Birkaç gün önce yine Seyfe Kuş Cenneti’ndeydim… Seyfe Gölü’nü uzun uzun elemler içinde seyrettim… Tam o sırada uzaklardan bir grup flamingoların geldiğini gördüm. Uzun, kırmızı bacaklarıyla gölün üzerine doğru kanat çırparak inmek istiyorlar, ama inmiyorlardı nedense… Baktım onlara uzun uzun hayıflanarak… Hepsi de havada kanat çırpıp duruyorlardı… Flamingolar Seyfe Gölü’ne havadan baktılar, baktılar… Onları görünce şöyle yorumladım, anaç kuş beraber getirdiği kuşlara bir şeyler anlatıyor gibiydi… “İşte burası bizim yuvamız mıydı?” diyordu ki? “İşte burası bizim mekânımız mıydı?” diyordu ki? “İşte kışı burada geçireceğiz mi” diyordu ki? “Yavrularımızı büyüteceğimiz sulak yerimiz mi” diyordu ki? Gölün suyu çekilmiş… Çekilmiş neredeyse bir metrekare yer kalmıştı.

Birkaç gün önce yine Seyfe Kuş Cenneti’ndeydim…
Seyfe Gölü’nü uzun uzun elemler içinde seyrettim…
Tam o sırada uzaklardan bir grup flamingoların geldiğini gördüm.
Uzun, kırmızı bacaklarıyla gölün üzerine doğru kanat çırparak inmek istiyorlar, ama inmiyorlardı nedense…
Baktım onlara uzun uzun hayıflanarak…
Hepsi de havada kanat çırpıp duruyorlardı…
Flamingolar Seyfe Gölü’ne havadan baktılar, baktılar…
Onları görünce şöyle yorumladım, anaç kuş beraber getirdiği kuşlara bir şeyler anlatıyor gibiydi…
“İşte burası bizim yuvamız mıydı?” diyordu ki?
“İşte burası bizim mekânımız mıydı?” diyordu ki?
“İşte kışı burada geçireceğiz mi” diyordu ki?
“Yavrularımızı büyüteceğimiz sulak yerimiz mi” diyordu ki?
Gölün suyu çekilmiş… Çekilmiş neredeyse bir metrekare yer kalmıştı.
Angutlar, turnalar, dikkuyruklar gözükmüyordu eskisi gibi…
Diğer su kuşları da yoktu nedense…
Birkaç martı gördüm, yazık diyerek seyrettim…
Kim bilir onlar da yolunu mu şaşırmışlardı?
Flamingolar yeniden havalandılar, Seyfe Gölü’ne inmediler, inmek istemediler nedense…
Hepsi üzgün, hepsi perişandı…
Kim bilir suya şöyle bir batıp çıkmak mı istiyorlardı?
Eski Seyfe Gölü’nü arıyorlardı galiba.
Yok artık Seyfe Gölü’nde eski güzellikler…
Seyfe Gölü’nün değişmez su kuşları da yoktu.
Hepsi terk etmişlerdi burayı…
Uçup gitmişlerdi kim bilir hangi mekânlara, hangi göllere…
Seyfe Gölü’ne inmeyen, inmek istemeyen kırmızı ve uzun bacaklı, büyük gagalı flamingolar kanat çırparak gölün üzerinde şöyle biraz uçtular. Sonra hep birlikte havalanıp gözden kayboldular.
Kim bilir gölün üzerinde son kere bakarak veda etmişlerdi Seyfe’ye…
Onları bilmiyorum ama, benim gözümde iki damla yaş süzüldü.
Hem üzüldüm, hem de duygulandım.
Allah kimsenin yurdunu, yuvasını bozmasın dedim içimden…
Kim bilir kaç mevsim kışta, baharda, yazda Seyfe Gölü’ne gelmiş, fotoğraf çekmiş, görüntüler almış, haber yapıp ulusal gazete ve televizyonlara göndermiştik.
Şimdi bakıyorum da Seyfe Gölü tamamen ölmek üzere…
Göl çekildiği kadar çekilmiş, gölün bulunduğu alanda şimdi köylülerin hayvanları otluyor.
Hatta bir atın üzerinde sığır çobanını hayvanları otlatırken gördüm.
Fareler gölün kuruyan kısımlarında çıkan bitkileri delik deşik etmişler.
Ya, görüyor musunuz bir zamanlar “Seyfe Kuş Cenneti” diye anılan, bilinen yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettiği o eski Seyfe Gölü’nden eser kalmamıştı.
Başta flamingolar, turnalar, dikkuyruklar, angutlar gölü terk etmişlerdi.
Şimdi çok az da olsa sığırcıklar, serçeler, yolunu kaybetmiş martılar kanat çırpıyordu, oradan oraya uçuyordu çaresizce…
Arzumuz ve dileğimiz Seyfe’yi terk edip giden flamingolar, turnalar, angutlar, dikkuyruklar en kısa sürede yurduna, yuvasına dönerler. Uzak yerlere gitmemişlerdir diye düşünüyorum. Yanı başımızdaki Kayseri Sultan Sazlığı’na geçici olarak misafir gittiklerini düşünüyorum.
İnşallah yeniden güz yağmurlarının başlamasıyla kuraklığın biteceğini, Seyfe Gölü’nün tabi konukları olan yüzlerce kuş türünün yeniden yuvalarına döneceklerini düşlüyorum. İnşallah öyle olur.
Çünkü Seyfe Gölü’ndeki yüzlerce kuş türü buraya, buranın havasına, suyuna, toprağına, gecesine, gündüzüne, en önemlisi insanlarına aşıktılar.
Yüzlerce kuş türü başka yerlere alışamazlar. Onlar buraya aşık, buranın insanları onlara aşık. Kopamazlar birbirlerinden…
Ey flamingolar neredesiniz?
Yakında güz yağmurları başlayacak, gelin artık gölünüze, yuvanıza…
Sizleri yeniden Seyfe Gölü’nde görmek istiyoruz.
Seyfe Gölü sizler olmadığınız sürece yüzlerce kuş türleriniz buraya yerleşmedikçe bizler rahat edemeyeceğiz.
Nerdesiniz, nerdeyseniz Seyfe Gölü azalan suyuyla sizleri bekliyor.
Çünkü bizler sizleri seyretmeyi özledik.
Sonra, büyük bir hayal kırıklığı, üzüntü ve elemler içinde Seyfe Gölü’nü kaderiyle baş başa bırakarak Kırşehir’e dönüyorum.
Bundan sonra Seyfe Gölü’nün akıbeti ne olur bilmiyorum.
Bildiğim bir şeyi söyleyeyim devlet burayı koruma altına alıp, eski güzelliğine kavuşturmanın çalışmalarını yürütmelidir.
Yoksa kuşların bile terk ettiği Seyfe Gölü göz göre göre, çırpına çırpına ölüyor.
Bu göl başka illerde olsaydı böyle mi olurdu?
O ilin yöneticileri, siyasileri, sahipleri ne yapardı bilemiyorum.
Adı Kırşehir olunca sahipsizliği ortaya çıkıyor.