“Kırşehir iktidara oy vermiyor” diyerek 1954 yılında Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak giren bir durumla karşılaşarak il iken, ilçeliğe düşürülmüş bir kenttir Kırşehir…
Osman Bölükbaşı’nın partisi Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin Kırşehir’de bütün milletvekillerini kazanması dönemin Başbakanı Adnan Menderes’i çıldırtmış olacak ki, hırsına da yenilerek o gün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Celal Bayar’ın de telkinleriyle Kırşehir’i ilçe yaparak, o dönemde ilçe olan Nevşehir’i il yaparak Nevşehir’e bağlamıştı.
Üç yıl sonra Kırşehir yeniden il yapılsa da kolu kanadı budanmış küçük bir il haline getirilmiş ve tarihe “demokrasi gazisi Kırşehir” olarak geçmiştir.
İşte bu şehir demokrasi gazisi olalı atmış beş yıl oldu. Bu atmış beş yıl o kadar inişli çıkışlı olaylara sahne olmuş ki… Kimini bizler yaşadık, kimini bizden önceki şehrim insanı yaşamış. Bu olaylar yaşanırken memleket evlatlarının bazıları bu yaşanan olumsuzluklara alet olmuş, bir çoğu ne yaptıklarının farkında bile olmamıştır.
İşte acı olanda bu olmuştur.
Düşünsenize insanların bir çoğu kendi geleceğini, çoluk çocuk geleceğini ne idüğü belirsiz bir geleceğe heba etsin. Daha sonra ne kadar dizini dövse, ne kadar ağıt yaksa boş olduğunu kendisi de anlasa da iş işten çoktan geçmiştir.
Hani bir söz vardır ya “Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir” diye. İşte bu olumsuzlukların ardından şehrim, insanım kaybetmiş, olan bu şehre ve insanıma olmuş.
Kendisine yapılanları içine sindiremeyen Kırşehir, her alanda ne yazık ki kaybetmiştir. Yıllarca yatırım alamamış, yıllarca devlet teşviklerinden faydalanamamış. Büyümek, gelişmek yerine küçülmüş te küçülmüş.
İyi niyetle başlayan onlarca çok ortaklı müesseseler birilerinin rant kapısı olunca da sonları hep kötü bitmiştir.
Alın teri ile biriktirdiği paralarla, “Ortak oldum, şehrime yatırım gelecek, çoluk çocuk gelecek endişesi yaşamayacak, bizler gibi çocuklarımız gurbete çıkmadan memleketinde toprağında hizmet edecek, vatanıma milletime kendisine kazanç sağlayacak” düşünceleri başta siyasetin, ardından çıkar ve menfaat çetelerinin ellerinde oyuncak olmuş ve şimdi o yatırımlardan o ortaklıklardan hiçbir şey kalmamış, dolayısıyla kaybeden başta şehrim, ardından insanlarımız olmuştur.
Yıllarca kurulan hükümetler banka hesaplarını ve Petlas Lastik Fabrikası’nı bahane ederek bu şehir kalkınmış iller arasında gösterilerek doğru dürüst bir yatırım alamamıştır. Temeli atıldıktan sonra çeşitli engellemeler nedeniyle ancak 12 yıl sonra hizmete açılabilen Petlas Lastik Fabrikası bile siyasetin lanet olası ellerinde oyuncak olmuş, iktidar milletvekillerinin arka bahçesi olarak yıllarca kullanılmıştır.
5 Nisan kararları ile 1994 yılında özelleştirme adı altında doksanlı yılların furyası olan gene gurbette çalışan vatandaşlarımızın parası ile holdingler kurulmuş ve bir çoğu onlarca ortağın parasını iç ederek yanlış yatırımlarla bu ülke insanına zulüm yaşatmışlardan bir tanesine Petlas’ı verdiler! Özelleştirme İdaresinden aldığı Petlas’ı istenen düzeye getiremeyen bu holdingi, sarsılmış ve bu gözde kuruluşumuzu elinden çıkarmak zorunda kalmış ve Petlas’ı bugünkü sahiplerine satmıştır.
İşte bugünkü sahipleri Petlas’ı sadece Türkiye’de değil, dünyanın tanıdığı bir marka haline getirmiştir. Allah’ım iyi niyetli olan ve binlerce insanımıza istihdam kapısı açan Abdülkadir Özcan ve oğullarına şahsım, şehrim adına sonsuz teşekkürlerimi sunmayı borç sayarım.
İşte böyle yatırımcıları ilimize çekmek zorundayız bunun içinde alt yapı sorunları olmamalı. Bu ilin demiryolu, çevre yolu mutlaka olmalı. Devlet teşviklerinden faydalandığı bir şehir statüsünde olmalı. Küçük te olsa hava alanı olmalı. İl yol bağlantılarının mükemmelliği, eğitimde sanayi çalışanının olacağı okullar ve öğrenci sayılarının artırılması gibi bir çok beklentilerimiz Kırşehirimiz için olmazsa olmazlardandır.
Bütün bu saydıklarımız ve yazdıklarımızdan sonra devletlerin, devletlere borcu varken kamu kurumlarının gerçekleştirmek üzere yapmış oldukları projelere harcanan onlarca paralar varken Kırşehir Belediyesi iktidara muhalif bir belediye yönetiminin oluşması ile bu şehre kazandırılması istenen onlarca projeler varken, “bana da bir iş verin” diyerek binlerce insanın Kırşehir Belediyesi’ne müracaatı olduğu duyumları hat safhaya çıkmışken, Belediyeyi çalışamaz hale getirmek adına “SGK borcu var” denilerek Belediyeye, şehre ve insanına yapılmaması gereken hareketleri yaptıranların ve bu şehri karanlık günler yaşaması için ellerinden geleni yapmaya çalışanların diyalogdan, anlaşmadan korkan kamu idarecilerinin, yarın bu şehirde isimleri bile anılmayacak olanların bu şehrin evlatlarını da kullanarak şehrimizin ayaklarına pranga vurulmaya çalışılmaktadır.
Ülkemiz ve Kırşehirimiz ne kaybettiyse kısır çekişmelerden kaybetmiştir. Geçmişte bunun bek çok örnekleri vardır. Kim, hangi siyasetçi ve parti, rakip partiden Belediye Başkanı seçilenleri hizmet yapmasın diye engellemiş, önüne takoz koymuşsa hepsi kaybetmiştir.
Kırşehir’in bağrından çıkan ve “ben Kırşehir’in milletvekiliyim” diyen kim varsa, Belediye Başkanının siyasi görüşüne, partisine bakmadan onun emrinde, onun yanında olmak mecburiyetindedir. Hatta çalıştırmak zorundadır.
Bunu yapmak yerine, Belediye Başkanının elini kolunu bağlayarak, onu çalıştırmamak için her girişimin yanında ve arkasında durursa bu hem kendisine, hem de Kırşehir’e büyük ihanettir.
Görevler, makamlar gelip geçicidir. Bugün görevde olanlar, yarın görev süreleri bitince bu memlekette başı dik, alnı açık gezmek istiyorlarsa partizanlıktan, engellemelerden uzak durmak mecburiyetindedirler.
Bugün Kırşehir Belediyesi’nin başında partizanlık yapmayan, dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile herkesin sevip saydığı, güven duyduğu bir isim var. Tıka basa doldurulmuş bir kadro ve borçlu bir Belediye. Devralan Selahattin Ekicioğlu Başkan gösteriş ve şovdan uzak bir hizmet vermeye çalışıyor. Göreve geldiği günden bu yana kendisinden önceki hiçbir Belediye çalışanını işinden aşından etmedi. Hepsi görevde, işinin başında.
Başkan Ekicioğlu 7 aydır görevde olmasına rağmen doğru dürüst ekibini bile kuramadı. Dolayısıyla Başkan Ekicioğlu bugün AK Parti’li Belediye Başkanının müdürleriyle, şefleriyle hizmet vermeye çalışıyor. Liyakati önde tutuyor, partizanlık yapmıyor. Böyle bir Belediye Başkanı’na herkesin, senin, benim, siyasetçilerin de katkı sunması gerekmiyor mu?
Kırşehirliler Baykan Ekicioğlu’nun arkasında, yanında. Bugün ona destek yerine köstek olanları da görüyor ve bunları da asla affetmeyeceğini söylüyor.
Ne olur uyanık olalım. Kimsenin oyuncağı olmayalım. Yarın bu şehirde biz olacağız. Onun içindir ki şehrimize ve onun değerlerine sahiplenmeyi bilelim. Şehrimizin siyaseti kazanmak olsun. Yoksa siyasetin hançeri bağrımıza saplanırsa 1954 yılından ve o yılların kayıplarından daha acı günleri bizler yaşarız.
Buna asla müsaade edilmemeli seçilmişimiz, atanmışımız bir yumruk olup haksızlıklar karşısında susan nankör evlatlar olmamalıyız.
Kırşehir sahiplenilmeli, yalnız bırakılmamalıdır. Bu insanlık görevimizdir. Gülmesin kimse ağlanacak hale gelmemize. Şehrimiz bizden bunu bekler.