Bizler otuz beş yaşını geçmiş ömrünün son demlerini yaşayan kesimdeniz. Kimseye yalakalık yapacak ne gücümüz, ne de zamanımız var. Zaten şahsen benim kitabımda yalakalık ve taklacılık yok.
Fakat benim bu yazdıklarımın tersini yapan bizim kesimden insan yok mu, elbette var, hem de sayılamayacak kadar çok.
İşte bu gurup hiç sevmediğim halde beni ve benim gibi düşünenleri de inanın küfürbaz etti!
Bunların yüzüne tükürsem adam sayacaklar. Öyle olunca ben daha çok üzüleceğim. Tükürmesem ben sıkıntılar içerisinde kalarak adeta psikolojik bozulacak, manyak olacağım. Yani yukarı tükürsek bıyık, aşağı tükürsek sakal misalini yutkuna yutkuna yaşıyorum maalesef…
İnsanlar neden üç günlük dünyada birilerinin yanlışlarını ve doğrularını söylemeye çekinir?
Ben hak dünya yolcusu olduktan sonra, “dünyada bir eserim kalsın” mücadelesi yapmaz, yapanları da neden rahmetle yad etmeyiz?
Allah aşkına kim için, ne için yaşıyoruz?
Müslüman mısın, demir gibi döner misin? Nasıl oldu da insanlar fır fır dönen fırıldak gibi oldu? Ne olacak bu insanlığın hali?
Bir kesim bir eli yağda, bir eli balda yaşıyor. Ülkemizde, Kırşehirimizde sosyal medyayı kullanan her kesim çok iyi biliyor ki artık ülkemizde de ilimizde de hiçbir şey saklı kalmıyor.
Kalmıyor da kamuoyu ile paylaşım yapacak kişi bir elinin parmak sayısını geçmiyor! Neden her kesim hak etmediği şekilde yaşıyor? Kimisi oğlum, kimisi kızım diyor, kapalı kapılar ardında konuşanlar kamuoyu önünde konuşamıyor!
Her işimiz taklacılık olunca da fesatlık işin yağı balı oluyor!
Bu olumsuzluklar yazmakla bitmez, bitmiyor. Biz bu kadar olumsuzluklara rağmen bu ilin sorunlarını, yapılması gerekenleri dilimiz döndüğü, aklımızın yettiği kadar yazıp çizeceğiz. Bizim yazdıklarımız doğru ve gerçekse ve yetkililer, sorumlular üzerine ciddiyet ve kararlılıkla gitmiyorsa ne yapalım onlar utansın.
Yaşadığımız, ekmeğini yiyip, suyunu içip toprağından faydalandığımız ilimiz ne kadar güzel olursa bizler o kadar rahat ederiz. Çoluk çocuğumuzun geleceği o kadar güzel ve parlak olur.
Kırşehir olarak yapmamız gereken tek şey sevmek, istemek, hedef koymakla bu ilin çok şeyler kazanacağını bilmemiz, her bir şeyi güzel yaşamamıza sebep olacaktır bundan emin olun.
Ahi Evran Üniversitesi Rektörlüğü ve ona bağlı dekanlıkların kısaca kalite insanların düşündükleri güzellikleri hayata geçirmek adına yaptıkları hizmetler belki bu ilde yaşayan bir çok insan bilmez. Fakat ilin kalkınmasını takip eden her kesim bu yapılanları ve hizmet edenleri asla unutmaz, unutamaz, unutursa hiç görürse yazıklar olsun.
Bununla beraber bu ilin Valisi Sayın İbrahim Akın beyefendi ilimiz için bir değerdir. Siyasilerimiz için insanlıklarına asla bir şey yazmam, fakat ilimizde hizmet konusunda çok geriler ,her şeyden önce bir arada bu ilin adına bir projede olduklarını görmedim. Yazık oldu.
Şurada seçimlere ne kaldı?
Ne zaman bir araya gelip bu il için bir yumruk olup bakanlıklarda takip sonucu çıkacak projelere imza atarak, “Bakın biz bu ilin bize vermiş olduğu bu makamın hakkını veriyoruz” görüntüsünü verecekler?
Her halde görevleri bitince. Ben de bu ilde bir sivil toplum kuruluşu başkanıyım, bu ile ve temsil ettiğimiz kesimin sorunlarını bir çoğunu çözdük desem yalan yazarım. Sene başından beri bir bu ülkenin başına musallat olan bir pandemi süreci yaşıyoruz ve yaşanan bu zorlukları bu ülkede yaşayan her insan his etti. İnşallah bu bela bu ülke üzerindeki süresini doldurur ve yok olur.
Ne olur içimizde fesatlıkla görmeyen, duymayan olmayalım. Bu şehir adına yapılan güzel hizmetleri görelim. Daha çok proje hizmet isteyelim, konusunda uzman insanıma fırsatlar tanıyalım.
Onlarla güçleneceğimizi bilelim.
Sonuna kadar siyaset, kıskançlık, gelecek korkusu yaşamadan, insanımı, memleketimi seven liyakat sahibi vatan çocukları ile birçok olumsuzlukların aşıla bilineceğini bilelim.
İşini sevmeyen, yalakalıkla birilerine yaranma adına memleketin temsil ve atama görevinde oturan insanların o koltukların hakkını vermelerini isteyelim, yapılanmayanları yapıcı olarak eleştirmek bence erdemliliktir. Bu erdemlilik şehrime çok hizmetler kazandırır.
Zaten Kırşehirimiz ne kaybettiyse işi bilmeyenlere verdiğimiz değer olmadı mı? Görev ve yetki verdiklerimizin hizmet getirmek yerine sabahtan akşama kadar boş ve kuru laflarla gününü gün edenlerinle kaybetmedi mi?
Hizmet etmekten acizler unutmasınlar ki o makamlar, o koltuklar kimseye baki değildir.
İşte geldik, işte gidiyoruz. Geride hoş bir seda bırakmak yerine hasetlik ve kıskançlık içine girmelerinin kendilerine ve bu memlekete ne faydası olacak ki?
Memleketin çocuğu olarak memleketlerini çok sevdiklerini söyleyenlerin ne kadar samimi ve içten oldukları yaptıkları ve yapacakları hizmet ve yatırımlarla ölçülür diye düşünüyorum.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Artık Kırşehir halkının işkembeden, bol keseden atanlara değil, hizmet edenlere ihtiyacı vardır.
Etrafımızdaki illere özenmekten bıktım artık, onlar dünya güzelliklerini, hizmetlerini bir bir alırken, ben ve benim gibi düşünenleri ilimiz ve şehrimiz adına kendisine neden sorusu sormasın?
Biz yaşadığımız ve mezarımızın olacağı yerin kararını verdik. İnşallah öyle olur ve arkamızdan rahmetle anan olur.
Bir noktada olsa şehrime bir hizmetimiz oldu ve olacaksa yeter ki fesatlığa, kör sağır olmaya fırsat tanımadan hayatımızı noktalayalım.