İnsan hayatının ilerleyen yıllarında hastalıkta elden ayaktan düştüğü dönem kendisinin mağdur olmaması için yıllarca çalışarak emekli olabilmek uğruna soğuk, sıcak demeden rızkını arar. İnsanoğlu her sıkıntıya katlanıp emekli olmayı bekler, sanki emekli olunca yaşamının ve yaşanan olayların sıkıntıların sona ereceği bir beklenti içerisine girer.

İnsan hayatının ilerleyen yıllarında hastalıkta elden ayaktan düştüğü dönem kendisinin mağdur olmaması için yıllarca çalışarak emekli olabilmek uğruna soğuk, sıcak demeden rızkını arar.
İnsanoğlu her sıkıntıya katlanıp emekli olmayı bekler, sanki emekli olunca yaşamının ve yaşanan olayların sıkıntıların sona ereceği bir beklenti içerisine girer. Hele de esnaf sanatkâr için bu kesim BAĞ-KUR sosyal güvencesi olan bir kesim çiftçiler gibi işleri yolunda olan esnaf ve sanatkârın prim ödeme sıkıntısı yaşamazken.
Zor şartlarda olan esnaf ve sanatkâr yüksek olan primini yatırmak için affedersiniz kıçını yırtar. Neden? Gelecekte hayatını emniyete almak adına. BAĞ-KUR’a, SGK’na primlerin ödemeye çalışan esnaf ve sanatkâr kazancını aslanın midesinden çıkartmaya çalışır.
Zorluklar içerisinde kırıla yıkıla bu görevini yerine getirmeye çalışırken ailesini, çoluğu çocuğu garantide olsun ister. Dünyanın bin bir türlü halinin olduğunu düşünerek bütün zorluklara göğüs germeye çalışır.
Ballı maaşlarla devlet kesesinden şan şöhret sahibi olanlar mutlu azınlıklara sağlanan imkânlar nedense BAĞ-KUR’lu esnaf ve sanatkâra emeklisine sağlanmaz. Bizler hep bir beklenti içerisinde bekler dururuz aynı sosyal güvenlik kurumdan veyahut başka kurumdan emekli olanlar arasında öyle adaletsiz maaş farkları var ki benim ülkemde birileri milyonları cebe indirirken, birileri yavan ekmekle karnını doyurduğuna şükürler eder.
Yıllarca esnaf ve sanatkâr olarak hizmet eden, kendi istihdamını kendisi kurduğu işle sağlayan, devletine katkı sağlayan, devletin kapısında “bana da bir iş ver” demeyen bu kesim ömrü boyunca, çalışma hayatı süresince çok servet sahibi olsa bir evi, bir arabası olur. Bunun için çıraklık dahil en az otuz yılı aşkın bir emek verir tabi işleri ideal seviyede giderse.
Hayatın bir kısmında yaptığı işten zarar etmemişse, hastalık gelip kendini bulmamışsa çoluk çocuğu sağlıklı kalmışsa ömrü boyunca edineceği serveti kazancı bunun üzerine çıkması mümkün değildir.
Bir şekilde bu insanlarla karşılaşsanız ve sorsanız “Hayatın nasıl, işler ne durumda?” diye imanı gereği Allaha şükürler olsun der, şikâyetçi olmadan korkar “elimdeki imkan da kaybolur. Allah elimden alır” diye düşünür.
Hayatın bütün zorluklarına KADER çizgisinden bakar, karar verir.
Şöyle çıkın Ahiler diyarı memleketim Kırşehir’de araştırın. İnsan ölüm döşeğindedir, ama hâlâ şükreder. İnsan her konumu ile lüks içerisindedir o da şükreder. Bu imanın gereğidir.
Kırşehir’de emekliler öyle ya da böyle kıt imkânlarla yaşam mücadelesi veriyor. Peki Kırşehir’den daha büyük metropol şehirlerde yaşayan emekliler nasıl geçiniyor dersiniz. Onlar emekli olduktan sonra geçinemedikleri için hamallıktan tutun da her şeyde çalışarak ayakta durabiliyor. Yoksa geçim zor. Allah kimseyi muhanete muhtaç etmesin.
Bizim Kırşehir’deki emeklilerin öyle tatile, bol keseden yiyip içmeye, Avrupa’yı gezmeye hakkı yok mu?
Varsa neden ülkemizi idare edenler kendisine hizmet eden milyonları hatırlamaz, onları insanca yaşamaları için imkân sunmaz?
Bizim başta da bahsettiğimiz adaletsiz gelir dağılımı her sosyal güvenlik kurumunun temsilcileri ve ona tabi olan sigortalılar hakkında iyileştirme konusunda girişimde bulunurlar. Biz esnaf sanatkârların bağlı olduğu sosyal güvenlik kurumunda bizleri temsil etmesi için seçtiğimiz insanlar sadece alacağı oturum ücretini düşündüğünden olsa gerek hiçbir zaman iyileştirmeden bahsetmez, bahsedemez her halde.
Ülkemde hayatta kalma şartları asgari geçinmek adına yapılan hesaplar ortada dururken bu adaletsizliğe seçilmişler ne zaman dur diyecek?
Bizler de kendi durumumuzu anlatacağız çözüm bulmak adına. Bu görev de seçilmişlere ve mevcut hükümete düşer.
Avrupa dediğimiz ülkelere bir bakın emeklisine vermiş olduğu değere. Bir de bizim ülkemize… Oralarda hiç emekliler verilen maaşlar arasında fark var mı? SGK tek çatı altında mı? Bizim ülkemizde olduğu gibi ayrı ayrı kurumlardan mı emekli olmuşlar?
Emekli oldukları kurumların çeşitliliğine göre mi maaş alıyorlar? Onların emeklileri dünyayı gezerken bizim emekliler nasıl geçineyim derdine düşmüşler.
Sosyal devlet vatandaşının yaşamını kolaylaştırmak adına adımlar atmak zorundadır. Bizler bir kez daha emeklilerin maaş faklılıklarına çözüm bulunsun isteriz. Asgari ücretle çalışan insanlarımızdan adına yatırılan vergilerin kendilerine ödenmesini isteriz.
Ekim ayının birinci gününden itibaren başlayacak olan ilaç farklarının vatandaştan tahsil edilmesi uygulamasının durdurulmasını isteriz.
Yaşayabilmek adına kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmek için emeklilerin sorunları çözülsün isteriz.