Kırşehir’de diğer Anadolu şehirleri gibi hızla genişleyen bir kent. Fakat alt yapısını ve dinlenme parklarını zamanında yapamamanın sıkıntısını yaşıyor.

Kırşehir’de diğer Anadolu şehirleri gibi hızla genişleyen bir kent. Fakat alt yapısını ve dinlenme parklarını zamanında yapamamanın sıkıntısını yaşıyor.
Son iki devrede başkanlık yapan genç bir başkanın çalışmaları ve yoğun çabalarıyla, geçmişte ihmal edilen alt yapı hizmetleri telafi edilmeye çalışılsa da, ne kadar başarılı olundu bilemiyorum.
Şehir içerisinde park sorunu bir facia, hayli zor, hatta imkânsız gibi görülüyor. Sarıyahşi Köprüsü’nün yapımından sonra, o taraftan gelecek arabaların park yeri yok. Savcılı-Toklumen yolunun yapılmayışı, misafir Aksaraylı hemşerilerimizin yoğun olarak Kırşehir’i ziyareti, yolun dar ve bakımsız olması ve ağır vasıtalarında yoğun olarak kullanma sıkıntısı dile getirilmese de, daha ileriki zamanlarda problem olacağı düşünülmeli.
Bazı zamanlarda araba sollamak bile, yoğun trafik ve hasat zamanı traktör biçerdöverler dolayısıyla imkânsızlaşıyor. Tekrar şehirlerden köylere dönüşün başlamasıyla beraber daha da yoğunlaşacağı düşünülmeli.
İmar planı çerçevesinde, yeni yapılan apartmanların alt katında daire sayısı kadar park yapılması zorunluluğu varken, bu yasa hiçte uygulanmadı. Müteahhitimsi vatandaşlar ne yapıp yapıp kotayı yüksek tutarak binanın altını dükkâna çevirip kendine daha fazla pay çıkarıyor! Bunun adı resmen başkasının hakkını gasp etmektir, yani hırsızlıktır.
Doğrusunu söylemek gerekirse Kırşehir’de yapılan inşaatların denetimini kim yapıyor, sorumlusu kim belli değil. Yapı denetim denilen ve nasıl çalıştığı belli olmayan kuruluşlar, kim parayı verirse onun denetimi altına giriyor. Eline bir mala, bir metre alan kim olduğu belli olmayan müteahhitimsi kimseler katlarca bina yapıyor.
Bazı zamanlar evlerini yarı yapılı alanlar biraz şanslı, mamafih pek çok vatandaş evlerini alamadıkları gibi paraları da toz olup uçuyor. Bilhassa ömür boyu çalışıp dişinden tırnağından artırarak başlarını sokacak bir ev almak isteyen emekli hemşerilerin perişan duruma düşmeleri pekte kimseyi rahatsız etmiyor.
Yaşlıların dinleneceği herhangi bir yerde yok. Ahmet Yesevi Camisinin önünde bulunan bir kaç tane kanepeyi, erken gelenler işgal edilip kapatılıyor, kadınların dinleneceği bir yer bulmak şanslarına kalıyor.
Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’nin şehre kazandırdığı güzel park ve bahçeler var. Ama ne garip ki buralar sığınmacıların mekânı olmuş, Kırşehir insanı buralara gidip gelemez durumdalar. Bu konuda yetkililerimiz ne yapar bilmem ama bir şeyler yapıp bu mekanlardan Kırşehirlilerin daha çok yararlanmalarını hazırlamalıdırlar. Yoksa Kırşehirliler kendi memleketlerinde yabancı konumuna düşmeye devam edeceklerdir.
Emekli deyince, dramatik ve içler acısı olaylara şahit oluyoruz. Ellerin emeklisi ömrünün sonunda dünyayı dolaşarak kalan son günlerini azda olsa refah içerisinde geçirirken, Türk emeklisi ya boş ev bekçiliği yapıyor, ya da parkta torun gezdirerek zamanlarını dolduruyor. Öğlen ve akşam yemeklerini de taziye çadırlarında savuşturarak, yamuk duran ekonomisini dik tutmaya çalışıyor.
Seyahate çıkmak ne kelime, oda nerden çıktı?
Çünkü seyahat edecek cebinde parası yok. Bir de fahiş pasaport masrafları eklenirse emeklinin bütçesi, deprem tekmesi yemiş hırsız müteahhit yapısı ev yıkıntısına döner. Gelinin attığı fırça da çabası.
Japonya’da emekli olanların mecburen başka bir ülkede izin yapması şart. Finansını devlet karşılıyor.
Emekli olan dede ve ninelerin, Devlet Demir Yolları’nda ve şehir içinde toplu taşıma araçlarında seyahat ücretleri ödememelerini düzenleyecek yasa, yaşlıları hayli sevindirir.
Kart almaya gerek yok, kimlik kartı yeterli. Mesela 70 yaşını geçenlerden taşıma ücreti alınmayacak. Çok mu zor bu yasayı çıkartmak? Kuyruklarda bekleyen veya ATM önlerinde dolandırılan ve soyulan dede ve nineleri, ömürlerinin son deminde bari yalnız olmadıklarını hatırlatarak onları sevindirelim.
Ülkemizin ve Kırşehirimizin yaşanan pek çok sorunları var. Bunlar yıllardır çözüm bekliyor, insanlar refah seviyesinin artmasını bekliyor. Ama gidişat daha çok bekleyeceğimizi de gösteriyor ne yazık ki…
Yazmaktan başka bizim de elimizden fazla bir şey gelmiyor ne yazık ki!..