Bu günlerde özel bir televizyon kanalında yayınlanmakta olan diziye eşim büyük bir merak sardı, hiç aksatmadan dikkatle izliyor. Ben de televizyonlarda haberler, açık oturumlar ve futbol maçları dışında hiçbir programı izlemiyorum.

Bu günlerde özel bir televizyon kanalında yayınlanmakta olan diziye eşim büyük bir merak sardı, hiç aksatmadan dikkatle izliyor. Ben de televizyonlarda haberler, açık oturumlar ve futbol maçları dışında hiçbir programı izlemiyorum. Bir gün eşime “ne anlıyorsun bu saçma sapan diziden pür dikkat izliyorsun” dediğimde “çok beğeniyorum ve izlemeni tavsiye ediyorum, izlersen faydalanacağın çok bölümleri var” dedi.
Acaba diyerek sekiz-on bölümünü izledim eşimin dediği gibi faydalanacağım çok bölümleri vardı.
Dizi zengin bir aile içerisinde geçiyor. Holding yöneticisi sahte, riyakar, yalancı bir damat var. Damat bey boş durmayıp, boşa çalışıyor, kendisini çok çalışıyormuş gibi gösteriyor, kendisi olmazsa işlerinin yürümeyeceğini söylüyor, toplantım var diyerek sabah evden erken çıkıyor, akşam geç geliyor, şirkete uğramıyor, uğrasa da suya sabuna dokunmuyor, eşine, çalışanlarına yalan söylüyor, eşini aldatıyor amma konuşmaya gelince işleri tek başına hallediyor, reklamını iyi yapıyor. Kısaca alavere-dalavere haydi asker nöbete misali vazgeçilmez, olmazsa olmaz ve bulunmaz Hind kumaşı.
Allah korkusu yok, utanma yok, yüzünü camız derisi kaplamış, iki yüzlüde değil çok yüzlü bir damat bey. Damat bey dizi de kendisine verilen karakteri canlandırıyor, rolü oynuyor.
Bir de yaşadığımız günlük hayatta damat beyin dizi için oynadığı rolü gerçek hayatta oynayan damat beyler var. Kriterleri aynı. Utanma yok, yüzlerini camız derisi kaplamış, çok yüzlü, yalancı damat beyler.
Diziyi izledikçe ülkemizde ve Kırşehir’de faaliyet gösteren özel ve resmi kurumlardaki bahse konu damat beyler aklıma geldi. İnanın Kırşehir’deki kurumlarda o kadar alavereci, dalavereci damat beyler var ki nasıl anlatacağımı bilemiyorum.
Buralardaki damat beyler de çok çalıştıklarından, işlerinin yoğun olduğundan söz ederler. Reklamlarını, satışlarını iyi yaparlar. Terleri sağanak yağan yağmur gibi alınlarından yüzlerine oradan da aşağıya damlar. Bunlarda dizideki damat bey gibi bulunmaz Hind kumaşı ve vazgeçilmez olmazsa olmazlardandırlar. Onlar olmayınca ilgili birimde iş yapılmaz, kurum batar, iflas eder.
Birde ilgili Müdür veya yöneticiyi avuçlarının içlerine aldılar mı değmeyin damat beylerin keyiflerine. Sabahtan akşama, ellerinde tespih, ağızlarında sigara günlerini gün ederler. Müdürleri, idarecileri, yöneticileri gördüklerinde yanlarına koşar adımlarla giderler, giderlerken de bir sağa, bir sola kıvırırlar, tamam müdürüm, olur amirim, yaparım efendim ” derler yerlerine yine koşar adımlarla kıvırarak giderler. Kıvırırlar diyorum zira bunların yaptıkları en güzel iş kıvırmaktır. Ama çalışma masalarına oturdukları zaman da ellerini suya, sabuna dokunmadan günlerini gün ederler, keyiflerine bakarlar, çaylarını zevkle yudumlarlar
Yapılacak iş vardı ne oldu?
Müdürün, yöneticinin, idarenin, amirin verdiği işler ne halde?
Ne işi kardeşim kıvırma sanatı yerine getirildi, satış ve reklam yapıldı, hedefe ulaşıldı öyle olunca da verilen talimatlar konuşulduğu yerde kaldı.
Amaç duruma saate, yerine, düzene, sisteme, amire, müdüre göre hareket ederek o anı, o günü kurtarmak, göze girmekti o yerine getirildi. Yani sorun yok.
Bu uğur da Allah’ta korkulmaz, kuldan utanılmaz, yapılan her şey elzemdir.
Aldığı maaşı helal ettirmek, vicdanen rahat olmak için işini severek canla başla yapan sade, doğal mütevazi, dürüst ve Allah rızası için çalışan arkadaşlarına çalışmıyor diye iftira atılabilirler, çok çay içtiği, misafirlerinin çok geldiği, çay ikram ettiği ve kapıya kadar uğurladığı da puan kazanmak, şirin görünmek, yaranmak ve yalakalık yapmak adına şikayet ederler.
İşte eşimin seyretmiş olduğu dizide damat beyin oynadığı rolü gerçek hayatta ki damat beyler sadece kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda oynamaktadırlar.
İşin garibi günümüzde bu damat beylerin sayısı her alanda, her yerde, her kurumda çoğaldığı gibi ikrama da geçiyorlar.