FELSEFE ÖĞRENCİSİ (2)
İLK DERS
Ve o gün geldi, okulumuz siyasetçilerimizin bilimle hiç ilgisi olmayan, hamaset dolu sıkıcı nutuklarıyla açıldı.
İlk dersimize girmiştik, hepimiz heyecanla ilk hocamızın kim olacağını merakla bekliyorduk.
Kapı açıldı, içeriye 160 boylarında, çarpık bacaklı, güçlükle yürüyen, saçları dökülmüş, yaşlı biri girdi iki yanında olgun yaşlarda asistanları vardı. Kürsüye çıkan o yaşlı adam başını kaldırdı gözlüğünün üstüne ikinci bir gözlük taktı, imdi diye sözlerine başladı. Yaşında umulmayacak bir dirilikle öyle güzel, öyle anlamlı konuşuyordu ki, hepimiz nefesimizi tutmuş heyecan ve hayranlıkla hocamızı dinliyorduk. Her sözü zihinlerimize bir çivi gibi saplanıyor, önyargılarımızı yıkıyor, zihinlerimizde yeni kapılar açıyor adeta bizleri yeniden yaratıyordu.
"Felsefe, sorgulamayla başlar’ diyordu.
Felsefe, Antik Çağ’da ortaya çıkmıştır.
Felsefe, insanoğlunun din ve geleneklerin verdiği cevaplarla yetinmeyerek, kendi aklıyla çevresinde olup bitenleri anlama isteğidir.
Platon’a göre: “Felsefe insanın, doyumsuz merak anlayışlıyla başlamıştır.”
Felsefenin temel özelliği, Eleştirici, sistematik, ideal ve sorgulayıcı bir etkinlik olmasıdır. Felsefe, olanla ilgilenmez, olanın dışına çıkarak olması gerekenle ilgilenir.
Felsefe, başka bir anlam da geleceği kurgulamak, gelecek hakkında öngörü de bulunmaktır. Bu anlamda felsefe nesnel değil, öznel bir bilgidir, kişilere bağlıdır.
Kültürlerin kaynaşmadığı, sorgulanmanın olmadığı kapalı toplumlarda da felsefe yaşama olanağı bulmaz. Kapalı toplumların bireyleri ve yöneticileri sorgulanmaktan pek hoşlanmazlar. Sorgulamanın olmadığı toplumlar da inançlar dogmatikleşir, düşün kemikleşir, yaşam durağanlaşır, gelişme ve ilerleme olmaz.
Sorgulama, gelişimi sağlayan dinamik güçtür.
Felsefe gibi; bilimlerin, sanatın, siyasetin ufkunu açan bir bilgi dalını hor gören toplumlar da ne bilim ne siyaset ne de sanat alanında gelişme ve ilerleme olmaz. Bilim ve sanatta yeni eserler, yeni değerler üretemez. Felsefe düşünmedir, sorgulamadır, yeni ve güzel olanı arama etkinliğidir.
Düşünme olmadan eylem olamaz. Her eylemin temelinde, sağlıklı ve sistematik düşünme vardır.
Düşünceler sorgulanmaya başladığı zaman da felsefe kaçınılmaz olur.
Bilim tarihine baktığımız da bilim ve felsefenin iç içe olduğunu görürüz.
Bilim, felsefeden bağımsız değildir. Bilimlerin ilerlemesinin kılavuzu felsefedir. Sadece bilim değil, hayatın bütün alanları felsefe ile iç içedir.
Felsefe hayatı sarar kuşatır, güzelleştirir ve geliştirir.
Felsefe, iç hesaplaşmalarla dolu eylem biçimidir. “Neredeyim’’, ‘’ne yapıyorum’’, ‘’ne demek istiyorum?” diye, sorular yöneltir tartışır, hesaplaşır, eleştirir, etkiler ve etkilenir. Hayatı öğrenmeye, anlamaya, açıklamaya çalışır.
Bireyin felsefe eğitimi alması, hayatı daha anlamlı yaşamasıdır. Yaşamımızı akıl dışı unsurlardan kurtarmak ancak bilim ve felsefeyle mümkündür.
Sevmek, anlayabilmektir. Anlamak için sevmek, sevmek için de anlamak gerekir. Bu bağlamda felsefe, hayatı sevmek, onu anlayabilmek ve anlamlı yaşayabilmektir. Felsefe, bizlere huzur reçeteleri sunmaz. Doğru düşünebilmenin, akıl yürütmenin yollarını gösterir. Önemli olan, balık yemek değil, balık tutabilmenin yollarını öğrenebilmektir.
Huzurlu bir yaşam hazır reçetelerle sorunların üzerine gitmek değil, sorunların çözüm yollarını bulabilmektir. İşte felsefe, bu çözüm yollarını gösteren bilgidir.
Felsefe eğitiminin üç temel amacı vardır.
1- Eleştirici düşünebilmek.
2- Bütüncü düşünebilmek.
3- Hoşgörülü olmak.
Eleştiri; eksikleri ve yanlışları gösteren düşünme şeklidir.
İnsan, eksiklerini ve yanlışlarını görmeden, kendini geliştiremez, onun içinde eleştirici düşünme bilimin, felsefenin, siyasetin ve sporun gelişim kaynağıdır.
Felsefe, insanı insan yapan değerleri kazandırmaktır.
Bütüncü düşünebilmek hayata tek pencereden değil, farklı pencerelerden çok yönlü bakabilmektir. Birbirleriyle farklı gibi görünen olaylar arasında ilişki kurabilmektir. Çünkü toplumsal olayların daima birden fazla nedenleri vardır.
Hoşgörü, toplumsal hayatın çimentosudur.
Hoşgörü, farklı anlayışları bir arada tutar.
Bazılarının sandığı gibi farklılıklara saygı zayıflık değil, tam tersine zenginliktir.
Bu topraklarda hoşgörüye, ekmek-su kadar gereksinim var. Hoşgörü, farklılıklara, farklı inançlara, farklı düşüncelere saygıdır. Kendi düşünce ve inançlarına karşıt düşüncelere katlanma, onlara tepki göstermemedir. Hoşgörüsüzlük insana hayatı zindan eder, kendi dışındaki güzellikleri görmesini engeller. Başka deyişle tolerans aydınlanmacı düşünürler; Voltaire ve Locke birlikte ortaya çıkmıştır. Birlikte yaşamanın olmazsa olmazıdır.
Felsefe eğitimi alanlar, ön yargıların dışına çıkarak yaşamı sorgulamaya başlar, Olanın dışına çıkarak, olması gerekeni daha güzeli arar. Yaşamımızı anlamlı kılacak, mutlu edebilecek yeni olanakları sorgular.
Felsefe eğitimi gören insan sıradan insanın yaptığı gibi “Aman, rahatımı bozmayayım, zaten her şey karmakarışık” demez. Sadece ilgi çekmek, göze çarpmak için aykırı görüşler ortaya atmaz. Eksik olanı, yanlış olanı ve yetersiz olanı aramak, ergenlik çağındaki gençlerin temel özelliğidir.
Kimdir genç? Kendini arayandır, öğrenendir. Toplumdaki ve dünyadaki yerini sorgulayandır. Genç umuttur. Yeni beklentileri, hayalleri, idealleri olandır.
Gelecektir, geleceğin güneşidir. Sonsuz ve sınırsız olanakların çağıdır.
Onlar için yaşam bir seçenekler alanıdır.
Genç insanın önünde pek çok seçenek vardır. Genç için bu seçeneklerden birini seçer. Fakat önemli olan en güzelini seçebilmektir. İşte bunu yapabilmesi, eleştirel düşünebilmesi için felsefe eğitimi de zorunludur.
Felsefe, genç insanın kendi kendisini yargılamasında, kendisiyle hesaplaşmasında, düşüncelerini temellendirmesinde önemli bir araçtır.
Felsefe eğitimi gören genç, önündeki seçeneklerden kolay olanı seçmez, kolaya kaçmayan, daha tutarlı, mantıklı çözüm yollarını arar. Akıl dışı, tutarsız, dayanıksız ön yargılardan arınarak, eleştiren, eleştiriye tahammül edebilen, daha güzeli arayan birey olarak karşımıza çıkar.
Felsefe eğitimi almak, olayları kendi çözüm biçimlerimizin dışında, başka çözüm yollarının da olabileceğini düşünme, onlara hoşgörü ile yaklaşabilmedir.
Felsefe eğitimi almak, karşılıklı konuşabilme, etkilenme, etkileyebilmektir.
Felsefe eğitimi alanlar, değişen görüşlerin çekim gücüne kapılmaz. Hayata çok yönlü bakar.
Sorunların başka çözüm yollarını arar. Çünkü hayat bizlere farklı seçenekler sunar. İşte felsefe bu seçenekleri arama etkinliğidir.
İşiyle, eşiyle, eviyle, arkadaşlarıyla insan bir bütündür. Ancak böyle değerlendirirsek sağlıklı yargılara ulaşırız.
Hoşgörü, felsefe eğitimin ürünüdür. Hoşgörüsüzlük insana hayatı zindan eder. Dışımızdaki farklı güzellikleri görmemizi engeller.
Hoşgörünün kaynağında iyi bir felsefe kültürünün, felsefe eğitiminin önemi tartışılmaz.
Felsefe bizlere hoşgörülü olmayı, eleştirici düşünmeyi, evrendeki olayları bütünsellik içerisinde değerlendirmemizi sağlayan etkinliktir.
Hayatı yaşanabilir kılmaktır. Görünenin ardına bakmak, fark etmek, keşfetmek, hayatın anlamını ve niteliklerini düşünmeye çalışmaktır.
Felsefe eğitimi, her insan için gereklidir. Çünkü felsefe olmadan ne bilim ne sanat ne de siyaset sağlıklı şekilde gelişebilir.
Felsefe her insanın kendisini geliştirmesi, mesleğin de yeni atılımlar yapması için su ve ekmek gibi gereklidir.
Kısaca felsefe; bilimin, siyasetin, sanatın ve uygarlığın kutup yıldızıdır.

Ramazan ÇAKIR (DEVAMI VAR)