Kırşehir’de sokakta dolaşırken önünüzde ya da arkanızda giden birinin birilerine küfürler savurduğunu görür, doğal karşılarsınız. Çünkü bazı insanlar için küfürlü konuşmak alışkanlıkları olmuş.

Kırşehir’de sokakta dolaşırken önünüzde ya da arkanızda giden birinin birilerine küfürler savurduğunu görür, doğal karşılarsınız. Çünkü bazı insanlar için küfürlü konuşmak alışkanlıkları olmuş. Sanki onlar birilerine küfür etmek ekmek yemek, su içmek için olağan haline gelmiş.
İnsanların strese girerek, yetişemediği veya öfkesini alamadığı herhangi bir olayda rahatlamak için, öfkesini boşalttığını sandığı hakaretimsi kelimeler küfür olarak adlandırılır. Benim tarifim bana göre bu. Küfrün lügatte başka karşılığı var mıdır bilmiyorum, belki de herkes kendi anlayışına göre yorumlar küfrü.
Küfür insanlığın var oluşundan beri vardır. Hayvanların karşılıklı birbirlerine homurdanmaları belki de bizim anlamadığımız küfürleridir. Kedilerin karşı karşıya gelince saatlerce birbirlerine homurdanışları, hayli uzun sürer iş öyle bir kerteye gelir ki saldırıya geçer ve birbirlerini acımasızca paralarlar.
Hemen hemen bütün canlılarda kavga öncesi konuşmaları ve kızgın sohbetleri olur. Biz anlamadığımız için bir birilerine ne derler bilemeyiz. Fakat insan olarak, insana yakışmayan küfürleri duyunca pek çoğumuz sarf edilen sözlerden dolayı utanır ve ayıplarız. Ama küfür edebiyatı gelişmiş kimseler savurduğu küfürlerden hicap duymazlar. Buyurun bizzat duyduğum ve hayli de geliştirilmiş nakaratlı küfür seansına.
Tarih 11.11.2016, yer Alaattin Camisi ile TEKSAN’ın arası, istikamet Ziraat Bankası. Tek çocuklu genç bir aile. Bey tam bir eski İstanbul tulumbacıları tipi giyim seçmiş. Elinde tespih. Tespih sanki bayram gösterilerinde mehter başının yaptığı gösterilerden daha enteresan.
Bey tespihi sağ elinin parmakları arasında sanki bir sihirbaz marifetiyle gezdiriyor. Mintanın ön düğmeleri göbeğinin hemen üstündeki iliğe kadar açık. Ayakkabının topukları bayağı yüksek veya bana öyle geliyor, burun kısmı Viking kayıkları gibi sivri ve yukarı kalkık. Ava yatmış tilki gibi geldi bana.
Aralarında bir münakaşa var hanımıyla. Hanımın giyimi beye hiç uymuyor, tarif edemeyeceğim kadar komik. Yiğitten yani beyinden iki adım geride, bir elinde ağır bir torba var, bir eliyle de çocuğun elini tutuyor. Çocuk beş, altı yaşlarında bir kız. Genç kadın adeta yalvarıyor, “Ne olur bir daha içme, hani içmeyecektin? Hem bütçemize zarar, hem sağlığına zarar. Konu komşuya rezilliğimiz de cabası” diyordu. Yani tam bir Anadolu kadınının merhametli yalvarma tipi.
Yiğidin tepkisi bayağı sert ve tehlikeli:
“Ulan a…. kızı, şurda caminin yanında beni çileden çıkarıp günaha sokma, çenene sumsuğu kodum mu beyninin pekmezini akıtırım.”
Demek ki kadının beyin pekmezinin musluğu çenesinde takılı! Musluk sumsuğu oraya koyunca otomatik olarak açılıyor! Kız çocuğu annesinin yüzüne endişeyle bakıyor. Onlar yeraltı çarşısına indiler, daha fazla argolu küfürler devam ediyordu.
Yiğidin nasıl bir küfür eğitim yerinde öğrenim gördüğünü bilemem ama bu işi iyi bilenlerden ders aldığı belli. Adam iki kelimelik küfürle, yedi sülale geriye doğru temizliği bitiriyor!
Bu olay bütün Anadolu’ya mal edilemez. Fakat kültürün içinde böyle de var. Bu mu bizim kültürümüz?
Benim gençte duyduğum küfürleri pek çoğumuz sokak kavgalarına ve hatta normal sohbetlerde duyarız. Küfür edebiyatı gelişmiş bir toplum olduğumuz bilinir, düşünürüm acaba küfür neden edilir ve neyi çözer?
Bazı kadınlarda da duyarız, duyanlarımız vardır. Onların da koyacak bir alet ve malzemeleri olmadığı halde onlarda koymadan bahsederler. Belki aile içerisinde bu gibi küfürleri edenler vardır ve o da tepkisini öyle öğrendiği gibi gösteriyor olabilir!
Kırşehir’de çok değişik küfür edenler vardır bildiğim. Hatta bunlara toplumumuz “Onbirli” diyorlar. “Onbirli” demek öyle basit bir şey olmasa gerek. Herkes de “Onbirli” olamaz, olmamalı da. Onlar için küfür sıradan şeydir. Kendileri hem başkalarına küfür ederler, hem de başkalarının kendilerine küfür etmesinden keyif alırlar.
Ceza yasalarımızda bazı küfürlerin yaptırımları vardır. Fakat yine de buna rağmen cezaları göze alarak alışkanlıklarından vazgeçmeyip küfür suçunu işleyenler çıkıyor. Bilhassa spor karşılaşmalarında duyduğumuz küfürler, spora ve insanlığa yakışacak laflar değildir, zaten o küfürleri telaffuz edenlere insan gözüyle bakmak bence doğru değildir. Küfürbaz üslubuyla şiir yazan, Neyzen Tevfik, Can Yücel gibi şairlerimiz de yok değil. Küfürlü ve argolu şiirler yazan kimselerin nasıl bir ortamda yetiştiğini bilemeyiz.
Neyzen Tevfik bu şiiri neden ve kimin için yazdı bilemem fakat çok güzel bir edebi küfür şiiri: Fabrika yaptı Sümerbank bez için
Pek muazzam bir eser bu laf değil
Dil için ehli dilden tez dedi
S*çtı Cafer bez getirsin başvekil!
Buna benzer pek çok şiirler yazmış rahmetlik, nasıl bir kızgınlık ve kimi hicvetmek için yazdı bilemeyiz.