Gün birlik ve beraberlik günü…

Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi, tarihinin en büyük saldırısına uğradı. FETÖ Terör Örgütü’nün darbe girişimine Türk Milleti engel oldu.


Türkiye Büyük Millet Meclisi dahi, darbeye kalkışan demokrasi düşmanlarının, havadan ve karadan saldırısına uğradı. Çok sayıda güvenlik görevlisi ve sivil vatandaşımız katledilmiş; birçok devlet binası saldırılardan nasibini aldı. Bu saldırılarda beş Kırşehirli de şehit düştü.
Yıllardır devlet içine sızmış ve “Fethullah Gülen Cemaati” örgütü mensuplarının gerçekleştirdiği biliniyor.
Yargı ve emniyet güçleri içine sızmış bu yapının, yakın geçmişte, kendine bağlı hakim, savcı ve polisler eliyle, devlet kurumlarında ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nde sahte delillerle büyük bir tasfiye gerçekleştirdiği sıkça dillendiriliyor.
Bu örgüt devletin içine öyle bir sızmış ki Cumhurbaşkanı’nın, Genelkurmay Başkanı’nın, Başbakan’ın hemen yanı başına kadar gelmiş.
Kırşehir’de yıllardır cemaatin önde gelenleri, Kırşehir’e kendilerince yön vermek isterken, kimse bu tehlikeyi görmedi. Onları dini bütün, hizmet adamı sandılar.
Bunlar bazen öyle ileri gittiler ki Kırşehir’e gelen bakanların arabalarına bindiler, valinin, milletvekillerinin önüne geçtiler, okullarına götürüp yemek yedirdiler, çay içirdiler ve ne kadar sevilen ve ne kadar güçlü olduklarını gösterdiler.
Bu yıl hükümetin FETÖ Terör örgütü ilân etmesinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın meydanlarda söylediği “inlerine gireceğiz” sözleriyle bu yapının üzerine ciddi ve kararlı bir şekilde gidilmeye başlandı. Kırşehir’de bu yapının içinde oldukları iddia edilenler gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı.
Şimdi bütün bunları gören ve yaşayan Kırşehirliler bu darbe girişimi karşısında o insanlara tepki gösteriyor, bir haftadır Cacabey Meydanı’nı doldurarak, adeta demokrasi nöbeti tutuyorlar.
15 Temmuz darbe girişiminde 246 masum insan hayatını kaybetti, bin 536 masum vatandaş yaralandı.
Milli Güvenlik Kurulu kararıyla ülkemizde 3 ay süreyle olağanüstü hal ilân edildi.
Bundan sonra yapılması gereken, devletin içinde yuvalanmış olan bu terör örgütünün hukuk çerçevesinde ve ivedilikle devlet yapısından ayıklanmasıdır.
Hain darbe girişiminin, hiçbir şekilde milli ordumuza leke sürmesine izin verilemez. Bu noktaya nasıl gelindiğinden dersler alınarak, yargı, polis, ordu ve tüm devlet bürokrasisinde liyakat sistemi öne çıkarılmalı ki hiçbir güç bir daha bu tür darbe girişimleriyle milletimizin karşısına çıkmamalıdır.
Bu terör örgütünün yıllar içerisinde sinsice verdiği ve en sonunda kanlı darbe teşebbüssüyle yol açtığı büyük zararı Türk Milleti olarak birlik ve beraberlik içinde olarak hep birlikte gidereceğiz, gidermek zorundayız. Ben buna yürekten inananlardanım. Çünkü Türk Milleti olarak nice badireler atlatmış, nice zorluklara göğüs germiştir.
Darbe girişimiyle Türk siyasetinde bir birliktelik sağlanmıştır. Bu artarak devam etmeli. Gün birlik ve beraberlik günü… Onların her hareketi halka yansıyor ve dolayısıyla bu sancılı ve sıkıntılı süreçte sağduyunun hakim olması çok önemli.
İşte bu hain darbe girişimi vatandaşlarımızın bir bütün olarak karşı durması sonucunda püskürtülmüştür.
Evet bu darbe demokrasiye yapılmıştır. Bu saatten sonra herkes eteğindeki taşı dökmeli ve birlik ve beraberlik içinde olmak zorundadır.
40 yıldır bu ülkeyi idare eden ve son 14 yıldan bu yana iktidar olan AKP Hükümeti, demokrasiyi her anlamda yerleştirme çabası verse de Cemaat ile kol kola girdiğini, polisin,yargının,eğitimin, ordunun içine girmesine müsaade ettiğini her kesim haykırıyor. Eğer bunlar olmamış olsaydı bugün yaşadığımız kaos yaşanmazdı.
Şimdi bu saatten sonra şu olmasaydı, bu olmasaydı, şu kusurlu, bu hatalıydı demeden bu hatalardan ders alma zamanıdır.
15 Temmuz gecesi demokrasiye karşı darbeye kalkışanlar insanların üzerine ateş açıyor ve öldürmekten de geri durmadıklarını ibretle izledik. Acı bir gerçeği milletçe hep birlikte izledik. Olan ne yazık ki, insanlığa ve ülkemize oldu.
Şimdi iyi düşünüp doğru karar verme zamanıdır. AKP hükümeti bu ve buna benzer girişimlerin yaşanmaması için demokrasinin ve hukuk kurallarının doğru uygulanması gerektiğini görüp ona göre gereğini yapmalıdır.
Görüyoruz işte bugün Türk ordusu darmadağınık, Genel Kurmay Başkanı ve kuvvet komutanları rehin alınmış, sanki ordu içinde iç hesaplaşma gibi silahlar çekilmiş ve çatışmada öldüren öldürene…
Şimdi yeni ve sancılı bir dönem başlıyor. Alınan olağanüstü hal kararıyla elbette bir takım sıkıntılar ve sorunlar yaşanacaktır. Ancak ben inanıyorum ki ülkemiz idarecilerinin alacağı radikal kararlarla, ülkemizi kısa sürede yeniden demokratik, laik, hukuk devletine kavuşturacaktır.
Türk Milleti olarak bizim de bu süreçte ülkemiz idarecilerine, ilimiz yöneticilerine destek vermemiz gerektiğine inanıyorum.
Ülkesine, milletine ve devletine sahip çıkan vatandaşların meydanlara korkusuzca çıkarak demokrasi nöbeti tutmaları ve demokrasiye sahip çıkmaları, bugün olduğu gibi geleceğimizin de en büyük teminatıdır.
Kırşehir demokrasi gazisi bir şehirdir. Burada yaşayan Kırşehirliler de her zaman devletin ve milletin yanında yer almıştır. Bunu her gün meydanlara çıkarak göstermişlerdir.
İnşallah ülkemiz bir daha bu tür darbelere, darbe girişimlerine maruz kalmaz.
Türkiye Cumhuriyeti, demokrasiye ve cumhuriyetin temel niteliklerine bağlı kalarak, tek bayrak, tek vatan, tek millet ve tek devlet olarak ebediyete kadar varlığını sürdürecektir. Birlik ve beraberliğimizi bozmaya yönelik bu menfur darbe girişimine karşı canlarını ortaya koyarak şehit düşen kahraman güvenlik kuvvetlerimize ve demokrasiye bağlı yurtsever vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı ve sabır diliyor, yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum.

***
Biraz da gülelim!

MÜEBBED
Zamanın en büyük Mafya babası çok ağır bir suçtan yargılanmaktadır ve idamı istenmektedir. Jüri üyelerinin içinde Temel de vardır. Mafyanın adamları mahkemeden önce Temeli bir kenara çekerler ve şöyle derler:
“-Temel ne yap, et Baba için alınacak kararı müebbet'e çevir yoksa bu senin sonun olur” derler!!!
Temel'in içine korku düşmüştür “Acep ne yapsam da bu adamı kurtarsam" diye düşünür.
Dava başlar günlerce devam eder ve nihayet Jüri üyeleri karar vermek üzere odalarına geçerler. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra jüri geri gelir ve kararını okur:
“-Müebbet hapis” derler.
Bunu duyan Babanın adamları ne yapacaklarını şaşırırlar doğru Temel'e gidip:
“Afferim sana Temel şimdi gözümüze girdin” derler.
“Ehh be Temel iyi güzel de bu işi nasıl başardın” diye sorarlar. Temel:
“ Sormayın bre uşaklar”, der, “Millet beraat beraat diye tutturdu Müebbede çevirmek için aklan karayı seçtim” der.

***
Sevdiğim bir söz
“Keskin dil, sık kullanma ile daha keskinleşen tek keskin alettir.”
Washington Irving