Bir değil, birden fazla bedeli vardır dürüst olmanın. Dürüst olmak için karakterli, şerefli ve güzel ahlaka sahip olmak ve namuslu olmak gerekir.

Bir değil, birden fazla bedeli vardır dürüst olmanın. Dürüst olmak için karakterli, şerefli ve güzel ahlaka sahip olmak ve namuslu olmak gerekir. Dürüstlük gömleğini herkes giyemez ağırdır bedeli ve hiçbir miras dürüstlük kadar zengin olamadığı gibi Allah’ın her kuluna nasip etmediği özel bir kavramdır.
Ağırdır bedeli diyorum çünkü her zaman, her yerde özü sözü doğru, topluma karşı yararlı, güler yüzlü, içten, samimi, fedakar, cefakardır dürüst insan. Herkesin derdine koşar mutluluk ve huzur verici düşüncelere sahip olur. Kendine ve topluma karşı öz güveni olan, inandığı ilkelerden taviz vermeyen, kendini alkışlatmayı düşünmek yerine yaptığı işlerden güç kazanmayı hedefleyen insandır dürüst insanlar.
Hiçbir karşılık beklentisi içerisine girmeden önce Allah rızası sonrada, helal para kazanma ve vicdanen rahat olmayı prensip eder, yaşam tarzını buna göre belirler. Hiç takdir eden olmazsa Allah bilsin yeter der. Bu nedenle dürüstlük zor bir kavram olup, her babayiğidin taşıyabileceği harç değildir.
Günümüz dünyasında, günümüz insanını öylesine bir hal aldı ki yukarıda belirttiğim özelliklerin yanından geçenlerin sayısı yok denecek kadar azaldı. Devir moda deyimiyle iş bitiricilerin, gösteriş budalalarının, türbine oynayanların, düzenbazların, yalakaların, fitnecilerin, fesatların devri oldu. Dürüst insanlar dışlanır oldu. Bu durum Türkiye’ nin diğer illerinde de böyle, ilimiz Kırşehir’de de böyle. Diyeceğim odur ki dürüst insan sevilmez oldu, dışlanır oldu, işleri rast gitmez oldu. Anlayacağımız insan da olması gereken en büyük erdem ve şeref olan dürüstlük yerlerde gezer oldu.
Artık kimseler dürüst insanı taktir etmiyor, bir yerlere getirmiyor, açıkçası kimseler de dürüst olmak istemiyor çünkü etrafına bakıyor ve görüyor ki dürüst insan her zaman kaybediyor, öyleyse niye dürüst olayım düşüncesine sahip oluyor. Hal böyle olunca bu düşünceye sahip olmasında normal değil mi?
İnanın bazen isyan edip, yok mu adalet, yok mu dürüst insanların sahibi, bu nasıl dünya, bu nasıl adalet, dürüst olmak suç mu diyerek haykırasım geliyor. Nasıl haykırmayayım ki dürüstler her zaman kaybeder olmuş, dürüst olmak suç olmuş. dürüst olmak enayilik olmuş, dürüstler dışlanır olmuş. Bunların örneklerini Kırşehir cadde ve sokaklarında, kamu ve özel kurumlarında görmekteyiz. Yani aslanın yerine çakalların geçti, dürüstlerin yerini düzenbazlar aldı, ikrama onlar geçtiler, itibar gördüler, makam sahibi oldular. Adeta bir kanser gibi, kangren hastalığı gibi dürüst insanların etrafı sarıldı ve yerlerini puan kazanmak, makam mevki sahibi olmak, yaranmak uğrana bir günde kırk takla atan dürüstlük kavramından uzak, menfaatçi, bencil, gösteriş budalaları yalaka muhteremler aldı. Dünyanın keyfini onlar sürüyor, onlar yaşıyor. Çünkü onlar için her şey o kadar basit ki, yanındaki arkadaşını şikayet et, boş durma boşa çalış, Allah’tan korkma iftira at, mesai saati içerisinde vur kafayı yat, canla başla çalışan insanları karala sonucunda ikrama geç. Oh ne kebap bir düzen.
İnsanın inanası gelmiyor güvensiz özü sözü bir olmayan, her türlü sahtekarlığın yanında gerçekçi ve inandırıcı olmayan kompleksli, aşağılık karmaşası yaşayan, kendisini beğenmiş, kaprisli, saplantısı olan, maskeli, yapay, yapmacık, oynayıcı, rol yapıcı her türlü söz, davranışlarında tutarsız, zayıf karakterli, içten pazarlıklı, sünepe, yaptıklarıyla söyledikleri birbirine uyumsuz kişilerin ayağı yer tutuyor. Bu duruma inanmamakla birlikte hayret ve ibretle seyrediyorum.
Kısaca günümüz dünyasında dürüstlüğün bedeli ağır olduğu gibi dürüst insan olmak zor sanat oldu.