Petlas deyince tüylerimin ayrı ürperir, yüreğim değişik çarpar, akan sular durur. Çok özeldir Petlas benim için.
Nasıl özel olmasın dile kolay yaklaşık on beş sene alın teri döktüm, ekmeğini yedim. Sadece benim değil benimle birlikte çalışan diğer arkadaşlarımın yanında da özel yeri vardır.
Petlas sadece bizler için değil Kırşehir ekonomisi için, işsizliğin azalması, göçün durması, göç alması ve ülkemizin savunması için özeldi ve önemliydi.
Kuruluş amacı 1974 yılında Kıbrıs Savaşında ABD, AB ve diğer haçlı devletlerinin Türkiye’ ye uyguladıkları uçak lastiği ambargosundan dolayı Türk Hava Kuvvetlerine lastik üretmesi için 1977 yılında temeli atıldı ve stratejik öneme sahipti. Lakin bu fabrikanın temelinin atılmasıyla birlikte tamamlanmaması, üretime geçmemesi için bazı siyasiler ve lastik piyasasını eline geçirmiş özel sektörler oyun üzerine oyun, plan üzerine plan yaptılar. Hoşlarına gitmedi Anadolu’nun ortasına bir lastik fabrikasının kurulması. Kırşehir’de deniz, tren ve hava yolunun olmadığından bu fabrikanın buraya kurulmasının hatalı olduğu yolunda düzmece kampanyalar başlattılar.
Çünkü sahip oldukları pastaya ortak geliyordu. Nitekim her türlü engellemelere rağmen Petlas 1989 yılında üretime geçti, piyasaya açıldı, üreten, satan fabrika haline geldi. Her şey yolunda gidip, üreten, satan, para kazanarak kâr eden Petlas birilerinin pastada ki payını azalttı, Böyle olunca “Sen misin benim pastama ortak olan Petlas” diyerek kapatılma kararı aldırıldı.
İşin ilginç yanı gün kapatma kararını aldıranlardan birisi o zaman ki adıyla KOİ olan kurumun başkanıydı ve ilgili göreve gelmeden önce lastik sektöründe faaliyet gösteren özel bir holdingin genel müdürü olması düşündürücüydü.
Alınan bu kararın 1954 yılında “benim partime oy vermiyor!” diyen Adnan Menderes tarafından ilçe yapılan Kırşehir’den farkı yoktu. Kırşehir 5 Nisan 1994’te bir kez daha ilçe yapılmak isteniyordu.
Çünkü bin den fazla çalışanı olan Petlas’ın kapatılması demek eşiyle, çocuklarıyla, annesiyle, babasıyla, esnafıyla, şoförüyle on binlerce insanın ekmeğini elinden almaktı. Bu da Kırşehir’in ilçe olması, göç vererek nüfusunun azalması, işsizliğin çoğalması demekti. Türkiye’de siyasiler hangi akla hizmet ediyor bilinmiyor.
Petlas konusunda bilgisi olmayan, hangi şehirde ne ürettiğini bilmeyen bürokratların hiçbir ait yapısı olmadan, art niyetli ve düzmece hazırlamış oldukları rapora inanan Erzurum’a gidince “bu güzel sınır ilimize geldiğim için sevinçliyim” diyen, zabıtayı görünce “merhaba asker” diyen bilgisiz yöneticilerin itimat ederek henüz inşaat safhası bitmemiş, resmi açılışı yapılmamış, çalışanlarına yeni kadro verilmiş, iç ve dış piyasaya yeni açılmış, üretip, satarak, kâr etmeye başlamış Petlas’ı kapatma kararı almaları şaşırtıcıydı.
Tabi o günkü iktidar ve siyasiler bu kararı alırken Petlas çalışanlarını hesaba katmıyor, göz ardı ediyor ve neler yapabileceğini düşünemiyordu.
Kapatma kararının alınmasıyla birlikte Petlas çalışanları “Ferman padişahınsa, dağlar bizimdir” diye haykırarak tepkisini öyle bir gösterdi ki sadece Türkiye değil Dünya gözünü Kırşehir’e çevirdi.
Petlas çalışanları “Biz devletin sırtında yük değiliz, Petlas zarar etmiyor, devleti zarar ettirenler, Ankara’da oturup, devletin sırtına yük olanlar, her şeyi devletten yiyip, içenler devletin imkanlarını kullananlar, devletin evlerinde oturup, arabalarına binenlerdir” diyerek, “Petlas’ı kapattırmayız, Petlas bizimdir, bizim olacak” sloganı ile haykırarak kundaktaki bebeğiyle, doksan yaşındaki ninesiyle yollara düştü, Kırıkkale’ye kadar yürüdü. Sesini dünyaya duyurdu. Bu onurlu mücadele esnasında üç çalışanı şehit oldu, üç çalışanı sakat kaldı.
Petlas çalışanlarının bu mücadelesi siyasilere geri adım attırdı, kapatmaktan vazgeçirtti. Özelleştirme kapsamında 1997 yılında Kombassan’a devredilmesiyle büyük bir yanlış yapıldı. Ancak ilk özelleştirme yanlış olsa da Petlas’ın 2005 yılında Kombassan tarafından yılında AKÖ firmasına devredilmesiyle birlikte Petlas yatırım ve üretim atağına geçti. Bu gün Petlas dört bine yakın çalışanıyla üretiyor, kâr ediyorsa, yıllardır göç veren Kırşehir göç almaya başlamışsa bunun temelinde 1994 yılında siyasilerin aldığı kapatma kararına tepki gösteren Petlas çalışanlarının imzası, mücadelesi, emeği vardır. Eğer o gün, o kutsal direniş olmasaydı ve 1954 yılında Kırşehir’in ilçe yapılmasına sessiz kalındığı gibi 5 Nisan 1994 Petlas’ın kapatılma kararına ses çıkarılmasaydı Petlas kapatılmış olacak , dört bine yakın çalışanı olmayacak, Kırşehir’de işsizlik alıp başını gidecek ve insanlar iş için, ekmek için başka illere gideceği için Kırşehir’ in nüfusu azalacak ve Kırşehir ikinci kez ilçe haline getirilmiş olacaktı.
Petlas çalışanları için Petlas deyince sular ayrı akar. Bir Petlas’lı başka bir Petlas’lı arkadaşını gördüğü zaman ağabeyini ablasını, kardeşini, kız kardeşini görmüş kadar mutlu olur. Türkiye’nin neresinde olursa olsun üzüntülerde, sevinçlerde, cenazelerde, düğünlerde bir araya gelirler ve birbirlerinin sevinç ve acılarına ortak olurlar. Petlas’lı günleri yad ederek birlikte ağlarlar birlikte gülerler.
Çünkü Petlas bir okul, Medrese, üniversiteydi. İş, çalışma, disiplin, arkadaşlık, vefa, yardımlaşma, insanlık vardı. Kimin derdi varsa herkes koşardı, kim zor durumdaysa yardımcı, kimin sevinci varsa ortak olunurdu.
Geçtiğimiz cumartesi günü devlet döneminde Petlas’a hizmet etmiş, Petlas’ın disiplinini, çalışma azmini , terbiyesini, ahlakını, saygısını almış arkadaşlarımızı Türkiye’nin dört bir tarafından davet ederek Grand Terme Otel’de bir araya getirdik. Gündüz Petlas’ı ziyaret ettik, yemek yedik, fabrika sahasını gezdik. Meğer ne kadar özlemişiz lastik kokusunu hepimiz fabrika içerisine girince bir güzel içimize çektik lastik kokusunu. Şu an görev yapan müdür ve mühendis arkadaşlar bilgiler verdiler bizlere. Onları dinledikçe çok sevindik, mutlu olduk. Bir zamanlar kapatılması düşünülen, Anadolu’nun ortasında deniz, tren ve hava yolu yok, yapılması hatalı denilen Petlas bugün yatırım üstüne yatırım yapıyor, çalıştırdığı dört bine yakın personelle Kırşehir’e, ülke ekonomisine ve istihdamına katkıda bulunuyor. İşte bu eserin sahibi geçmişte devletin aldığı kapatma kararına direnen Petlas çalışanlarıydı.
Eski Petlas çalışanları olarak güzel bir gün geçirdik, yıllardır görmediğimiz arkadaşlarımızla, sarıldık, sevinç göz yaşları döktük, duygulu anlar yaşadık. Petlas’la birlikte Kırşehir’i gezdik ve akşam Grand Terme Otel’de yemek yedik, eğlendik, sohbet ettik. İnanın yirmi sekiz yıl, yirmi beş yıl, yirmi yıl görmediğimiz arkadaşlarımızla sanki hiç ayrılmamış gibi müdüründen, mühendisine, memurundan işçisine kibirden, kendini beğenmişlikten uzak aynı samimiyetle, aynı içtenlikle kaynaştık.
Hepimizin tek ortak görüşü Petlas’ta çalıştığımız ortamı gittiğimiz diğer kurumlarda bulamamak ve birbirimizi özlemekti.
İnşallah bu sene birincisini gerçekleştirdiğimiz devlet döneminde Petlas’ta çalışanlarının buluşmasını önümüzdeki yıllarda yapar ve bir sonraki proğramda buluşuruz.
Dediğim gibi 21 Aralık Cumartesi günü bizler için çok özel bir gün oldu. Bizi bu özel günde bir araya getiren Vahti Yüksel ve Fatih Mahmutoğlu ağabeylerimizle, bu organizasyona destek veren Petlas Genel Müdürü Yahya Ertem’e, İnsan Kaynakları Müdürü kardeşimiz Mithat Durudoğan’a, Şeref Ünsal kardeşimize ve Petlas ailesine teşekkür ediyor, aramızdan ahirete intikal eden arkadaşlarımıza Allah’ tan rahmet, sakat kalanlara şifalar, hayatta olan arkadaşlarımıza sağlıklı, huzurlu, mutlu ömürler diliyorum.