Çocukluk, öğrencilik ve gençlik yıllarımızda kültürüyle, tarihi değerleriyle, tek katlı bahçeli müstakil evleriyle, sokak çeşmeleriyle, mahalle ve sokaktaki renkli insanlarıyla bir başka güzeldi Kırşehir.
İnsanlığın, yardımlaşmanın, iyiliğin, vefanın en mükemmeli vardı Kırşehir'de. Tabi özellikle çocukluk ve öğrencilik yıllarımızda Kırşehir'in sahip olduğu tarihi ve kültürel değerlerden, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş kararının alındığı toplantıların yapıldığı il olduğundan, Aşıkpaşa, Ahmedi Gülşehri ve Yunus Emre gibi Türk Dilinin ve Türkçe'nin öncü ilim ve bilim insanlarının ilk olarak Kırşehir'de yazdıkları Türkçe eserlerden, Anadolu'nun Türklere yurt olmasında, Türk Dilinin ve İslamiyetin yayılmasında önemli rol olduğundan, Dünyada kurulan ilk esnaf teşkilatı Ahiliğin kurulduğundan, 1272 yılında yapılan ve gök bilimlerinin araştırılmasının yapıldığı Cacabey Caminin öneminden konumundan habersizdik.
Kırşehir'in her mahalle ve sokağında tarihi bir türbe, tarihi bir sokak çeşmesi vardı. Bazıları bakımsız da olsa, kendi kaderlerine de terk edilse tarihi türbelerimiz ve değerlerimiz halen mevcudiyetini korumakta olup, sokak çeşmelerimizin bir çoğuda o an için görevde olan yöneticilerimiz tarafından eski bulunarak, çağ dışı denilerek yıkıldı, bazıları kaderlerine bırakıldı, bazıları da halen işlevini yerine getirerek ayakta durmaya çalışmaktadırlar. Şu an için Ahi Evran Caminin yanında bulunan sokak çeşmesiyle birlikte çok sayıda çeşmelerimizden su akmamaktadır.
Bunun yanında Kırşehir'de halk arasında çatal çeşme olarak bilinen çeşmeden, karlı caminin yanında bulunan çeşmeden. Bağbaşı Mahallesi’nde bulunan Hatçalı Çeşmesinden, Dinekbağı’nda, Üçgöz’de, Hızırağa’da, Güvercinlik’te ve Kırşehir'in değişik yerlerinde bulunan sokak çeşmelerinden su akmakta ve buralarda ikamet edenler içme ve çay sularını ve evlerde kullanılan suların kesik olduğu zamanlarda su ihtiyaçlarını bu sokak çeşmelerinden temin etmektedirler. Sıcak havalarda sıcaktan bunalanlar, susayanlar, yorulanlar bu çeşmelerde mola verirler, ellerini yüzlerini yıkarlar, çeşmenin yanında dinlenirler ve karşılaştıkları eş, dost ve tanıdıklarla sohbet ederler.
Tabi ki türbelerimizin değerlerinden orada yatanların yaşadıkları dönemlerde insanlığa yaptıkları hizmetlerden habersiz olarak çocukluk ve öğrencilik dönemlerimizde halk arasında yatır olduğu söylenen sokaklardan geçerken sessiz olur ve Fatiha’yı okumadan geçmezdik. Ancak o zamanlar kim kimdir, necidir bilmedik. Ahmedi Gülşehri ile maşaderesi sokağında bulunan Şemseddin Kudbiddin'e ait türbelerimiz bu gün ki gibi açık alanlarda değil bir evin müştemilatı gibiydi. O civarlarda yaşayanlar orada bir türbenin olduğunu bilirler ama dışarıdan gelenler bilmezlerdi. Sonradan bu değerlerimizin Türk Diline, Türkçe'nin İslamiyet’in yayılmasına yaptıkları hizmetler ortaya çıkınca türbeleri de ayrılarak açık alanlara çıkartıldı, çevre düzenlemeleri yapıldı ve haklarında kısa bilgiler yazan levhalar asıldı.
Ancak doğup, büyüdüğüm Aşıkpaşa Mahallesinde halk arasında Maşaderesi olarak bilen sonradan Turpçular Sokağı olarak değiştirilen, mahallemizin sakin ve saygın insanlarından Turpçuların evlerinin bitişiğinde yine o sokakta yaşayanların tabiriyle yatır vardı. Oradan geçenler yatıra Fatiha okumadan geçmezdi ama o yatır kimdir, kime aittir, geçmişte neler yapmıştır, neren gelmiştir, kimin öğrencisidir, kimlerin hocasıdır bilen yoktu. Bilinen orada bir yatır olduğuydu.
Yıllar sonra o yatırın Aşıkapaşa döneminde yaşadığı ve yaşadığı dönem için yüz yılda gelen bir ışık olduğu öğrenilen Şemseddin Kudbuddin'e ait olduğu öğrenilen mezarın Turpçu ailesi tarafından açık alana çıkartılarak türbe haline getirilmesi ve bulunduğu alanın çevre düzenlemesinin yapılması kaydıyla belediye verilmesi sonucunda mezar açık alana çıkartılmış etrafı yeşillendirilmiş ama mezar türbe haline getirilmemiş sadece etrafı zincirlerle çevrilmişti.
İşte günden sonra ben dahil Turpçu ailesi ve konu hakkında bilgisi olan sokak sakinlerimizle birlikte büyük bir mücadele içerisine girerek bu güne kadar görev yapan Belediye Başkanlarımıza, Valilerimize bu mezarlığın sıradan birine değil Aşıkapaşa döneminde yaşayan Vaiz Şemseddin Kudbuddin'e ait olduğunu buranın türbe haline getirilmesi ve çevre düzenlemesinin en güzel şekilde yapılmasının yerinde bir icraat olacağını kendilerine ilettik. Biz görüşlerimizi ilgili makamlara, yetkili kişilere ilettikten sonra ilgileneceğiz diyerek anlattıklarımızı not alanlar oldu, yahu Kırşehir'in o kadar çok problemi var ki onları hallettik sıra ona mı geldi ? birde onu çıkarmayın, siz işinize bakın diyenlerde oldu, tamam o benim işim ben hallederim diyerek akşam ve gece saatlerinde bazen yeşil, bazen sarı, bazen kırmızı bazen, mavi yanan renkli bir lamba takanlarda oldu. Maalesef takılan lamba da üç, beş ay sonra birileri tarafından kırıldı ve orası öylece kaldı. Bizimde yaptığımız girişimler sonuçsuz kaldı.
Gün oldu, harman oldu Kırşehir Belediye Başkanımız Yaşar Bahçeci beni Kırşehir Kent Konseyi Genel Sekreterliği görevine getirdi. Kent Konseyi Genel Sekreterliği görevime başladıktan sonra ilk iş olarak daha önce elimde bilgi ve belgeleri olan Kırşehir'in tarihi yerleri ve değerleriyle ilgili üç dosyayı o dönem görevde olan Valimiz Necati Şentürk' taktim ettim. Valimiz dosyaları inceledikten sonra "evladım ben buraları yerinde görmek istiyorum bir gün buraları gezelim” dedi ve 9 Haziran 2016 tarihinde Kent Konseyi Başkanımız Tahsin Üçgül'le birlikte Sayın Valimizi Kırşehir'i gezdirdik, eksiklikleri, yapılması gerekenleri anlattık ve maşa deresinde bulunan Şemseddin Kudbuddin'in mezarına getirdik, hakkında bilgiler verdik yıllardır mücadelemizi ama bir sonuç alamadığımızı söyledik. Ne olduysa ondan sonra oldu Sayın Valimiz Necati Şentürk'ün talimatıyla orası Türbe haline getirildi, Kırşehir Belediyesi tarafından çevre düzenlemesi yapıldı, tek eksiği türbenin demirlerle çevrilmesi kaldı, onu da özel idaremiz en kısa zaman da halleder inşallah diyorum.
Ve nitekim Aşıkpaşa Mahallesi Özbağ ve Turpçular Sokağında ikamet eden bizler yıllardır verdiğimiz mücadelenin sonunda ortaya güzel eser çıkartarak aldık ancak iş bununla da kalmadı geçtiğimiz Cumartesi yolumun düştüğü Şemseddin Kudbuddin'in türbesinde yaklaşık 3 sene önce hayatını elim bir trafik kazasında kaybeden elimizde büyüyen, beyefendiliği, saygılı ve güzel ahlaklı davranışlarıyla hepimizin takdirini kazanan Recep Kadir Turpçu kardeşimin oğlu Emin Enes'in adına çeşme yapıldığını, cumartesi günü o civarda pazarda kurulmasından dolayı pazara gidip gelenlerin türbeyi ziyaret ettiklerini, fatiha okuduklarını, banklara oturarak dinlendiklerini, Turpçu ailesi tarafından çocukları Emin Enes adına yapılan çeşmeden su içtiklerini, ellerini yüzlerini yıkadıklarını gördüm. İşte ekim ayında tarlasını eken. hasat sonunda emeğinin karşılığını alan çiftçinin mutlu olduğu gibi Aşıkpaşa Mahallesinde doğup, büyüyen birisi olarak çok mutlu oldum. Biz mezarın türbe haline getirilmesi ve çevre düzenlenmesinin yapılmasını isterken ömrünün baharında, gencecik yaşta Hakk'a yürüyen oğulları Emin Enes Turpçu adına çeşme yaptıran Recep Kadir Turpçu ile görüşerek çeşme için teşekkür ettim ve görüşlerini aldım. Recep Kadir Turpçu "Osman abi bu alanın düzenlenmesinin yapılması ve mezarın türbe haline getirmesi için birlikte çok uğraştık, uzun yıllar sonra da olsa amacımıza ulaştık burası çok güzel oldu. İnsanların ziyaret ettiği, dua okudu türbede, dinlenmek için oturdukları parkta tek eksiğin çeşme olduğunu düşünerek her daim rahmetle andığımız cennet mekan oğlumuz Emin Enes'imiz için evimizin önündeki parka uzun zamandır düşündüğümüz çeşmemizi yaptırdık. Rabbim’e hamd olsun çeşmemiz akmaya başladı. Oğlumuz Emin Enes'in adına yaptırdığımız çeşmeden insanlar su içiyorlar, yüzlerini yıkıyorlar. Zaten yüz yıl önce rahmetli dedem Recep Şaban Turpçu 1869-1926 yıllarında aynı mekâna çeşme çıkartmıştı. Dolayısıyla dedemin mirasını tekrar canlandırdığımız için ayrıca mutluyuz diyerek türbemizin, parkımızın ve çeşmemizin yenilenip yapılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diyerek görüşlerini dile getirdi.
Bizler de yıllardır uğraştığımız bir konuda sonuca ulaşmanın sevinci ve mutluluğu içerisinde yapılan hizmet güzel olur diyerek türbenin yapılmasında büyük katkısı olan dönemin Valisi Necati Şentürk'e, Kırşehir Kent Konseyi Başkanı Tahsin Üçgül'e tabi o dönem Kent Konseyi Genel Sekreteri olduğum için gündeme ben getirmiştim, çevre düzenlemesini yapan Belediye Başkanımız Yaşar Bahçeci'ye ve merhum oğulları Emin Enes hayrına çeşme yaptıran mahalleden arkadaşım, kardeşim olan Recep Kadir Turpçu'ya, çok kıymetli eşi Nejla Cihan Turpçu hanımefendiye, Allah bağışlasın benim çok sevdiğim yeri ayrı ve özel olan biricik kızı yeğenimiz Beyza Turpçu ile emeği geçen aile büyüklerine teşekkür ediyorum.