DÜNDEN BUGÜNE KIRŞEHİR (4)

80 YIL ÖNCEKİ YENİCE MAHALLE

Yenice Mahalle'den geçen eski Mucur yolunun sonlarına doğru Selgâh’a inen yolun başında Ali ve Erhan Baytok'ların babası, eski Belediye Başkanı Hacı Ahmet Baytok'un, Selgâh’a inip çayı geçince de amcam Ali Yastıman'ın bağ evleri vardı. Caddede az daha ilerleyince 24 Kânunuevvel 1335, bu günkü takvime göre 24 Aralık 1919 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'na başlamak üzere Hey'et-i Temsilîye ile Kırşehir'e gelişlerinde ilk ayak bastığı tarihî Kılıççı Köprüsü karşınıza çıkardı.

Benim de çocukluğum ve ilk gençlik günlerimin geçtiği eski Yenice Mahalle'yi en iyi anlatanlardan biri de 26 Ağustos 1922'de Afyon'da şehit düşen Âşıkpaşa Mahallesi'nden Şeyh Recep oğlu Mustafa Efendi'nin altı aylık iken yetim bıraktığı “Möhmele Mehmet” lâkabıyla tanıdığımız PTT emeklisi Davut Sırrı Davutoğlu'dur. Artık hayatta olmayan Davut Sırrı Bey 7 Nisan 1988'de bana gönderdiği ve çocukluk arkadaşı eski Kırşehir milletvekili (1957-1960) Osman Canatan'ın eşi Ayşe Canatan'a ithaf ettiği yazıda Yenice Mahalle'nin 1940'lı yıllarını gözlemlerine dayanarak güzel bir üslûpla anlatmıştı.

Sözü Davut Sırrı Davutoğlu'na bırakırken kendisini bir kere daha rahmetle anıyorum:

DAVUTOĞLU ESKİ YENİCE MAHALLE'Yİ ANLATIYOR

“Oturduğum apartmanın merdivenlerinin pisliğini, çevrenin berbatlığını gördükçe hep 1940'lı yılların Yenice Mahallesi gelir aklıma... Kapıcı Camii'nin önünden başlayıp Kılıççı Köprüsü'nde nihayetlenen caddenin kenarlarına dizilmiş bahçeli evleri, şarıl şarıl akan Ökse suyu arkları, arklarda yüzen yeşil başlı ördek donanması, başları semaya değen selvi kavakları ile bu mahalle dış görünümünü tamamlardı. Cadde akşam-sabah süprülüp sulanırdı. Hastalık veya başka nedenlerle önü süprülüp sulanmayan ev hemen dikkati çeker, komşular bu evin yardımına koşarlardı. 

“Yenice Mahalle'yi görüp geçmek için diğer mahallelerden başı çarlı, bacağı kıl şalvarlı turistler gelirdi. O zaman mahalle turizmi hâkimdi yurdumuzda. Yurt içine veya dışına çıkmaya kimsenin hayal gücü bile yetmezdi. Ud çalıp işlengi işleyen, terzilik yapan marifetli kızları da meşhurdu bu mahallenin. Genç turistlerin başlıca merakı bu kızları görebilmekti.

HALALAR KARAKOL ve DEVRİYE GÖREVİ YAPARDI

“Mahallenin güvenliği ile şehit dul ve yetimlerinin korunmasını halalar üstlenmişti. Hepsi de otorite olan bu halalar kendi bölgelerinde eşeklerin anırmasına, kedilerin gırnav, köpeklerin kızan olmasına bile izin vermezlerdi.

“Mahallenin alt başında Ali Usta'nın Habbe hala, Kılıççı Köprüsü'nün başında da Kamer'in Ayşe hala sınır karakolu görevini yaparlardı. Çatal Çeşme'de Mikdadın İrebiş hala, Vali Konağı'nın karşısında Sazenkoğlu Sariye hala, sokunun başında Mukayyit Nebi'nin Esme hala, Paşanın Ali Efendi'nin üçüncü karısı Külpeşe hala mıntıkalarında devriye gezerlerdi. Kör Çeşme mıntıkasını bilemeyeceğim, ama Selgâh demek Damak Kesen Dudu halanın kontrolünde idi. Koca Ağa'nın Sait Efendi'nin karısı Hamise hala, Sabık Dayı'nın karısı Fadime hala, Zarife hala, Dursun Yastıman'ın ebesi Habbe hala, Neviye hala, Tabur Kâtibi Nafi Efendi'nin karısı Tolu'nun Meryem hala, Tayyibe hala yardımcı hizmet kollarında çalışırlardı. Hür fikirli, açık sözlü olduğu için adı Deli'ye çıkan Fadime hala veremden ölen biricik subay oğlunun acısı ile kavrulup inzivaya çekilmişti.

SOSYAL SAHALARDAKİ TEYZELER ve BACILAR

“Yenice Mahalle'de teyzeler ve bacılar da pek çoktu. Şekerci Ahmet Ağa'nın karısı, Şemsi Yastıman'ın anası, topal ayakları üzerinde gaydalayan İlhamiye teyze, Doktor Hayri Özyeğen'in anası Nazik Teyze, Kağnıcı Halil'in karısı Güllü bacı, Şekerci Ahmet Ağa'nın komşusu Hacer bacı da sosyetenin ileri gelenlerindendi. Bunlar cengâver olmadıklarından sosyal sahalarda görev alırlardı.

“Devriyelerden korkan zamanın meşhur kabadayısı Dellâlın Hakkı yelkenlerini indirerek geçerdi Yenice Mahalle'den... Erkeğim diye sakalını sıvazlayan, bıyık buranlar Yenice Mahalleli kadınların yanında pek cüce kalırlardı.

“Şimdiki tangolara örnek olup bir devre damgasını vuran, hâtıralarımı süsleyen bu cennetmekânlar nur içinde yatsınlar.”