Ülkemizin deprem kuşağında olduğunu bunun içinde bazı kuralların ve yönetmeliklerin çıkartılmasını gayet doğal olduğunu biliyorum. Tabi bu yönetmelikler çıkarken her ilin seçilmiş ve atanmışları bazı gerçekleri dile getirmelidir diye düşünüyorum.

Ülkemizin deprem kuşağında olduğunu bunun içinde bazı kuralların ve yönetmeliklerin çıkartılmasını gayet doğal olduğunu biliyorum.

Tabi bu yönetmelikler çıkarken her ilin seçilmiş ve atanmışları bazı gerçekleri dile getirmelidir diye düşünüyorum.
Neden mi?
İşte Kırşehir…
İşte köylerimiz köylerimizde öyle çok nüfusla karşılaşmamız imkânsız. Herkesin şehir hayatına devlet memurluğuna şehirde çalışmaya özenmesi köy hayatını bitirdi. Çıkartılan yani bahsettiğimiz yönetmeliklerde tuz biberi oldu. Vatandaş babadan kalma arazisine iki odalı bir ev yapmak istese Deprem Yönetmeliğine İmar Yasasına takılıyor.
Yapacağı evin ruhsatlandırması, projeye yasal izinler alması için evin yapımına yakın para harcaması gerekiyor.
Tabi böyle olunca da vatandaş ne ev yapıyor, ne de baba ocağına gidiyor.
Böyle olunca da köylerimiz virane oluyor.
Her konu, kural ülkemizde masa başında yapılıyor. Kendini bilge zanneden bürokrat ve seçilmişlerin almış oldukları kararlarla olunca da işler böyle arap saçına dönüyor.
Allah aşkına ne olur bir sorun çıkartacağınız kanunlar kimleri nereleri hangi kesimi mağdur eder diye.
Ama ne mümkün!
Ülkemizde bütün kanunlar büyük şehirlere göre çıkartılınca mağdur olan bizler gibi kırsal kesimde yaşayanları etkiliyor. Büyük şehirlerde denetim yapmak kuralları uygulamak çok zor ama kırsal kesim böyle kanunlar ve yönetmeliklerin çabucak uygulana bildiği yerler olunca vatandaşın mağduriyeti etkilenmesi daha çabuk oluyor.
Geçtiğimiz günlerde yazılı basında çıkan bir haber beni çok etkiledi. Acaba bizi idare edenler de böyle bir uygulamayı gündeme getirirler mi diye umut ettim.
Yazı şöyleydi:
Danimarka’da metropol şehirlerde yaşayan insan sayısı artınca şehirdeki nüfusu azaltabilmek, ülke ekonomisine katkı sağlayabilmek, metropollerin nüfusunu azaltabilmek için şehirde yaşayanları köyüne dönmek isteyenlere bir ev, bir araba yapacaklarını, üretime göre kredi uzun vadede ödemek şartı çocuklarının eğitimi için ulaşım para ve daha bir çok cazip teklifler bu tekliflerin bir kısmı güney doğuda uygulanıyor ve onlar hem bu imkandan faydalanıyor. Hem de devletine hainlik etmeden geri kalmıyorlar tabi.
Bu konu ayrıca değineceğimiz bir konu olduğu için onu bir kenara koyup asıl konumuza isteğimize dönersek Kırşehir’in köylerinin tekrar ışıl ışıl olması için yapılacak bağ evi niteliğindeki yerlere vatandaşın tapusu varsa ihtiyar heyeti veya azalarının köy karar defterinde müsaade yazısı mevcutsa her türlü imkândan faydalansın ve virane olan köylerimiz canlansın üretim olsun. Yetişen nesil aslını, köyünü kasabasını unutmasın.
Zorluklar, imkansızlıklar insanlara bir şey kazandırmaz sadece onları yaşamının kolay olacağı yerlere sürükler. Bu durumda bugünkü yaşadıklarımızdan faklı olmaz.
İnsanların natürel olan ürünler rağbet ettiği günümüzde bizim köylerimiz neden köy turizmine açılmasın?
Bizim beklentimiz şehrimize göre kırsal kesimlere göre kanunlar çıkartılması geçmişte bunu yapamadık yapacak siyasiler bulamadık. Yeni seçeceklerimiz yapar inşallah.