Zaman buldukça Kırşehir’in kent tarihiyle ilgili araştırmalar yapmaya çalışıyorum. İnternet üzerinden satış yapan çoğu sahafa üyeyim,  şehrimizle ilgili tarihi fotoğraflar, kitap ve dergileri satın alıp bir arşiv oluşturmaya çalışıyorum.  Arşivimde bulunan Vatan Gazetesinde 1952 yılında yayınlanmış Kırşehir’in kaplıcalarıyla ilgili bir yazıda, özellikle Terme Kaplıcasını ziyaret eden gazeteciler yerinde tespitler yapmış. Kaplıcaların öneminden bahsedip atıl durumundan geleceğine dair yerel yöneticilerimizden aldıkları bilgileri okuyucularıyla paylaşmışlar:
KIRŞEHİR KAPLICA MEMLEKETİ-Yarının Karlsbadından İntibalar
Kırşehir, dünyanın Karlsbad (Mustafa Kemal Atatürk’ün 1918 yılında tedavi gördüğü bugün Çekya sınırlarındaki kaplıca şehri Karlovy Vary’nin eski adı) gibi, Wiesbaden gibi büyük bir kaplıca şehri haline gelmek için her imkana maliktir. Şehre üç kilometre uzakta bulunan Terme Kaplıcası, kalp tedavisi bakımından en ziyade işe yarayan tabi sulardan biridir. Tam 36 derece, yani vücudun tabii harareti derecesinde olması, şifa hassasını arttırmaktadır. Kalp hastalıklarına iyi gelen sular arasında böylesi çok azdır.
İkinci Cihan Harbi yıllarında buraya sevk edilen Alman mültecileri bu suyun hassaları üzerinde alaka ile durmuşlardır. Bilhassa şimdi Alman Federal Meclisinde mebus bulunan Profesör Fritz Baade, Terme suyuna büyük bir alaka ile sarılmış ve bunun inkişafı hakkında bazı projeler hazırlamaya girişmiştir. Bizzat kendisi, bu sularla tedavi görmüş ve Kırşehir’den ayrılırken: “Burada iki senede beş yaş gençleştim” demiştir.
Ekibimizle beraber Terme’ye gittik. Birkaç seneye kadar belki mamurelerin yükseleceği yerde eski, berbat bir bina vardı. Suyun büyük bir kısmı yollarda dağılarak, dereye aktığı için binada havuza mahdut miktarda su gidiyormuş.
Ziyaretimiz sırasında binada kadınlar vardı. İçerisini göremedik. Hamamcı kadın, bir tas su getirdi. Vücudun harareti derecesinde olduğunu tespit ettik.
Kırşehir’e 17 kilometre uzakta ayrıca Karakurt adlı çok sıcak sular vardır ki romatizmaya iyi gelirmiş. Burada şimdilik Selçuklular zamanından kalmış, çökmüş binalardan başka bir şey yoktur.
Kırşehir’in memleketin cazip bir su şehri haline gelmesi için ilk adımlar atılmak üzeredir. Fakat garp ayarında bir mamure kurmak için daha pek çok uğraşmak lazım gelecektir.
Kaplıcalardan istifade mevzuu hakkında Kırşehir Valisi Fethi Tansuk bize şu malumatı vermiştir:
“Terme suyunun tahlilleri yapılmıştır. Radyoaktivite bakımından Avrupa’daki emsalinden üstün olduğu tespit edilmiştir. İller Bankası’ndan temin edilecek 250.000 liralık istikrazla gelecek yıl içinde, hazırlanan bir projeye göre inşaata girişilecektir. Yapı ve Kredi Bankası da bu işe alaka göstermiştir. İller Bankası’ndan alınacak 165.000 lirası Terme Kaplıcasına sarf edilecek, geri kalan kısımla Karakurt ve Avanos kaplıcalarında daha basit tesisler vücuda getirilecektir. Bunların ikisi de muhitin çok rağbet gösterdiği, şifa verici sıcak sulardır.”
Hamamın orta vadisi adım başına sıcak su fışkıran çok zengin mıntıkadır. Burada yumurta beş dakikada pişiyor. Yanlışlıkla içine düşen insan haşlanıyor.
Çiçekdağı belediye hudutları içinde de hususi idare tarafından küçük bir bedelle mahalli belediyeye devredilen ve civar vilayetlerce çok makbul sayılan bir kaplıca vardır. Buraya kötürüm olarak gelen vatandaşların yürüyerek ayrıldıkları bir hakikattir. Ne çare ki memleketçe henüz tanınmıyor. Yine Çiçekdağı’nın Mahmutlu köyünde bir sel yatağı içinde değirmen döndürecek kadar bol sıcak su vardır. Henüz tahlili yapılmamıştır.
Yaklaşık 70 yıl önce yapılan tespitler önemli. Şehrimiz sıcak su kullanımı açısından bir Karlovy Vary’i olamadı ama son yıllarda yapılan yatırımlarla termal suyun faydasını ekonomik anlamda görmeye başlamıştır. Sanayi açısından çok gelişememiş şehrimizde Jeotermal yatırımlar geleceğimiz için çok önemlidir.