Korona virüsü nedeniyle Türkiye genelinde olduğu gibi tam kapanmayla birlikte Kırşehir’de de   yaklaşık üç hafta evlere kapandık. Sadece  temel gıda gibi ihtiyaç maddelerini alabilmek için dışarı çıkabildik.
İçerisinde bulunduğumuz bu süreçte Kırşehir’in belli noktalarında polis ekipleri denetim görevlerini yaptılar. Bu kapanma sürecinde evin ihtiyaçlarını almak için dışarı çıkmak zorunda kaldım. Evimin yakınında bulunan markete gitmek için  Kırşehir Askerlik Şubesi kavşağının orada yürüyordum, önümde de bir kadın ve beş, altı yaşlarında bir çocuk el ele  yürüyorlardı. Çocuk annesine evde yemek için marketten dondurma almasını söyledi. Annesi havaların dondurma yiyecek kadar  sıcak olmadığını, bu havada yenen dondurmanın hasta edeceğini söyledi. Çocuk huysuzluk yapmaya başladı,  annesi  birkaç kez uyardı ama çocuk bu söz dinler mi? Huysuzluğa devam etti. 
Hal böyle olunca annesi tam kapanma nedeniyle Kırşehir Askerlik Şubesi Kavşağı’nda denetim görevi yapan polisleri göstererek “Bak orada polisler var, huysuzluğa devam edersen polise söylerim, alır seni karakola götürürler“ dedi. 
Durum böyle olunca istemeden devreye girerek  “Hanımefendi çocuğunuzu polisle korkutmanız çok yanlış, eğer küçükken çocuğunuzu polisle korkutursanız çocuğunuz büyüdüğünde polis düşmanı olur, polislere karşı aksi yönde bir antipatisi olur. O nedenle çocuğunuzu polisle korkutmanız yanlıştır. Polisler insanları korkutacak birer korkuluk değillerdir, kim bilir ileride sizin çocuğunuzda polis olacaktır” şeklinde uyarı yapmak gereğini hissettim. Ben gereken bilgilendirmeyi yaptım ama hanımefendi çocuğuyla birlikte sessizce yürüdü, belki de içinden bana bir şeyler demiştir.  
Şu husus bilinmelidir ki polislik mesleği  ülkenin refahı, iç güvenliği ve huzuru için kurulmuş meslek olup, polislik mesleğini seçenlerde çocuklarımız, kardeşlerimiz, yeğenlerimiz, akrabalarımızın veya komşumuzun çocuklarıdır. Hele Türkiye’de polislik mesleği fakir fukara Anadolu insanının çocuklarının seçtiği bir meslektir. Sizler hiç zengin iş adamlarının, yatlarda, katlarda, villalarda yetişen sosyete çocuklarının polis olduğunu gördünüz mü?  
Polislik mesleği mesleklerin en şereflisi, görevlerin en kutsalı  olup, polis üniformasını giymek, o üniforma altında görev yapmak, şehit ve gazi olmak her insana nasip olmayacak kadar  şerefli olup, bu şerefte herkese nasip olmayacak kadar değerlidir. Polis iyi ve dürüst insanlar için güven, kötü ve dürüst olmayan insanlar için korku kapısıdır. 
Polis her zaman iyi niyetli, düzgün ahlaklı, vatan, millet sevdalısı dürüst insanlar için sıcak bir dost eli olup, polis ancak vicdanı olmayanların karşısındadır.  
Polis herkesin canını kurtarmak için kaçtığı olayların üzerine canını hiçe sayarak arkasında kendisini bekleyenleri düşünmeden koşarak gidendir. 
Kısa başlıklarla;
Terör olayları olur, polis orada, 
Barlarda, pavyonlarda olaylar çıkar, polis orada, 
Okul önlerinde kavga çıkar, polis orada, 
Spor müsabakaları yapılır, polis orada, 
Uyuşturucu satılır, polis orada, 
Yangın çıkar, polis orada, 
Deprem olur, afet olur, polis orada 
Darbe olur,  polis orada, 
İntihara kalkışan olur polis orada, 
Çocuklar kaçırılır, kaybolur onları bulmak olayları aydınlatmak için polis orada, 
Karı, koca kavgası olur, polis orada, 
Başı sıkışan olur, polis orada. 
Kısaca insanlar zevki sefa içerisinde yaşayarak gününü gün ederken polis yedi gün,  yirmi dört saat her yerde. 
Bu ağır ve zor şartlarda görev yapmak her babayiğidin harcı olmasa gerekir. 
Yukarıda bahsettiğim gibi polisler bizim evlatlarımız, kardeşlerimiz, tanıdıklarımız ve ailece konuştuğumuz insanlardır. Anneleri, babaları, eşleri, çocukları, evleri vardır. Zor anlarımızda sığındığımız güven kapımız ve sıcak dost elimizdir. Netice de polis korkulacak ve korkutulacak bir öcü değildir. 
Maalesef polislik mesleği başı sıkışanın “Seni polise söylerim, polis çağırırım, polis amcası oğlum bana eziyet ediyor kızar mısın?“ söylemleriyle düşmanı küçükken yetiştirilen bir meslek haline geldi. Hal böyle olunca da toplumumuzda hem polislik mesleği hem de polisler sevilmez oldu. 
Bu nedenle gerektiğinde vatan için gözünü kırpmadan şehit olan, gazi olan, sakat kalan, arkasında gencecik eş, yetim çocuk bırakan, zor anlarımızda sığındığımız polislere karşı daha dikkatli olmalıyız, sempatiyle, sevgiyle bakmalıyız ve çocuklarımızı polisle korkutmamalıyız. 
Dediğim gibi gün gelip büyüdüklerinde beklide polisle korkuttuğumuz o çocuklar da polis olacaklardır. 
O zamanda kendilerinden korkacaklardır herhalde. 
Bu nedenle toplum olarak çocuklarımızı polisle korkutmaktan ve polisin düşmanını küçükken yetiştirmek huyundan vazgeçmeliyiz.