Yeni yılı kutlarken eskittiğimiz yılda ne yaptık,12 ayı nasıl değerlendirdik. Toplum olarak geçmişi genel değerlendirme alışkanlığımız pek yok.

Yeni yılı kutlarken eskittiğimiz yılda ne yaptık,12 ayı nasıl değerlendirdik.
Toplum olarak geçmişi genel değerlendirme alışkanlığımız pek yok.
Bireysel olarak eleştirmeyi severiz, fakat eleştirilmeyi sevmeyiz. Her şeyi doğru yapmışlığımız alışkanlığında kaynaklanan bu özelliğimiz sadece kendimize mahsus. Kırşehir’de yapılan alt yapı restorasyonları olabildiği kadar hızlıda yürümüş olsa yine de bazı rahatsızlıklara sebep oluyor ve haliyle eleştiriliyor. Yılların zamanımıza kadar taşıdığı yanlışlıkların telafisi, yenisini yapmaktan daha zor olduğu için haliyle günlük yaşantımızda zorluklarla çıkıyor karşımıza. Şimdiki çalışmalar usulüne uygun mu derseniz buda tartışılır. Belediyenin yapması gerekenden hariç özelleştirilen telekomünikasyon ve elektrik şebekelerinin ayni zamanda paralel olarak yapısının değişmesi gerekirdi. Sağlıksız ve usulüne uygun yapılmayan doğal gaz hatları, her zaman tehlike oluşturacak bir dağıtım ağları çarpıklığı, bilmeyenler için normal görülüyor.
Bilhassa dışarıda bırakılan boruların zamanla paslanarak deforme olması acaba nasıl bir tehlike oluşturacağı da belediyeye ciro edilecek mi diye düşünüyorum. Bütün olumsuzluklara ve kısıtlı imkanlarına rağmen canla, basla çalışan genç başkan Bahçeli ve ekibine Kırşehirlilerin teşekkür borcu olduğuna inananlardanım. Biraz da eleştirilere kulak verse, eleştirinin başarıya katkısı olduğunu kabullenir zannederim.
Başarı ekip çalışmasıyla elde edilir, halk da bu ekibin bir parçasıdır, onları da dinlemek lazım ve olumlu yanlarını değerlendirmek, başarı oranını yükseltir.
Eski yılda ne yapıldı veya biz ne yaptık ve yeni yılda ne yapacağız, hedefimiz nedir toplum olarak. Halk böyle düşünürken hükümet, iktidar ne yaptı ve yeni yılda ne yapmak vadinde bulundu, seçimden önce verilen sözler yerine getirildi mi?
Hükümetle halk arasında büyük bir beklenti ve düşünce uçurumu var. Evvela milletin oylarıyla ve milleti temsilen Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kapağı atan sözde milletin vekili, daha ilk günde mensup olduğu partinin başkanına üstü bos bir kâğıt imzalayarak milletin kendisine verdiği yetkiyi bir başkasına veriyor. Bu imzalı varaka her hangi bir durumda, yani başkanın kendisini istemediği bir pozisyonda açığa alınma veya kendi isteği ile istifa etmiştir yazılı belge.
Hani milletin iradesini temsile soyunan milletin vekili, daha ilk günde kendinin değil milletin iradesini resmen başkasına teslim ediyor. Eh iste demokrasi böyle bir şey.
Fetöcük olayından sonra varsa da yoksa da hükümetin gündemi başkanlık sistemi, ne pahasına olursa olsun başkanlık sistemi olacak. Eğer bütün problemlerin hallolacağı başkanlık sistemine bağlı ise, vakit kaybetmeden derhal en kısa zamanda o sistem neyse gelsin de, tanışalım artık bitsin bu kısır çekişme ve rahata erelim.
Ekonomi, terör, sağlık, eğitim, sokak magandalığı, trafik terörü, enflasyon yani aklınıza gelen bütün olumsuzluklar eğer başkanlık sistemiyle düzelecekse neden olmasın. Eğer böyle bir sisteme karsı gelen ve istemeyene ne denir? Bence vatan hainidir. Var mı baksa izah tarzı, ülkesinin kalkınmasını istemeyene ne denir, bence hain denir sizlerde ne düşünürseniz öyledir. Siyasilerimizin meydanlarda, din iman Sakarya vatan sloganlarıyla koltuğu kapması kendileri için bir basari olarak adlandırılır, demokrasi iste tam onların dediği veya düşündüğü gibi bir şey.
Bu slogan devam ettiği müddetçe ayni senaryo devam eder gider. Zaten seçim yıllarının uzun tutulmasının sebebi de budur. Çünkü insanlar bulaşıcı olan korkudan kurtulmak için her verilen vaatlere kanar ve beş yıl sonra tekrarlanan oyunu hatırlayamaz, en azından belli bir çoğunluğu unutulur. Hayat şartlarının ağır oluşu, geçim sorunlarının arasına birde secim sorunu girince, belki diyerek bir ümitle gittiği sandık başında yapılan Ali Cengiz oyunlarıyla karışık olan kafası ayran çanağına döner ve reyini nereye attığını dahi bilemez. Böyle seçmen siyasetçinin bas tacıdır, öyle her şeye maydanoz olan her şeyi bilen seçmen yaramaz Anadolu siyasetçisine. Siyasetçi bazen komedi oyuncusu gibidir.
Öyle ya seçmeni ara sıra neşelendirmek gerekir, gönlünü hoş tutmak gerekir, Kayseri’ye liman yaptırma vadi olsa da Fısıltılarla kulağa gelen seçmen isteklerini, olsa da olmasa da kürsüde haykırmak lazım, nasıl olsa zamanla unutuluyor, sonra verdiğin sözün doğruluğunu veya yerine getirilip getirilmediğini soranda yok o zaman salla gitsin. Kırşehir millet Vekillerimizin sallamaları biraz barajın öbür tarafına ulaşsa Dedeli, Sarıyahşi ve köylerinin Kırşehir’e bağlanma istekleri mecliste dillendirilsin istiyorlar. Aksaray’a 120 km, Kırşehir’e 40 km olan mesafede oluşları ve bütün ihtiyaçlarını Kırşehir’de karşılamaları, elbette Kırşehir’e bağlanma isteği haklılıklarının sebebi. Bu konularda sayın vekillerimizden Kırşehirliler olarak istiyoruz.