Türkiye yerel seçime daha dört ay olmasına rağmen, sanki seçilecek yeni belediye başkanları ve muhtar adaylarıyla zorlukları asacakmış gibi, minimuma inen enerjisini havaya savuruyor. Yeni adaylar Vatan, Millet Sakarya edebiyatı ile kapı kapı dolaşıp olmayacak projelerini anlatmaya başladılar.
Kırşehir Belediye başkanlığı için, partiler arasında göstermelik bir bir vatanseverlik yarışı başladı. Kim seçilirse seçilsin önce bir kadro kıyımı başlayacak, es dost ve yakınlarının iş taleplerine nasıl cevap verecekleri merak konusu.
Kırşehir’in de diğer iller gibi işsizlik sorunu basta gelen problemdir. Kim seçilirse seçilsin şehrin problemi öyle bir çırpıda çözüleceği düşünülmemeli. Türkiye kendi içerisindeki sorunları başkan adayı pazarlıkları yaparken, dış dünyada neler oluyor onlara bir bakalım.
Avrupa Birliği’nin önderliğini üstlenen Almanya, bütün çabalarına rağmen İngiltere’yi razı edemedi. İngiltere’nin Birliğe girmemek için hep ipe un sermesi ve referandumu ileri sürerek, kendi aleyhine gelişebilecek olayları sinsice takip edip, bu birliğin kendisine hayır getirmeyeceğini bastan anlamasına rağmen, ne koparabilirim düşüncesiyle üyeliği zamana yaydı.
Dünyada misyonu olan ve bunu bin yıldan fazla edindiği tecrübeyle kararını verdi. Kolonisi olan Kanada ve Avustralya’yı krallığın içinde tutmayı ve diğer sömürge devletçikleri riske atmayı göze alamadı ve alamazdı da.
Askeri ve ekonomik açıdan da her ne kadar Amerika’yla yarışamaz düzeyde olsa da, bilgi birikimi ve devlet tecrübesiyle Dünya siyasetinde her zaman yerini koruyacaktır. Pakistan, Hindistan ve Güney Afrika ülkesini elinde çıkarsa da, halklarını küstürmeden adi gecen ülkelerde yönetimi yerlilere devrediyor görünse de, siyasi ve ekonomik olarak ağırlığını her zaman hissettirmeyi başarıyla sürdürdü.
Cetvelle çizdiği devlet sınırlarının parsasını paylaşmak için acele etmeyerek, devamlı kendi yararına fırsatı beklemeye çok da sabırlı görünür. Son Fransa kargaşası her nedense İngiltere’nin birlikten ayrılma kararının hemen arkasında patlak vermesi ve Paris sokaklarını yangın yerine çevirmesi, Türkiye’de denenen Gezi Olaylarının kopyası gibi görünse de, hükümet yetkililerin ağzını bıçak açmaz oldu.
Hemen arkasında Belçika, Bürüksel belki Hollanda ve arkasında Almanya gibi diğer AB ülkelerinin sırada olduğu şüphesi var. Sokak olaylarının başlaması İngiltere’nin birlikten ayrılma kararını imzaladıktan sonra, karşıt görüşler ve protestoların hızla birlik ülkelerine yayılması manidar değil mi?
1700’lü yılların refah seviyesine ulaşamayan ve gittikçe hırçınlaşmaya başlayan Avrupalı dostlarımız, kendinden zayıf ülkelerin iç karışıklıklarında kendilerine pay çıkarmak için, yasadışı örgütleri destekleyerek dünya terörizmine gerek meddi gerekse manevi desteklerini sürdürürken, bir gün kendileri de aynı durumla karşı karşıya kalacaklarını her halde hesaplamadılar.
Ortadoğu ve Uzak Doğuda kendilerine rakip olarak gördükleri Türkiye’yi yılladır terörle parçalamaya çalışmalarının başarıya ulaşamaması kendilerini daha da hırçınlaştırmanın telaşı içindeler.
Dünya yeni kaos ve çatışmalara gebe gibi görünüyor. Türkiye’nin de doğacak kaosların göbek ortasında olduğu unutulmamalı ve hazırlıklı olmak, seçimlerden daha önemli.