Ne yapalım yani hayat böyleymiş işte

İçinden çıkamadığım
Her gün oradan oraya yerleştirdiğim
Gazetelerim, arşivlerim, mesleki birikimlerim
Geride bırakacağım bütün bunlar oğullarıma emanet
Saklarlar, korurlar diye hayallerim var…
Ya kitaplarım?
Kamyonlar dolusu kitaplarım?
Sahir Kurutluoğu’ndan Kemal Hotomaroğlu’na,
Onlardan bana devredilen bir devrin tanıkları.
Koliler dolusu siyah-beyaz ve renkli fotoğraflar…
Görüyor musun
Ben de ustam Yastıman’a benzemeye başladım.
O da öyleydi;
Gazeteleri, kitapları arşivi onun yaşamıydı.
Bazen korkuyorum gazetem kuruyemişçilere,
Tekelcilere paket olur diye
Böyle yaşamak kimi zaman insana elem veriyor.
Arşivlerimde elli yılın tarihi birikimleri var.
Elli yıl önceki Hürriyet, Milliyet,
Tercüman ve en önemlisi.
3 Şubat 1925 tarihinde yayın hayatına başlayan
Başyazarı ve her şeyi olan Kırşehir Vilayet Gazetesi…
Diğer Kırşehir gazeteleri
Ve “Kırşehir Çiğdem” kırk yıla yakın…
Her gün tek tek getirip arşivlediğim gazetelerim…
Anılarım, hayallerim, alın terlerim var hepsinde…
Eski gazeteleri, yayınları inceliyorum tek tek…
Erol Simavi’nin Hürriyet’i,
Ercüment Karacan’ın Milliyet’i…
Basında kalite vardı o yıllarda,
Gazete sahipleri tüccar değil gazeteciydi,
Bugünkü gibi patron gazeteci, siyasetçi
İlişkileri bu kadar ayyuka çıkmamıştı.
Yazarı da, çizeri de ilkeliydi…
Elli yıl önceki Yeni Kırşehir,
Kırşehir gazeteleri bile kaliteliydi.
Günümüzde böyle mi?
Mesleğim her gün kan kaybediyor!
Kırşehir’de benim yazan, kaç gazeteci var?
Bakıyorum tekaütler, hevesliler, sonradan görmeler,
Sonradan çıkmalar gazetecilik oynuyorlar!
Elli yıl önceki Kırşehir gazeteleri arşivimde
Kırşehir tarihine ışık tutacaklar sanırım.
İşte arşiv odamda aklımdan dökülenler böyleydi!..