiçya'da... kilerle birlikte yaklaşık bir milyon Türk evladı 1.Dünya Harbi'nde şehit edilmiştir. Ortada gençleri yok edilmiş bir toplum kalmıştır.
1911'den 9 Eylül 1921'e dek bu aziz millet 10 yıl aralıksız olarak savaşmıştır. İnsan kaynakları, genç kuşakları böylesine yok edilmiş bir toplumu uygarlık vadisinde bir yerlere getirip ona yön vermek,baş döndürücü bir mucizedir.
Çanakkale Destanı'nı yazmak da büyük şair Mehmet Akif'e nasip olmuştur. Büyük milletler büyük destanlar yaratırlar. Küçük milletlerin aşiret toplumlarının destanı olmaz. Bu destanları yazmak onuru da gene büyük şairlere nasip olur.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir : Savrulur enkaz-ı beşer!
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar,taşlar...
Sana gelmez, bu ufuklar,seni almaz bu cihât...
Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber
Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber.
Büyük şair Mehmet Akif tüm şiirleriyle de büyüktür:
Bu coşku Çanakkale'nin ruhunun coşkusudur. Kurtuluş Savaşı'nın dokusudur. Bu coşku Türk Milleti'nin coşkusudur. Ordu-Millet'in ifadesidir. Ordu'ya sataşan, milletle alay eden gücükler, hödükler ve düdükler utansın gözünü para hırsı bürümüş soyguncuların, talancıların, vurguncuların, millet ve vatan satıcılarının yüzü kızarsın! Tabii kızaracak yüz varsa !
Yarab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı!
Mahşerde mi biçarelerin yoksa felahı?
Nûr istiyoruz, sen bize yangın veriyorsun
''Yandık'' diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun.
...Gitme ey yolcu beraber oturup ağlaşalım;
Elemin bir yüreğin kârı değil,paylaşalım
Çanakkale'de savaşan bir Anzak subayı, hatıra olarak götürdüğü Türk bayrağını bu savaşın 90.yılında Türkiye'ye müzayede sonucu iade etmek zorunda kalmıştır. İş adamı Nejmettin Özçelik, Avustralya'daki açık artırmada Yeni Zelanda askeri müzesiyle kıyasıya çekişerek satın almıştır. Bu mübarek bayrak tarihin müthiş bir tanığıdır. Bu bayrak, milletimizin sönmeyecek ışığıdır, tarihten gelen müthiş bir duygunun,gerçeğin dalgalanmasıdır. Çanakkale'nin onuru ve yüksek duygusu vardır.
Bu duygularla burada ''Çanakkale'de şehit olan bir askerin, annesine yazdığı gönderemediği, cebinden çıkan bu mektubu anmak istiyoruz:
Burası Çanakkale anacığım,/ Kıyametin koptuğu yer.
Bir siperde yazıyorum bu mektubumu. / Çiçek kokuları havada.
Bu koku, senin kokun/Bir rüzgâr esiyor Saroz'dan,
Dalgalanıyor buğday tarlaları, / Senin saçların gibi anacığım,
Yıl 1915, / Aylardan Nisan, / Bir dram oynanıyor bu topraklarda
Bir yanda yaşamak / Bir yanda ölüm
Kelebekler konuyor siperde ellerime,
Unutuyor savaşı insan. / Bilmem ki eline varır mı mektubum?
Kapını çaldığında postacı, / Ölmüş olacağım belki de.
Kimim var dünyada senden başka?
Ne bir avuç toprağım,/ Ne bir dikili ağacım,
Bunca yıl çektin kahrımı,/Vurulursam bir kahpe kurşunla
HELAL ET HAKKINI ANACIĞIM
(Özbek İnce bayraktar,Türk Dili,1997 Mart sayısı,s.306)
Mektubun dokusu ve kullandığı sözcükler, yazarının okumuş-yazmış genç Mehmetçiklerden olduğu kanısını uyandırıyor.
Çanakkale, genç askerlerin, genç komutanların destanıdır. Belki de bu mektubun yazarı, Tıbbiyelilerden ya da İstanbul Erkek Lisesi'nden bir Mehmetçiktir. Çanakkale zaferini kazanan irade, inanç ve haklı nedenlerdir. Kuvvet ve azimdir. Bağımsızlık ruhunun şahlanmasıdır.
Çanakkale’de binlerce şehit verdik. Kırşehirimizden de yüzlerce şehidimiz var. Bu vatan için, bu bayrak için, bu millet için canlarını veren tüm şehitlerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.

(x) Yazarın ''Edebiyat Penceresi'' adlı eserinden.