ALİMETAL adının asıl yazılışını bilmiyorum. Çalışan işçilerin kendi aralarındaki söyleyiş adıdır ALİMETAL.  Fabrika AVUSTURYA’DA SOLLENAU şehrindedir. Şehir dendiğine bakmayın. Küçük bir Avusturya köyüdür. Bu köyde iki işadamı tarafından kurulmuş ve zaman içinde 500-600 işçi çalıştıran bir işletme haline gelmiştir. Yaptığı iş. Dünyanın her tarafından, metal hurdaları burada toplanır. Hurdalar tren vagonlarıyla getirilir. İşçiler tarafından demir olanlar, bakır olanlar, alüminyum olanlar şeklinde ayrıştırılır. Sonra bu hurdalar, değirmenlerde öğütülür. Torbalanır. Bu maddeler fabrikalara, ham madde olarak gönderilir. 
    Nereden düştü aklına diye, aklınıza soru gelebilir. Benim tanıdığım yirmi kadar kişi, bu fabrikada işçi olarak çalıştılar Avrupa’ya ilk işçi gönderildiği dönemde, Ramazan Amca bu fabrikada çalışmaya başlamış.  Otuz yıla yakın burada çalıştı. Emekli oldu. Nefes darlığı çekerek Kırşehirimizin Özbağ beldesine bağlı Kzılcaköy’de öldü. Dahası yurt dışına kaçak olarak çalışmaya gidenlerden bazıları, Avusturya’da Ramazan Amcayı buldular. Onun aracılığıyla bu işyerinde çalıştılar. Zaman içinde kendinin iki erkek kardeşi, kendinin iki oğlu, kardeşlerinin çocuklarından da bu işyerinde çalıştılar. 
    İzine geldiklerinde konuştular. Konuştuklarını dinledim. Konuşanlardan biri kayınbabamdır. Biri de onun oğlu, aynı zamanda benim kaynım ve halamın oğlu. Kayınbabamın fabrikadaki görevi, değirmenlerde öğütülenleri torbalamak.  Bir görevi daha var. Eğer makineler çalışırken, makinelerde tıkanma olursa, şartelleri kapatmak. Bakımcı ustalarına haber vermektir.  Arıza giderildikten sonra tekrar şartelleri açmak.  Neyse.  Değirmenlerin öğüttüğü metaller müthiş toz çıkarıyor. Bu tozlu ortamda her adamın çalışması ve tozun etkilerine dayanması oldukça zor. Torbalamalarda çalışan işçi, mesaisi bittiği zaman üzeri en az bir santim toz oluyor. Kim olduğu tanınmaz hale geliyor.
    Bir gece vardiyasında çalışırken, kayınbaba uyumuş. Makine tıkanmış. Paletlerin hepsi kopmuş. Halamın oğlu da o gün çalışmakta. Makinelerin arıza yaptığını anlamış. Koşarak kayınbabamın çalıştığı yere gelmiş. Gelse ki babası uyuyor. Paletlerin de hepsi kopmuş. Sonrasını anlatmayım. Oğlu fabrikanın yeni paletlerini takmış. Üstelik o gün Avusturya’nı en soğuk gecelerinden biri. Fabrikanın şefleri gelmeden fabrikayı çalıştırmış. Anlatırken korkunç geceyi yaşıyor gibiydi. 
    Neden bu olayı anlatmaya çalıştım. Avusturya’da 600 kişinin çalıştığı bu işyeri, müthiş çevre kirliği yapıyor. Çevreci Örgütler, bu kirliği öğrendiklerinde, sürekli bu işyerini çevreyi kirletir şekilde çalıştırmamalarını istemişler. Gelip gittikçe ve eylemler yapmaya başladıkça, kurum rahatsız olmuş. Bu işyerini daha sonra Rusya’ya taşımışlar. ALİMETAL de böylece kapatılmış. 
    Neden çimento Fabrikaların yazımın konusu yaptım. Elmadağ cephesinden Ankara’ya gidenler bilir. Elmadağ’da çalışan bir çimento fabrikası vardı. İki bacası birden çalıştırıldığı zaman, siyah bir duman gökyüzünü kaplar. Yağışlı havalarda, yol üzerine tozları yayılır. Çiğ düştüğü ve de yağışlar olduğu zaman yol kayganlaşır. Haftada en az üç- beş kaza olur. Yol boyu kayan araçlarla dolu olurdu.  Ama ülkemizde çok sayıda çimento fabrikası vardır. Hepsi de çevreyi kirletiyorlardı. 
Fransa’nın çimento fabrikaları vardı. Fransız halkı, bu kirlenmeyi biliyorlardı. Çevreci örgütler bu fabrikalara baskı unsuru olmaya başlayınca, ülkemizin özelleştirme furyası içindeyken, hemen çimento fabrikalarımızı satın aldılar. Ülkemiz, çimento fabrikalarının toz ve dumanlarıyla kirlenmeye devam ediyor. Fransızlar kendi ülkelerindeki çimento fabrikalarını kapattılar. Çimento üretme faaliyetlerine Türkiye’de devam ediyorlar.  Acaba Ülkemiz insanları bu konuda çevreye duyarlı hareket ederler mi? ALİMETAL’İ onun için anlattım.  Her konuda çevre kirliliğe önem vermemiz gerektiğini anlamamız için anlattım.            

ASIM ATABEY EMEKLİ ÖĞRETMEN