Geniş kapı, dar pencere, loş hava, hortlak salon Pistte kıvırıyor, iki yosma bir yumuşacık oğlan Kenarda temaşa ediyor başıboş pek çok dişi Karanlık yarı çoğunun yaşanmışı ve geçmişi Belli ki bir zenginde fırlamış yağlı bir kuyruk Yanına yaklaşamayan kızlarda acı bir buruk Sallanıyor körpe vücut, kol başka kafa bambaşka Sallanmamak olur mu bu gürültüyle gelen aşka Kucaklarda dolaşan sarışın körpe bir sümbül Hırpalanıp solmuş küçücük tomurcuk taze gül Kapıda girerken soruyor iki insan yarması Abi ister misin, var içerde ellilik tek sarması Uyuşturucu uyutmuş gencecik fidanları Dökülüyor yürürken yorulmuş bedenleri Bir köşede iknaya çalışıyor karakaş pos bıyıklı Kız sanki ürkek ve surat asık hafif bir baygınlık İşte ümitle bel bağladığımız gençlik bu mudur? Sakin sinirlenme çek kafayı çıldır ve kudur İstanbul diyorlar her köşe sanki açık meyhane Çete, kapkaç, vurgun karıştırılır her türlü nane Sokaklarda ve her köşe başında başıboş çocuk Sorarsan cevap basit ve hazır pek çoğu buçuk Sorumlu sahip olduğu köşede mesulmüş Rahatı keyfi yerinde avantada bir iş bulmuş O ne pistte tepinen altmışlık bir dede mi var Damının suratı bembeyaz sanki taş bir duvar Ben deyim dede iki buçuk yirmi veya üç yirmi Bu yaşlı öküz bu samanı yer mi? Her köşede boynu bükükse olmuş gençler Kafalar renk bahçesi, on renge boyanmış saçlar İşte böyle geçti meraklının bir gecelik merakı Viski İskoç, bira Alman, İngiliz olmuş bizim rakı Meraklısı varsa şöyle bir göz atsın tarla başına Bak gör neler geliyor akılsız içi boş kel başına Nedir o fıçıdaki versene ben de biraz içeyim Böyle medeniyetin ortasına oturup da edeyim. .

Geniş kapı, dar pencere, loş hava, hortlak salon
Pistte kıvırıyor, iki yosma bir yumuşacık oğlan
Kenarda temaşa ediyor başıboş pek çok dişi
Karanlık yarı çoğunun yaşanmışı ve geçmişi

Belli ki bir zenginde fırlamış yağlı bir kuyruk
Yanına yaklaşamayan kızlarda acı bir buruk
Sallanıyor körpe vücut, kol başka kafa bambaşka
Sallanmamak olur mu bu gürültüyle gelen aşka

Kucaklarda dolaşan sarışın körpe bir sümbül
Hırpalanıp solmuş küçücük tomurcuk taze gül
Kapıda girerken soruyor iki insan yarması
Abi ister misin, var içerde ellilik tek sarması

Uyuşturucu uyutmuş gencecik fidanları
Dökülüyor yürürken yorulmuş bedenleri
Bir köşede iknaya çalışıyor karakaş pos bıyıklı
Kız sanki ürkek ve surat asık hafif bir baygınlık

İşte ümitle bel bağladığımız gençlik bu mudur?
Sakin sinirlenme çek kafayı çıldır ve kudur
İstanbul diyorlar her köşe sanki açık meyhane
Çete, kapkaç, vurgun karıştırılır her türlü nane

Sokaklarda ve her köşe başında başıboş çocuk
Sorarsan cevap basit ve hazır pek çoğu buçuk
Sorumlu sahip olduğu köşede mesulmüş
Rahatı keyfi yerinde avantada bir iş bulmuş

O ne pistte tepinen altmışlık bir dede mi var
Damının suratı bembeyaz sanki taş bir duvar
Ben deyim dede iki buçuk yirmi veya üç yirmi
Bu yaşlı öküz bu samanı yer mi?

Her köşede boynu bükükse olmuş gençler
Kafalar renk bahçesi, on renge boyanmış saçlar
İşte böyle geçti meraklının bir gecelik merakı
Viski İskoç, bira Alman, İngiliz olmuş bizim rakı

Meraklısı varsa şöyle bir göz atsın tarla başına
Bak gör neler geliyor akılsız içi boş kel başına
Nedir o fıçıdaki versene ben de biraz içeyim
Böyle medeniyetin ortasına oturup da edeyim