Emniyeti nasıl emniyetsiz hale getirdik?

ÜLKEMİZDE son günlerde neler oluyor, neler yaşanıyor görüyoruz. Kırşehir’de bütün bu olup bitenlerden, yaşananlardan büyük rahatsızlık duyuyoruz.


Dünya üzerinde ilk defa polis teşkilatı eski Mısırlılar zamanında olduğunu veya ona benzer bir kurumun varlığından bahseder tarihçiler.
Doğrudur da, Süveyş Kanalı’nın açılmasından önce ticaret yollarının bir kolu da Mısır üzerinden ve deniz yoluyla Avrupa’ya ulaştırılıyordu. Hırsızlık ve soygunculuk insanın geninde olduğu için çalışmadan servet edinmek veya zengin olma hayalleriyle, ticaret kervanlarını eşkıya ve soyguncudan korumak için, adı polis olmasa da polis teşkilatına benzer bir kuruluş olabilir. Böyle teşkilatlar her devlet tarafından kurulmuştur.
Romalılar zamanında ve eski Yunanlılarda da buna benzer kurumlar vardı. Zaten polis Yunancada şehir, site anlamına gelir yani site görevlisi olması yanında site ve şehirlerin asayişini ve korumacılığını, belli yasalar çerçevesinde üstlenen görevli kişi ve kurumlardı. Bunun karşılığında belli bir ücret alınırdı.
Eskilerde köy korucuları vardı, bunlar tek veya ikişerli olarak görev yaparlardı. 16´cı asrın ikinci yarısından sonra, yeni kıta Amerika’yı soygun yatağı olarak seçen Avrupalılar yeni kıtada da çaldıkları altın ve mücevherleri gerçek sahibinden korumak için böyle bir kurumu yeni kıtaya taşımışlardır.
Buradaki koruma teşkilatı şehirlerin ve mahallelerin korunmasını ilk zamanlarda gönüllülere verirken zamanla bu işi ihaleyle bazı şahıslara devretmiş ve adına da şerif demişler. Bu uygulamalar zamanımızda da bazı ülkelerde ve eyaletlerde devam etmektedir. Yani son zamanlarda bizdeki güvenlik kurumları gibi.
Kuruluş nedenleri adı üstünde emniyeti ve asayişi sağlamaktır amacı. Fakat yasalarla ve dolaylı olarak direk hükümetlere bağlandığı için her iktidara gelen kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı yeğlemiştir. Bu bütün dünyada böyle midir, evet böyledir ve Türkiye’de daha fazladır.
Son yirmi yıldır kendi çıkar amaçlı ve yol mihmandarı olarak kullanmak isteyen değişik tarikatlarda polis kontrolünü kendi ideolojileri için kullanmayı tercih etmiş ve bir nebzede başarılı olmuşlardır.
Bu insanların toplum asayiş ve emniyetini sağlayacak yapıya ve karaktere sahipliği fazla araştırılmadan teşkilata alınanların bazıları değişik suç olaylarına karışmış ve hatta zaman zaman çete liderliği görevi üstlenen görevlilere de şahit olmuşuzdur.
Emniyet teşkilatına eleman yetiştiren kolejler geçmiş hükümetler devrinden zamanımıza kadar, iktidar saltosundan bir türlü kurtulamamış ve herkes kendi politikalarını benimseyen teşkilat yetiştirmeye teşebbüs etmekten bir türlü vazgeçmemiş ve kurum hakkında kullanılacak yasaları çıkaramamış ve çıkarılan yasaları teşkilat, yasaları adil adaletli bir şekilde uygulayamamış.
Polis kolejlerine alınacak elamanları, yasal olmayan bazı grupların insiyatifine bırakmakla ne kadar yanlış yapıldığı son “paralel” olarak adlandırılan grupların çekişmesiyle çuval dökülmüş pislikler ortaya saçılmış, fakat bir türlü teşkilata yuvalandığı söylenen ve elle tutulur delil bulunamamış. Bunun acısını toplum ve teşkilat elamanları çekmiş ve çekmeye de bu gidişle devam edeceğe benziyor.
“Benim kim olduğumu biliyor musun?” sözleriyle her zaman karşılaşan polisler, kim olduğunu bilemediği şahısların insafından kurtulamadığı müddetçe asli görevlerini yapmaları zorlaşmaktadır.
Teşkilatın utanç verici uygulamaları göz ardı edilmemeli, yetkilerini tereddütsüz ve korkusuz görevini yapmalarına toplum olarak yardımcı olmamız onlarında işlerini kolaylaştıracağı kanısındayım.
Yalnız bazı uygulamalar belki telafi edilecek hatalar yaratabilir, fakat göreve yeni başlayacak genç polisler de kullanacağı tabancanın veya başka silahların parasını talep etmek hiç yakışmıyor, hele içinde bulunduğumuz şu zor dönemlerde bu uygulamanın makul bir yasayla halledileceğini umut ediyor ve bekliyoruz, genç polis adayları da böyle bir uygulamada rahatsız.