DÜNYA ALS GÜNÜ…
Bu hastalıkta erken tanının son derece önemli olduğunu, özellikle tek taraflı olarak el içi kaslarında erime, düğme ilikleme ve kalem tutma gibi işleri yapmakta güçlük çekme, düşük ayak, konuşma bozukluğu veya yutma güçlüğü gelişen kişilerin hiç vakit kaybetmeden en yakın nöroloji uzmanına müracaat etmeleri gerektiğine vurgu yaptı.
Doç. Dr. Serkan Kırbaş konu ile ilgili şunları söyledi:
ALS hastalığı beyinde ve omurilikte yer alan sinir hücrelerinin kaybı sonucu ortaya çıkan ilerleyici ölümcül seyreden nörolojik bir hastalıktır. Bu hastalıkta zedelenen sinir hücrelerinin kontrol ettiği kasların çalışmamasına bağlı olarak kaslarda güçsüzlük ve erime meydana gelir. Dolayısıyla vücutta hangi bölge ilk olarak etkilenmiş ise önce oraya ait belirtiler ortaya çıkar. Bu nedenle hastalığın başlangıç belirtisi her hastada farklıdır. Hastaların muayenesinde en sık rastladığımız bulgular özellikle tek taraflı olarak ellerde, kollarda ve bacaklarda güçsüzlük, peltek veya genizden konuşma, yutma güçlüğü, kol ve bacaklarda seğirmelerdir. Hastalık ilerledikçe solunum kaslarının tutulumu ve nihayetinde solunum yetmezliği ile birlikte hastalar yatağa bağımlı hale gelmektedir.
Ülkemizde yaklaşık 10 bin kadar ALS hastası olduğu tahmin ediliyor. ALS hastalığı hemen he men her yaşta görülse de genellikle 40 yaş üzerinde ortaya çıkabilmektedir. Bu hastalıkta genetik geçiş oranı % 10 civarındadır. Ortalama yaşam süresi 1-2 yıldır. Tanı da gecikmeler ve beraberinde ortaya çıkan gecikmiş tedavi hastaların erken dönemde bakıma muhtaç hale gelmesine neden olmaktadır. Bu yüzden ALS hastalığının farkındalığının arttırılması büyük önem taşımaktadır.”
Hastalığın tanısında nöroloji uzmanı tarafından yapılacak muayenenin ve EMG (Elektromyografi) incelemesinin son derece önemli olduğunu, beyin görüntüleme yöntemleri veya kan tahlilleriyle teşhis konulamayacağını belirten Doç. Dr. Serkan Kırbaş, ALS hastalarının günümüzde gelişen tıbbi tedaviler ve destekleyici fizik tedavi yöntemleriyle ortalama yaşam sürelerinin uzadığına dikkat çekti ve ona teslim olmamak ve onunla iyi mücadele etme gerektiğini ifade etti.
Son olarak; ALS hastalığı ile mücadele eden gerek sağlık çalışanları gerekse hasta ve hasta yakınlarının şunu unutmamaları gerektiğinin altını çizdi ve “Her şeye rağmen nefes varsa umut da vardır″ dedi. (HABER MERKEZİ)