Yeni Çarşı’daki eski Atatürk büstünün yanında, bugün İş Bankası bulunan dükkânda 50 yıl önce şehrimizin tanınmış ailelerinden, Kale Eteği’nde uzun yıllar camcılık yaptıktan sonra geçen yıl aramızdan ayrılan Hüseyin Boynueğri’nin babası Hacı Rifat Boynueğri camcılık yaptı. Bu dükkân daha sonra Turgut ve Erkut Çetintürk'ün babaları Hamdi Çetintürk'ün lokantası oldu. O yıllarda şehrin en iyi lokantalarından olan bu lokantada hemşehrilerimiz misafirlerini ağırlarlardı. Lokantacı Hamdi Ağa lokantacılığı bıraktıktan sonra Çarşı Camii'nin karşısındaki esnafından “Memiş’in Hasan” lâkabıyla tanınmış Hasan Yüceer'le birlikte şimdi yıkılan Terme Kaplıcası'nın işletmeciliğini aldılar. Lokantadan boşalan bu yere de Kale'nin eteğinde bulunan Ziraat Odası'nın altındaki İş Bankası şubesini taşıdılar. Banka daha sonra buranın mülkiyetini de satın aldı ve geçtiğimiz yıllarda yeniden tadilât yaparak üzerine bir kat daha çıkıp bugünkü modern halini aldı.
İş Bankası'nın sağında bugün döviz bürolarının olduğu dükkânda yıllar önce Türk Telekom'un ilk müdürü Orhan Seyfelioğlu'nun babası Muhittin Seyfelioğlu'nun yazıhanesi olduğunu hatırlıyorum. Aşiretten Abdullah Kılıç'ın da ayakkabıcılık yaptığı bu dükkân sonradan terzi Yaşar Ogan'a geçti. Yaşar Ogan ölümüne kadar burada sarraflık yaptı.
Yaşar Oğan'ın altındaki sarraf dükkânının yanında ise konfeksiyoncu, ayakkabıcı gibi esnaf vardı. Yanındaki dükkânda da şehrimizin tanınmış tüccarlarından Ali Rıza Mutlu sarraflık yaptı. Hemen altındaki dükkânda ise Ahievran Mahallesi Muhtarı Kadir Şenyüz'ün babası, Yenice Mahalle, Körçeşme Sokak'ta oturan Ali Rıza Şenyüz ölümüne kadar en az 40 yıl konfeksiyonculuk yaptı. Bu dükkân Kırşehir'de şapka satılan tek yerdi. Aynı dükkânda şimdi yine aynı işi oğlu sürdürüyor. Bitişiğindeki dükkânda da hemşehrimiz Musa Mızrak uzun yıllar kunduracılık yapmıştı. Musa Mızrak çok güzel mest, lapçın gibi ayakkabılar imâl ederdi. Şimdi bu ayakkabıları yapan ne usta kaldı, ne de alıp satan. Şimdi aşiretten bir hemşehrimizin konfeksiyonculuk yaptığı bu dükkânın yanındaki şimdi Yıldırım Berk'in beyaz eşya mağazası bulunan dükkânda yıllar önce babası Asaf Berk terzilik yapmaktaydı. Asaf Berk mülkiyeti kendisine ait olan bu dükkânda terzilik mesleğini bıraktı, aynı yerde oğulları Yılmaz ve Yıldırım Berk beyaz eşya satan mağaza açtılar. Bu dükkân şimdi oğlu Yıldırım Berk'e geçti ve o da oğullarıyla birlikte Kırşehir'in güvenilir esnafı olarak burada aynı işi sürdürüyor.
Bitişinde bulunan alt köşedeki mülkiyeti kendisine ait dükkânda Mustafa Nalçacı oğullarıyla birlikte uzun yıllar Gonca Giyim Mağazası olarak hizmet etti. Mustafa Nalçacı'nın oğulları bu işi daha sonra İstanbul'a taşıdılar. Bu mekânı Yıldırım Berk kendi iş yeriyle birleştirerek büyük bir beyaz eşya mağazasına dönüştürdü.
Sol tarafa döndüğümüzde Yıldırım Berk'in dükkânının yanındaki yerde geçmişte lâstik ayakkabı satan bir dükkân vardı. Şu anda aynı yerde bir lokanta faaliyeti sürdürüyor.
Az ilerideki ana caddeye bakan büyük dükkânda ise 1960’lı yıllarda terzi Alaaddin Ersin'in babası Hancı Hilmi Ağa'nın otobüs yazıhanesi bulunuyordu. Aynı zamanda işçi kahvehanesi olan bu yerde daha sonra Garanti Bankası şubesi açıldı. Belirttiğim bu iş yerlerinin karşısında ayakkabıcı Faik İnaler av malzemeleri satar ve ayakkabıcılık yapardı. Şimdi burada bir market, bitişiğinde ayakkabıcı ve köşe başında da halıcı dükkânları bulunuyor.
Bu sokaktan ana caddeye çıkarken köşe başındaki dükkânda Mestan Ünsal terzilik mesleğini bıraktıktan sonra oğlu Muharrem Ünsal ile birlikte tüpgaz bayiliği yapmaya başlamıştı. Şimdi bu dükkânda küçük bir market var.
Sol köşe başında bugün Finansbank olan yere varmadan önceki dükkânların yerinde ise Garanti Bankası faaliyet gösterdi. Bu banka kapandıktan sonra burada beyaz eşya mağazaları yer aldı. Şimdi aynı dükkânda unlu mamûller satan simitçi oturuyor. Biraz üstündeki büyük dükkânda yıllar önce Kayseri'den gelerek Kırşehir'e yerleşen, eli yüzü nurlu, güleç yüzlü, "Şekerci Salih" adıyla tanınmış Salih Özsavaş ile Göçmenler'den Hasan Dörtok ve Recep Denizci ortaklaşa Kırşehir'in büyük bakkalı olarak hizmet verdiler. Daha sonra Hasan Dörtok ve Recep Denizci ayrılıp Kapıcı Camii'nin karşısına kendi dükkânlarını açınca "Şekerci Salih" iki oğluyla birlikte faaliyetini sürdürdü. Şimdi burada geçtiğimiz yıllarda açılan Finansbank şubesi bulunuyor.
Yeni Çarşı Dördüncü Sokak'ta İş Bankası ile Akbank’ın arasında kalan küçük meydandaki Atatürk büstünden yana Çarşı Camii'ne doğru inerken köşe başında sarrafların oturduğu dükkânların yıllar önce Belediye tarafından satıldığını öğreniyoruz. Dönemin efsane valisi Mithat Saylam Yeni Çarşı'yı yaptırırken tüm köşe başı dükkânların mülkiyetini Belediye'ye devretmiş. Zaman içerisinde bu dükkânlar o yıllarda görev yapan Belediye yöneticileri tarafından şahıslara tek tek satılmış.
Yaptığım araştırmalara göre Atatürk büstü ve şadırvanın yer aldığı, çay bahçesi olarak kullanılan adayı Aşıkpaşalı bir hemşehrimiz Atatürk anıtı yaptırılmak üzere Tapu'ya şerh koydurarak Belediye'ye bağışlamış. Bundan dolayı bu ada çarşının ortasında yeşil park olarak kalmış.
Çarşı Camii'ne inerken sağ tarafta yaklaşık otuz yıl önce Özbağlı Muzaffer Özdemir'in güzel bir tuhafiyeci dükkânı bulunuyordu. Alt tarafındaki dükkânda ise Mehmet Atabey uzun yıllar halı ve mobilyacılık yaptı.
Bu dükkânın bitişiğindeki bugün meşrubat bayiinin oturduğu yerde ise benim gazete dağıttığım 1960’lı yıllarda Kırşehirspor'un eski futbolcularından Salih ve kaleci Mehmet Perçinel'in babaları Hacı Perçinel'in işlek bir esnaf lokantası vardı. Hacı Perçinel'in hazırladığı güzel ve nefis yemeklerini eskiler hâlâ unutamazlar. Şimdi bilgisayar mağazasının bulunduğu yerde ise uzun yıllar Vakıflar Bankası faaliyet gösterdi. Hemen altındaki dükkânda da Yaşar Gökbulut'un amcası Arif Gökbulut inşaat malzemeleri satardı.
Arif Gökbulut'tan sonraki dükkânda bugün konfeksiyoncunun oturduğu yerde Bekdik köyünden gelip Kırşehir'e yerleşen, Kırşehir eski milletvekili Muzaffer Aslan ve iş adamı Hayri Aslan’ın babaları Hikmet Aslan, emekli öğretmen "Papatya" lâkaplı Fikret Aslan'ın babası Kemal Aslan ile amcaları Fahri ve Mehmet Aslan kardeşlerin toptancı gıda dükkânları vardı. Aslan Kardeşler uzun süre burada dürüstçe çalışıp Kırşehir'e hizmet ettiler. Şimdi bu işi oğulları yeğenleri ile birlikte şehrin muhtelif semtlerinde açtıkları Turka alışveriş merkezleri ile Kırşehir'e yaptıkları yatırımlarla hizmetlerini sürdürüyorlar. Aslan Kardeşler de babaları ve amcaları gibi sosyal faaliyetler içinde yaer alıyorlar.
Çarşı Camii'ne dönerken köşe başındaki dükkânda Kırşehir'in eski esnafından "Şekerci İbrahim"in dükkânında bugün torunu elektrikçi İbrahim Gümüş oturuyor. Burada daha önce Özbağlı Ramazan Çanakçı ile oğlu Sıtkı Çanakçı halıcılık yaptılar. Çanakçılar çok dürüst esnaflar olarak hâlâ anılırlar.
Bu binanın üst katının dili olsaydı da konuşsaydı. Çok partili siyasî hayata geçildikten sonra örnek bir demokrasi ve hürriyet mücadelesi veren Kırşehir'de siyasetin nabzı uzun yıllar burada atmıştı. Osman Bölükbaşı’nın lideri olduğu Millet Partisi'nin Kırşehir teşkilâtı burada faaliyet göstermişti. Burada neler konuşulmadı, nelerin mücadelesi verilmedi ki! Kırşehir'i kazalığa düşüren Demokrat Parti'ye karşı ne mücadeleler verildi, yönetimlerinden kimler geldi, geçti! Bekir Hatunoğlu, Etem Cihan, Mehmet Metintürk, Recep Baycan, Mustafa Karagüllü, Halil Bacaksız, Hacı Ahmet Kurukafa, Kemal Gökbulut, Hacı Mehmet Agâh gibi pek çok değerli hemşehrimiz Millet Partisi saflarında mücadele verdi. Parti yönetimine gelenlerin hepsi Hazret-i Ömer adaleti getirmek uğruna ateşli mücadeleler verdiler. Osman Bölükbaşı sık sık geldiği Kırşehir'de kendisini dinlemek için toplanan kalabalığa bu binanın balkonundan hitap eder, âdeta kükrerdi. Konuşmalarında Demokrat Parti iktidarının yöneticilerini ağır konuşmalarıyla Kırşehir'de sokağa çıkamaz ederdi. Bölükbaşı gibi dürüst politika yapanları göremiyoruz bugün ne acı ki... Şimdi politika yapanların nelerin peşinde olduklarını hepimiz görüyoruz. Yukarıda isimlerini yazdığım kişilerden kaçı politika sayesinde ihale alıp köşe döndü? Hepsi de dürüst politika yapma uğruna babalarından kalan mallarını yediler; kimse onlara başka gözle bakmadı, bakamadı.
Yeri gelmişken belirtelim: Türk siyasetinin duayeni, Türk milliyetçisi, gerçek Türkmen, Karacakurt aşiretinden hemşehrimiz Osman Bölükbaşı’nı Kırşehirliler Devlet Hastanesi'nin yanında omuzlarına alarak alkışlar ve sevgi tezahüratı arasında Çarşı Camii'nin yanındaki parti merkezine kadar getirirlerdi. Kırşehirliler'in Bağbaşı Mahallesi'nden Ali Bölük'ün omuzu üzerinde taşıdığı Osman Bölükbaşı'yı "Yaşa! Var ol!" sloganları ve naraları, ellerinde kartal amblemli Millet Partisi bayrağıyla şehre getirdiklerini hatırlıyorum.
"Şekerci İbrahim"in karşısındaki binanın üst katında Kırşehir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği ve Esnaf Kefalet Kooperatifi hizmet veriyordu. Esnaf kuruluşları bu mekânın çatısı altında yarım asırdan fazla Kırşehir esnaf ve sanatkârlarının can simidi, can suyu oldu. Esnaf kuruluşlarının başında kuruluşundan itibaren görev yapan Mustafa Karagüllü’ye onursal başkan unvanı verildi.
Esnaf kuruluşları geçtiğimiz yıllarda Atatürk Caddesi üzerinde daha geniş bir daireye taşınınca bu bina satıldı. Altında eskiden Dalakçılı Hacı Mehmet Çakır ile ortağı İnaçlı Salih Kayaoğlu'nun toptan ve perakende bakkaliye dükkânının faaliyet gösterdiği bu binada şimdi kafe ve sarraflar oturuyor.
Bu dükkânın yanında bugün gelinlik mağazasının olduğu yerde Kuruağıllı manifaturacı Osman Tosun oturmuştu. Bitişiğindeki dükkânda Zaman Kardeşler sarraflık yapmıştı. Şimdi lokanta olan dükkânda ise yıllar önce Hacı Kemal Efendi'nin oğlu Hanifi Keleş'in "Terme Kırtasiye" adlı dükkânı vardı. Köşe başındaki dükkânda ise dükkân sahibi Mehmet Agâh'ın yazıhanesi bulunuyordu. Bugün köşe başındaki eczanenin bitişiğinde Ömür Gıda, Yüceer İlkokulu’nun yanında faaliyet gösteren Bellona mağazaları sahiplerinin babaları Hacı Sadettin Köroğlu’nun küçük bir bakkal dükkânı vardı.
Çarşı Camii'nin arka tarafındaki şimdi ihtiyarların oturduğu kahvehanede sarraf Ahmet Doğangün'ün mülkiyeti kendine ait dükkânı vardı. Daha sonra burada damadı eczacı Murat Bozkurt uzun yıllar hizmet verdi. Karşı köşedeki dükkânın altında "Şekerci Niyazi"nin oğulları Mustafa ve Mehmet İşeri kardeşlerin büyük bir züccaciye dükkânı vardı.
Arka sokakta yıllar önce bir han vardı. Hanın sahibi Maliyeci Âkif Selâmoğlu'nun babası, Faik Selâmoğlu'nun dedesi "Faik Paşa" adıyla tanınan Faik Selâmoğlu idi. Bu aileyi de Kırşehir'in tanınmış, temiz ve iyi bir ailesi olarak bilirim. "Faik Paşa" Kapıcı Camii’ne bakan yazıhanesinde otururdu, temiz yüzlü bir Kırşehirliydi. Bir dönem İl Genel Meclisi üyeliği de yaptı.
Bu hanın yanında Zafer Garajı bulunuyordu. Kayseri otobüsleri buradan kalkardı. Otobüsleri uzun yıllar Necati Çavuşoğlu çalıştırdı. Yanındaki küçük dükkânda lokantacılık yapan, “Topçu” adıyla tanınmış Ramazan Kaya kendine has yöntemlerle hazırladığı kelle-paça yemeğini özel müşterilerine ikram ederdi. Pala bıyıklı “Topçu” ilerleyen yaşlarında 12 Eylûl 1980 ihtilâlinden sonra Atatürk'ün doğumunun 100. yılı dolayısiyle kendisini "67 Vilâyetin Atatürk'ü Anma Komitesi Başkanı" ilân etmiş, gözünde kara gözlük, kafasında fötr şapka, elinde Türk bayrağı ve Atatürk resmi olduğu halde yakın şehirleri gezip dolaşarak ömrünü tamamlamıştı.