“Filistin’in Müslüman halkı ve onun, anayurdunda bağımsız ve demokratik bir birlik oluşturmak için savaşan ordusu, ölümlerle ve yenilgilerle giderek “kırılıyor”. Bu gerçeği, açık yüreklilikle belirtmekte yarar var. Kuşku yok ki, haklar için savaşılması, insanı yücelten eylemlerinden biridir ve insanı onurlu kılan da, yaşam ve özgürlük hakkı için, son gücüne değin savaşmış olmasıdır. Bunun içindir ki, Filistin halkı, çağımızın, haklı olduğu kadar, onurlu ve yüce halklarından biridir.
Şu kadar ki, Filistin halkının savaşı, dar anlamda, bu halkın kendi savaşı; geniş anlamda, tüm insanlığın demokrasi ve özgürlük savaşıdır. Dolayısıyla, dar anlamda, bir avuç halkın, İsrail’e İsrail’de şu anda egemen olan gerici güçlere karşı; geniş anlamda, demokrasiden ve özgürlükten yana insanlığın, emperyalizme ve emperyalist-faşizme karşı savaşıdır. Genel anlamda yenilgi söz konusu olmasa da ve yenilgiler, yalnızca Filistin halkının geçici yenilgisi olarak görünse de, genel anlamda, insanlığın, demokrasi ve özgürlük cephesinin yenilgisidir. Bu yenilgide, İsrail’deki demokratik güçlerin olduğu kadar, aynı dili konuşan, aynı soydan gelen Arap halklarının olduğu kadar, dinsel ve tarihsel bağları bulunan halkımızın olduğu kadar, bir bakıma, tüm demokrasi ve özgürlük cephesinin yenilgisi de söz konusudur.
Filistin halkının, emperyalizmin bölgedeki kalesi durumuna gelmiş bulunan İsrail ile savaşarak başarıya ulaşması, yalnızca İsrail’in ve dolayısıyla emperyalizmin (kısmi) yenilgisi olmayacak, aynı zaman da, bölgedeki gerici yönetimlere karşı, bölge halklarının demokrasi ve özgürlük savaşlarını tutuşturacak bir kıvılcım da olacaktır.
Bölgedeki emirlik ve krallıkların çelişkisi şurada: Filistin halkının yenilgisi, İsrail’in gücünün yeni bir boyut kazanması demektir ve bu, gerici de olsa, yöneticileri kaygılandırmaktadır. Filistin halkının yengisi ise, bölgede, Arap halklarının demokratikleşme savaşımlarını güçlendirecek ve ortaya çıkacak demokratik hareketler, kurulacak olan Filistin halkının birliği içerisinde, maddi ve manevi dayanak da bulacaktır.
Ortadoğu’da, özellikle emirlik ve krallıklar, başta petrol şirketleri olmak üzere, emperyalizmle bütünleşmişlerdir. Emperyalizm, İsrail’de yönetimde bulunan gerici güçler aracılığıyla dolaylı olarak ve Akdeniz’deki askeri gücüyle doğrudan, Filistin halkını başarısızlığa uğratmak için, savaşı sürdürmektedir.
Aynı emperyalist merkezlerle bütünleşmiş bulunan bölgedeki gerici yönetimlerin, bu emperyalist güçlere karşı da savaşan Filistin halkını, tam bir içtenlikle, maddi ve manevi açıdan destekleyeceklerini düşünmek olanaksız görülmektedir…”
[Bu makale 1982 yılında Yarın Dergisinde Muzaffer İlhan Erdost’un köşesinde ‘Filistin Sorunu ve Ortadoğu’nun Demokratikleşmesi’ başlığı ile yayınlanmıştır.]
*
Bu haftaki Saklı Kalan Şiirler köşemizin ilk misafiri, Filistinli şair FatvaTukan:
VATANIMDA
Yeter bana vatanımda ölmek
topraklarına gömülmek
orada eriyip yok olmak,
çimen olmak.
vatanımda doğmuş bir çocuğun
kopardığı çiçek olmak
yeter bana vatanın bağrında kalmak,
toprak olmak,
çimen,
çiçek olmak
**
İkinci şiirimiz Filistinli ozan Tevfik Zeyyad’a ait:
… kalacağız burada
zeytin ve incir gölgesinde dinlenerek
hamurdaki maya gibi düşüncelerimizi ekerek
sinirlerimizde buz soğukluğu
beynimizde kızıl cehennem
susuz kalınca kayaları sıkarak
aç kalınca toprağı yiyerek
ama hiçbir yere gitmeyerek!...”
**
Üçüncü şiirimiz bir Türk şair, Hüseyin Atabaş’a ait:
FİLİSTİN!
Dünyayı tanımaya merak sardı
okumayı yeni yeni söken kızım.
Elinde bir harita:
--- Filistin nerede baba?
diye soruyor bana.
Filistin’e haritasında yer vermiyor ki
adaleti mülkün temeline gömen dünya
ve sözcüklerin gücü
inemiyor acıların derinliğine!..
--- Sorunu nasıl yanıtlasam
Yavrum, bilmem ki!..
Yeri yoksa da haritalarda
yurt sevgisinin yükseldiği her renk,
her üzüm salkımının sarardığı yerdir
Filistin…
Sevgilerin yetim yurdu,
sürgünde seher yıldızı
bir inançtır Filistin;
demek yeter mi çocuklara?
Yetmezken aralanan bir kapı
çıkıp dolaşmak için sokaklara.
--- Sorunu nasıl yanıtlasam
Yavrum, bilmem ki!..