Kütüphaneci-Yazar Lütfi İkiz

memleketi Kırşehir’de unutuldu,

Konya’da hiç unutulmuyor!...

Kırşehirli Kütüphaneci-hemşehrimiz Yazar M. Lütfi İkiz, vefatının 15. yılında Konya’da anılırken, Kırşehir’de adının silinip hatırlanmaması üzüntü ile karşılandı.

2000’li yıllarda yaşadığı Konya’da binlerce tarihi nitelikteki kıymetli kitap ve eserlerini Kırşehir İl Halk Kütüphanesi’ne bağışlayan ve bu nedenle İl Halk Kütüphanesine adı verilen M. Lütfi İkiz’in ismi geçtiğimiz yıllarda Kırşehir’de hiç kimseden görüş alınmayarak ne yazık ki yeni inşa edilen kütüphaneden silinmişti.

Tarih ve kültür şehri memleketi Kırşehir’de hiçbir şekilde anılmayan, vefasızlık yapılarak hatırlanmayan M. Lütfi İkiz, Kırşehir’e her geldiğinde gazetemiz “Kırşehir Çiğdem” başta olmak üzere birçok kişi ve kuruluşu ziyaret ederdi.

Kırşehir sevgisi ile dolu olan hemşehrimiz M. Lütfi İkiz memleketinde unutulanlar arasında yerini alırken, Konya’da unutulmaması ve her yıl anılması Kırşehirlileri üzüyor.

Aydınlar Ocağı’nın Konya’da düzenlediği Kütüphaneci Lütfi İkiz’i anma programında Ocak Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Lütfi İkiz’in Erol Güngör ve Doğan Nalçacıgil’le birlikte Turan Kitaplığı kurduklarını söyledi.

Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin ile 24. Dönem Konya Milletvekili Hüseyin Üzülmez de, Lütfi İkiz’le ilgili hatıralarını anlattı. Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri’nde; “Vefatının 15. Yılında Üstâd Mehmet Lütfi İkiz” konuşuldu. 24 Ağustos Çarşamba günü de kabri başında dualarla anıldı.

Konuşmacılardan Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, 29 Mayıs 1929’da Kırşehir’de doğan Mehmet Lütfi İkiz’in babasının Ah Evran Camisi’nin imamı İbrahim Ethem olduğunu, entelektüel bir muhitte ve dini müktesebatı olan bir aile ortamında yetiştiğini söyledi.

Babasını 10 yaşındayken kaybeden Kırşehirli hemşehrimiz M. Lütfi İkiz’in annesinin Fatma Hanım, büyük ablası Sabriye Hanım, küçük kardeşi Sevim Hanım olduğunu belirterek şu ifadelere yer verdi:

“İlkokulu Kırşehir’de bitiren Lütfi İkiz, ortaokul ile liseyi Konya’da okuyor. Konya’dayken Ziya Nur Aksun, Kubilay İmer, Türkistan Mücahidi Haki Efendi, Osman Yüksel Serdengeçti ile tanışıyor. Araştırmacı, sorgulayıcı ve aykırı bir insan olduğu için sık sık sürgüne maruz kalıyor. 1949’da Kırşehir’e geri dönüyor ve bu arada annesini kaybediyor. Çok okuyan, medrese eğitimi de alan donanımlı olarak yetişen Lütfi İkiz, Osman Bölükbaşı’nın siyasi sohbetlerine de katılıyor. Kayseri, Yozgat, Samsun ve Ankara sürgünlerini yaşıyor. Yozgat’ta Taha Akyol’un babasıyla tanışıyor. Lütfi abinin en büyük özelliklerinden birisi de gittiği her şehirde o şehrin yaşayan kanaat önderlerini ziyaret ederek sohbet halkalarına katılıyor ve çevre ediniyor. Vefat eden kanaat önderlerinin türbe ve mezarlarını ziyaret ederek dua ediyor ve onlar hakkında bilgi ediniyor.”

ÜÇ ÖĞRENCİ TURAN KİTAPLIĞI KURUYOR

Kırşehir’de tanıştığı Erol Güngör’ün dedesi Hacı Osman Ağa’dan Arapça dersi alan Lütfi İkiz’in, Erol Göngör’e Osmanlıca öğrettiğini ifade eden Dr. Güçlü, şunları söyledi:

“Lütfi abi Erol Güngör ve Doğan Nalçacıgil birlikte Turan Kitaplığı diye bir kitaplık kuruyorlar. Öğrenci harçlıklarıyla kitaplığı oluştururken de “Ya rabbi bana ilerde kitabı çok seven bir hatun nasip et” diye dua ediyor. Yâni bütün harçlığını kitaba yatıran, kitap seven insanları dinleyen ve bana kitap seven bir hatun nasip et diyen genç bir çocuk. Kırşehir Müftüsü Mehmet Efendi’den de Arapça dersler alıyor. 1950’de İstanbul’a gidiyor ve Mahir İz ile Hasan Basri Çantay’la tanışıyor. Abdülhamid Han’ın Paris’te yaşayan oğlu Şehzade Abid Efendi ile mektuplaşıyor. 1952-60 arası Nevşehir Kütüphanesi Müdürü olarak görev yapıyor. Bu arada ihtilal oluyor. Lütfi İkiz’i ihbar ediyorlar ve evinde yapılan aramada, Maraş’tan Mehmet Beyazid adlı arkadaşından gelen bir mektupta “Anayasa babayasa dediler, milletin anasını ağlattılar!” şeklinde eleştirel cümleler yer alınca Lütfi İkiz, Soğukkuyu Askerî Hapishanesi’ne atılıyor. 40 gün yatıyor. Türk Ocağı Başkanı Osman Turan da tutuklanıyor. Daha sonra Ankara’daki Türk Ocağı’nda müessese müdürü olarak görev yapıyor. Kastamonu Kütüphanesi’ne tayini çıkıyor. Altı sene kaldığı Kastamonu’da Yavuz Bülent Bakiler’in kayınpederi İsmail Hakkı Yılanlıoğlu ile tanışıyor. 1971-73 arası Almanya’ya kitap onarımı ihtisası için gidiyor. Bu sefer tayini Konya’ya çıkıyor. Konya Kütüphanesi Müdürü oluyor. Bu arada kütüphaneye sık gelip giden Çorumlu bir milletvekilin kızı olan, kitabı seven öğretmen Gönül Mumcu ile 1975’te evleniyor.

GÜÇLÜ: LÜTFİ İKİZ’LE 1984’DE TANIŞTIM

Bu arada Konya Yazma Eserler Kütüphanesi’nin plan ve projesini hazırlıyor. 1978’de Nevşehir’e tayini çıkıyor. 1979’da biri kız diğeri erken ikiz çocukları oluyor. 1984’te tekrar Konya’ya atanıyor. Akamete uğrayıp yarım kalan projelerini hayata geçiriyor. Üniversitede asistan iken Yüksel Çavuşoğlu, Lütfi İkiz’le beni tanıştırdı. Onun sohbet halkasına katıldım. 1988’de tayini çıkacağı sırada emekli oldu. Kafama takılan soruları sorduğumda her defasında hiç usanmadan, üstelik kitaptan okur gibi noktasına, virgülüne varıncaya kadar aynı şeyi anlatıyordu. Yusuf Gök’le beni tanıştırırken “Dünyanın en akıllı felsefecisi” diye tanıştırmıştı. Lütfi abi sabah çıkar, önce gazeteciye sonra kitapçıya uğrar ve makaleleri okuduktan sonra ilginç bulduğu yazıları fotokopi ile çoğaltır ve 100 fotokopiyi akşama kadar okuması gereken kişilere dağıtırdı. Evi devamlı vakıf, dernek gibiydi. Beni de çağırırdı. İşte bugün Hasan Celal Güzel var, yarın Mustafa Yazgan gelecek, Türkeş’in avukatı Sırrı Erkuş var derdi ve beni de evine davet ederdi. Güzel insandı. 24 Ağustos 2007’de vefat etti. Kabri Üçler Mezarlığı’nda, Türkistanlı Mücahit Hacı Haki İzler’in yanında. Allah rahmet etsin. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun.”

LÜTFİ BEY’İN ENTELEKTÜEL ÇEVRESİ VARDI

Lütfi İkiz’i 1973’ün sonunda tanıdığını ifade eden 24. Dönem Konya Milletvekili Hüseyin Üzülmez ise, onun bir taraftan teşkilatçı bir yapısının da olduğunu belirterek “Erol Güngör Bey, hocası Lütfi abiden ders almak için evden belli saatlerde gizli ayrılıyor. Erol Bey’in annesi bunu seziyor ve Lütfi Bey’e karşı “Yoksa sen benim oğluma yanlış fikirler mi aşılıyorsun” diye karşı çıkıyor. Sonra devreye Erol Bey’in babası ve dedesi girerek “Biz görev verdik” diyerek iş fazla büyümeden tatlıya bağlanıyor. Lütfi abi dostlarına çok düşkündü. Entelektüel bir çevresi vardı. Enteresan bilgilere sahipti. Lütfi abiyle yola çıkarken biz zaman, mekân ve dönüş tarihi veremezdik. Çünkü Karadeniz’e üç günlüğüne gitmiştik. 15 günde zor geldik” dedi.

TÜRKİYE’NİN 2.BÜYÜK KİTAP HASTANESİ KONYA’DA

Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin de, kütüphaneci ve yazar M. Lütfi İkiz’in kitaplarından bahsetti. Lütfi Bey’le 2002’de evinde tanıştığını söyleyen Bekir Şahin, “Lütfi Bey bize, evimde kitaplar var. Gelin alın, dedi. Turan Kitaplığı’ndaki o güzel kitapları bizim kütüphanemize bağışlamıştı. 1974’te Burdur’daki sel felaketinden sonra Lütfi abi, o yazma eserleri kurtarmak için 10 yıl mücadele ediyor ve Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi 1984’de açılıyor. Onun hayal ettiği yazma eserlerin gözyaşı silindi. Neredeyse beş yıldızlı otelde o kitaplar saklanıyor. Lütfi abinin uygulamalı öğretileri sayesinde Türkiye’nin ikinci büyük Kitap Hastanesi Konya’da kuruldu. Bunların hepsi Lütfi abinin hayalleriydi. Lütfi abinin ismi ok amaçlı salonumuza verildi” dedi. Konya İl Halk Kütüphanesinde gerçekleştirilecek olan anma programında Emekli Jandarma Albay Abdullah Ordu da, Lütfi İkiz’in kendisine çelik yelek yaptırdığını ve o yeleği tabanca kurşunu değil, G3 mermisinin parçaladığını söyledi. Program Konya Eski Müftüsü Ahmet Poçanoğlu’nun yaptığı Hatim Duası ve Lütfi İkiz’in ruhuna gönderilen Fatiha’larla sona erdi. Katılımcılara ise Torku marka kek dağıtıldı. (Kaynak: Konya Merhaba Haber/HABER: BEYHAN BALLI-Kırşehir Çiğdem)