DÖNDÜM BAKTIM DÜNYA YALAN 

Kırşehir için yazıyoruz bir menfaat beklentisi olmadan sorunlarını… Yapılması gerekenleri, gördüğümüz eksiklik ve yapılan yanlışları yazıyoruz. Birileri okur da acaba bu yazılanlardan olumlu olan her konu gündeme gelir mi diye. 
Bazen düşünüyorum bir ben mi yazıyorum diye. Elbette hayır. Kırşehir’i seven, Kırşehir’in sorunlarına kendince çare arayan, duyarlı arkadaşlar da yazıyorlar. Aslında bizim yaptığımız makam sahiplerinin, yani seçilmiş, atanmış herkese kamu hizmetidir anlayan takdir eden herkesin mutluluk ifadesini alırken, hakaretlere de maruz kaldığımızı biliyoruz. 
“Kötü söz sahibinindir” deyip yolumuza bildiğimiz doğru olan her bir şeyi korkmadan dillendirebiliyoruz. Öyle boy gösterip bal yapmaz arı olmamaya da gayret gösteriyoruz. 
Şehrimizin her sorunu bizi ilgilendirir, ben ve benim gibi düşünen her insan bu şehri seviyoruz, her ne kadar “Sana ne!” diyenimiz çok olsa da, konuşmaya gelince kapalı kapılar ardından filozof kesilenler, açıktan konuşmaya gelince tık yok, nasıl bir mantıktır anlamıyorum.  Kişisel ihtirasa gelince vay anam vay ne sözler, ne konular, ne harikalar!
“Gel kardeşim sen de bizimle ol gereğini yapalım, bu şehrin sesini duyuralım” deyince Nasrettin Hoca’nın Timur’un karşısında sap gibi kalışına dönüyoruz. 
Vay arkadaş olmaz olsun böyle bir mantık yerin dibine batsın bu anlayış. Gölge gibi durup varlığını göstermekte imtina eden sayın büyüklerim, kendinize konuşan ağız susmayan dil istiyorsunuz da ülkemizin sıkıntısı, ilimizin sorunları konusunda sizlerin de elini taşın altına koyma vakti artık geldi, geçiyor, haberiniz ola. 
Dünya menfaat üzerine kurulmuş, sömürülecek ülkelerin insanlarını etnik ayrılıkla siyasi düşüncelerle bir çok oyunlarla insanları kendi kendilerine düşman edenler, öbür taraftan menfaatleri neyi gerektiriyor ise onu yaparak rant hesaplarını görüyorlar. 
Bugün ülkemin geldiği nokta, iktidarın kendi zenginini oluşturması, kendine yakın olan her kim varsa kanun hukuk tanımaksızın minareyi çalan kılıfını hazırlar misali yapılan ihaleler, verilen ihalelerin vergi kapsamından muaf sayılması, çantacı tabir edilen siyasetin bürokratın yakınları ve ardından satın alınan kalemler ve görsel basınla her yerin tozpembe gösterilme gayretleri. 
Devlet imkânlarının hoyratça harcanıp yap-boza dönen onlarca proje,  yanan orman alanlarının talan edilmesi, otel villa yapılmaları, ellerimizin sayısı ve daha fazlası kadar devletimin kasasından maaş alan siyaset insanı ve yakınları. Devlet imkânı kullanılarak gene devlet kadrosuna yerleştirilen milyonlarca insan, liyakatli insan yerine devlet kademelerine kurumlarına işe giren senin adamın benim adamım kavgaları, imara açılan milli emlak arazileri askeri alanlar ve rantlar say say, yaz yaz bitmez. 
Her bürokrat, her siyasetçi kendi hukukunu oluşturursa adalet duygusunu rafa kaldırır ise, kendileri gibi düşünmeyen insanları tüh kaka insan muamelesine tabi tutulursa, siyaset ağzı sokak ağzına dönmüşse işte yanlışlıklar ülkesi konumu ve Türkiye.
Yarın her şeyin sonu olduğu gibi makamlarında dünya hayatının da bitecek olmasını bilenler için döndüm baktım dünya yalan dememek adına.
Gelin haksızlık karşısında susan dil olmayalım…
Gelin seçtiklerimizden hesap soralım…
Gelin varsa yaptıklarıyla takdir edelim, yoksa eleştirelim.
Gelin hukukun üstünlüğüne, yargılanmanın temizlenmek arınmak olduğunu bilenlerden olalım…
Kırşehir’imizin sorunlarını herkes her ortamda dile getirmeli ki Kırşehir’imiz daha güzel, daha huzurlu, daha mutlu, daha modern ve yaşanılır bir kent olsun.
Kırşehir halkının oylarıyla seçilenler, verdikleri vaadleri yerine getiremedikleri gibi yapılan yanlışlıklar karşısında sessiz kalmasını da hiçbir Kırşehirlinin kabul etmediğini bilmem ifade etmeme gerek var mı?
“Yetki ben de ben istediğimi yaparım, ben ne yaparsam doğrudur!” mantığı güdenlere yanlış yaptığını ifade ederek dur demesini, Kırşehir’de seçilen belediye başkanım ve vekillerim olduğunu hatırlatmak adına yapılması gerekenleri düşünüp kanunlar nezdinde korkmadan çekinmeden haykıran olmak adına çaba gösterelim. 
Selam ve saygı ile…