DEĞİŞENLER - DEĞİŞTİRİLENLER - 2

Dilimize başka dillerden giren ve kendi dilimizin birtakım sözcükleri şu ya da bu nedenle söyleyiş, yazılış, anlam gibi özellikleri bakımından değişikliğe uğramıştır, uğratılmıştır.

Kimi bunlara “galat” demiş, kimi halk ağzı, kimi konuşma dili demiş; sonuçta ortaya bir yığın değişmiş sözcük çıkmış. Bunların açıklanmasında yakıştırmalar da olmuştur.

Yaygın olarak kullandığımız bir örnek var:

Kayınvalide - Kaimvalide

Kaynana - Kaimana

Kaynata - Kaimata

Kayınpeder - Kaimpeder

Kayınbaba - Kaimbaba

Kayınbirader - Kaimbirader

Kaymakam - Kaimmakam

Kaim: kıyam’dan 1. Ayakta duran, ayakta bulunan.

2. Birinin yerini tutan, birinin yerine geçen. 3. Namaz kılan, vaktini namaz kılmakla geçiren

4. geo.dik Zaviye-i kaime: dik açı

5. Bir işte sebat eden

Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ferit Devellioğlu Ankara - 1970 S.579

Maddenin devamında aynı kökten türemiş 7 sözcüğün daha anlamı verilmiştir.

Örnek sözcüklerimizde “kaim” ikinci anlamı ile kullanılmıştır. Kaimvalide: Valide, anne yerine geçen, eşlerden birinin annesi diğerine göre kendi annesinin yerini tutuyor. Akla uygun bir durumdur.

Kimileri “kayınvalidedeki kayın sözcüğünü kayın ağacı anlamında kullanarak Türklerin kayın ağacına verdikleri değerden dolayı böyle kullanılmış olduğunu açıklamaya çalışırlar, bir zorlamadır bu.”

Son zamanlarda çok kullanılan “kayyum” sözcüğü de aynı köktendir ve herhangi bir kuruma kayyum atanmışsa o kurumu yöneten kişinin yerine geçmiştir. Bu açıklamadan sonra “kayın” ile yapılmış birleşik sözcüklerin anlamı iyice doğru bir duruma gelmiştir sanırım.

Bedava-bâd-ı hevâ: Hava rüzgârı

Beyhûde-bîhûde: Boş yere

Beynamaz-bînamâz: Namazsız, namaz kılmayan

Hoşaf-hoşâb: Tatlısu

Çamaşır-câme-şûy: Çamaşır yıkayan, çamaşırcı (Giysi)

Çeyrek-Çâr-yek: Dörtte bir

Çarşamba-ciharşenbe: Dördüncü gün

Perşembe-pençşenbe: Beşinci gün

Beygir-bârgir: Yük tutan

Maytap-mehtâb: Ay parlaklığı

Papuç-pâbûs: Ayak öpen (pâ-bûş)

Köşe-gûşe: İki çizginin birleştiği yer

Meyve-mîve: Ağacın verimi

Çilingir-cilanger: Açıcı, açan

Merdiven-nerdüban: basamak, yüksek yer

Karpuz-harbûze: karpuz

Kullanpara-gulâmpâre: küçük oğlan (Argo)

Şamdan-şem-dân: Mumluk

Patlıcan-badincan: patlıcan

Reçel-riçâl: reçel

Oruç-rûze: günlük

Bahçe-bağçe: küçük bağ

peşin-pîşin: öndelik

Hafta-hefte: yedi

Aktar-attar: kokulu (ıtır:koku)

Kamelya-Kameriye: Ay yeri, Aylık (Kamelya bir çiçek adı olup tamamen yanlış bir kullanımdır. Ses benzerliği)

Salata-Selita: Salata

Aksata-Ahz u i’ta: Alıp verme (Avsata-alışveriş)

Lahmacun-lahmülacîn: Etli ekmek

Kazasker-kâzîasker: Asker kadısı

Mutfak-matbah: pişirme yeri

Limon-leymûn limon

Gavur-kafir: Örtünen (küfr)

Rakı-arak: damıtılmış

Tohum-tuhm: Tohum

Makas-mikrâs: kesici

Bayır-bâire: yükselti (iniş-çıkış)

Örnekler çoğaltılabilir ancak burada sık sık kullanılanlara yer verildi. Bu sözcüklerin bir bölüğü Farsçadan bir bölüğü de Arapçadan girmiştir. Değişimin nedenlerinden biri de okur-yazarlığın yaygın olmamasıdır.

Son zamanlarda batı kökenli sözcüklere çok yer vermeye başladık. Bunlarda önemli bir değişim olmuyor. Nedeni okur-yazarlığın çok olmasıdır. Batı dillerini öğrenenlerin sayısı artmıştır. Dolayısıyla oradan gelen sözcükleri yalnız dilin çevirimine uygun duruma getirerek kullanıyoruz. Hiç kullanmasak daha iyi olur. Ancak hemen Türkçe karşılıklarını bulup yerleştirmediğimiz için o sözcükler özellikle aydınların diline persenk oluyor.

Birkaç örnek verelim:

Dezenformasyon, vizyon, baz, enflasyon, kur, hibrit, motivasyon, start, konsept, performans

Bunlar gibi yüzlerce sözcük. Dışardan getirilen sözcüklerle dilimiz gelişip zenginleşmez. Nasıl ki dışarıdan milyonlarca dolarla getirilen oyuncularla futbolumuz gelişmiyorsa...

TDK Türkçe Sözlük s. 1434... Bu sayfada 36 sözcük var, anlamları ve kökenleri verilmiş, hiçbiri de Türkçe değil! Bunlar Osmanlının hediyeleri (!)

Yukarıdaki örneklere bakınca yirmi yıl sonra yeni Türkçe Sözlük’ün herhangi bir sayfasında T.C.nin armağanı 36 tane Batı kökenli sözcük görmemiz güçlü bir olasılıktır.

Önceki yazılarımda belirttiğim sorunlar değişmedi. Örneğin şu “adına, ölümcül...” sözcüklerinin yanlış kullanımı, “camii” sözcüğünün yanlış yazımı gibi... AİHM kısaltmasının söylenişi de öyle...

Neyse biz yazalım, bulunsun, birinin gözüne ilişir. Bakın bu sözde de bir anımsatma çıktı ortaya sık sık kullanılır “birisi” diye... Bu yanlıştır, doğrusu “biri” buradaki “-i” eki yeterlidir. “-si” yi eklersek “-i” ekini iki kez kullanmış oluruz. “s” birleştirme harfidir, yardımcıdır.

Esenlikler.

Mustafa Sütçü

İstanbul

Kaynakça: 1. Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat-F. Devellioğlu

2. Türk dili Dergisi Terim Özel Sayısı Sayı 540 1996

Okuma önerim: Bir Ankara Ailesinin Öyküsü, Orhan Karavelli

mussutcu@gmail.com

Telefonum: 05333 661 71 04