Kırşehir in çocuğuydu, Garipti, yoksuldu Mehmet… Herkes dış görünümüne bakıp ona karşı mesafeli dururlardı.   Olur ya Mehmet’in bir istek olur, “şimdi onu kim karşılayacak!” diye düşünürlerdi her halde.

Kırşehir in çocuğuydu, Garipti, yoksuldu Mehmet… Herkes dış görünümüne bakıp ona karşı mesafeli dururlardı.  Olur ya Mehmet’in bir istek olur, “şimdi onu kim karşılayacak!” diye düşünürlerdi her halde.

Fakat kimseye eyvallahı yoktu Mehmet’in… Onun çelik gibi imanı olduğunu bilen bir kaç kişi vardı etrafında. Beklentisi hep Yaradan’dan olurdu aslan yüreklinin.

Şimdi Mehmet gibi etrafımızda kaç kişi vardır?

Her tarafımız liyakatsiz, yüreksiz, değersiz, insan topluluğuna döndük adeta.

Bir millet bu kadar mı bozulur, bu kadar mı vurdumduymaz olur?

Nasıl yetiştirildik?

Belki ana babamızı suçlayacağız, fakat eğitim aldığımız öğretmenlerimizin, etrafımızda örnek aldığımız insanların hiç mi kabahati yok?

Neden onlar yetişen neslin olumsuz hareketlerinde müdahil olmadılar, olamadılar?

Neden hep nefsimizin kölesi olduk?

Neden onurlu yaşamı şaşalı lüks yaşama tercih ederek, helali, haramı birbirine karıştırarak kul hakkına, devlet hakkına gasp edenlere sesimiz çıkmadığı gibi, onlarla beraber olmayı onur yaptık?

Haklıya “haklısın”, haksıza “haksızsın” demeye korkar olduk?

Bu milletin geçmişini tek, tek kaleme alınıp yetişen neslimize öğretmeliyiz, gelecek neslimizin iş, aş konusunda çalışarak başarılı olmanın bu ülkenin geleceği olduğunu öğretebilsek, onların geleceğinin karanlık olmadığını, ahlak ile çalışarak üreterek her olumsuzluğun aşılabileceğini öğretebilsek.

Dünya ülkeleri bizim atalarımızın yaptıkları kanunları gelenekleri teknolojisini kendisine örnek alarak başarı yolunda koşarken, biz onların Dünyaya hükmedişini, saray yaşantısına değişir olduk! Kalkınmak ülke olarak zengin olmak yerine vatandaşına kredi nasıl kullanılır, alınan kredi nasıl ödenmez, Yahudi’nin nasıl kölesi olunur,  faize nasıl helal denir, ihaleler nasıl alınır, devletin kesesinden nasıl köşe dönülür, devletin adına yapılan işler nasıl yap-boza dönderilir, birilerine kazanç kapısı yapılır, Devlet adına yapılan işlerde nasıl hak edişler düzenlenir, kimlere hediyeler alınır, kimlerin zaafına göre hareket edilerek kazanç sağlanır, Allah’ın emri olan namaz kılmayı kendimize nasıl kalkan yaparız, Ayetten, Hadisten konuşarak insanların gönlünü nasıl kendimize bağlarız, bununla nasıl çıkar sağlanır  gerçeklerin konuşulmaması için gündem nasıl değiştirilir, TV ekranlarında kime yanaşılacaksa kimden, kimlerden  menfaatlenilecekse  nasıl methiyeler düzülecek bunların hesabını yapar olduk.

Yani kısaca “ALLAH için yaşayın, ALLAH için yaşatın”  Ayetine nasıl muhalefet edilir, bunları öğrendik, öğretildi.

Devletin malının deniz olduğunu yemeyle bitmeyeceğini sananlar, her şeyin bir sonu olduğu gibi yaşamın da bir sonunun olduğunu unutan zavallılar, sizler bu milletin yetimin öksüzün hakkını ödeyemezsiniz.

Mezarınız cehennem çukuruna dönecek benim inandığım din böyle diyor. Tepeden tırnağa kul hakkına büründünüz. Sanmayın yanınıza kalacak yaptıklarınız. İnşallah bu dünyada sizler kul hakkı ıstırabı çekerken, sizden hakkı olan millet bunları görür. İsteğim ve duam budur.

Mehmet’in çocuğu devletin düzenlemiş olduğu imtihan da yüksek not alsa da sizin mülakatınızdan geçemedi ya Allah’ın mülakatından sizler nasıl geçeceksiniz?

Devletimden haklı veya haksız makam kapan, küçüğü, büyüğü dahil sizler yaptığınız işi kendinize zul sayıyorsanız lütfen istifa edin, sizin beğenmediğiniz, yapmakta zorlandığınız işler için kapıda bekleyen binlerce insan olduğunu bilin.

Kırşehir’de son günlerde dillendirilen Şeker Fabrikası özelleştirilmesi nasıl insanımızı rahatsız ediyorsa, bilin ki yaşanan yukarda dilendirmeğe çalıştığım her haksızlık  bütün insanlığı, güzel yaşamak, kul hakkından korkan, bütün insanımızı rahatsız ediyor.

Ne olur vatanını, milletini seven yetkili makam sahipleri, bu milletin çocuklarına tarihlerini okutun, dedelerinin bu topraklara düşen canlarını kanlarını nasıl verdiklerini, namus kavramını ahlak, din kurallarını hayatın, teknolojinin, çalışarak kazanılacağını, bu milletin çocuklarının bilmesi gerektiğini anlatın. Yoksa bir büyüğümüzün söylediği gibi bu çocuklar sırtım, karnım, belim derdine düşerler, bugün ki yaşadıklarımızdan daha kötüsüyle karşılaşırız.

 Allah’ım geleceğimiz olacak evlatlarımızı, ahlaklı, vatan, bayrak sevgisi olan nesil eylesin.