Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın aday olması konusunda bir sıkıntı yok. Muhalefet henüz bir aday üzerinde netlik kazanmadı. Adayın belirlenmesi ve kazanması konusunda senaryolar yürütülüyor. Üstelik medya patronları bu işi gündemde tutuyorlar. Amaçları istedikleri adayın seçimi kazanması üzerinedir. Sanki İstanbul veya Ankara Büyükşehir belediye başkanlarının aday gösterilmesi beklentileridir.
Konu bana pek inandırıcı gelmiyor. Çünkü İstanbul ve Ankara yerli yönetimleri henüz yeni. Hem de başarılı. Ülkenin ihtiyacı ise bu başarılarını devamı daha önemlidir. Bu belediye başkanlarının cumhurbaşkanlığına özendirmek ve cumhurbaşkanı seçilmelerini sağlamak değildir. 
Adamlar belediye başkanlığında başarılılar. Kamuoyunda çok beğeniliyorlar. Ancak cumhurbaşkanlığına aday olurlarsa kazanacakları yüzde yüz değildir. Cumhurbaşkanı seçilemeyebilirler. Dolayısıyla belediye başkanlığı makamını boşalttırmak. Sonunda da istedikleri bir partinin belediye başkanlığını kazanmalarını sağlamaktır.
Şimdi döndürülen dolaplar bana eskileri hatırlattı. Bir Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı vardı. Batıkent Projesi ile Ankara’da çok beğenilen başkan olmuştu. Sevgili İnönü’’nün genel başkanlıktan ayrılmak kararı, başını döndürdü. Partinin Genel Başkanı seçilme özlemini artırdı. Ve de genel başkan seçildi. 
Sonuç ne oldu? Partinin yükselmesini sağlayabildi mi? Ankara’nın yeni belediye başkanı seçilmesini sağlayabildi mi? 
Bunlar olmadı. Partinin genel başkanı olmak yerine, yeniden belediye başkanı adayı olsa, kazanma şansı yüksek miydi? 
Evet. Başarılı bir belediye başkanlığı, ona ikinci kere belediye başkanı seçilme olasılığı çok yüksekti. Görüldü ki bu beklentilerin hiç biri olmadı.
Ülke “Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi“ ile yönetilmektedir. Bu “Cumhuriyet Yönetimi“ sisteminden çok farklıdır. İlk defa böyle bir sistem uygulanmaya başlamıştır. Uygulamaya bakıldığında sistemde öyle konular var. Kurallara bağlanması gerekir. Cumhurbaşkanı da bu kurallara uyması gerekir. 
Genel tabloya baktığımız zaman, sanki eskiden bildiğimiz sistemler yani “hanlık”, hakanlık”, sultanlık”, padişahlık, diktatörlük” gibi sistemler uygulanmakta. Cumhuriyet sistemi darmadağın edildi.
Bakıyorsunuz medya patronları “Cumhurbaşkanı Hükümet Sisteminin” işleyişi ile hiç mi hiç yapılan uygulamalarda, bu yanlışların uygulanmasına hiç ilgi duymuyorlar. Sanki krallık, diktatörlük iyiymiş gibi. Tepedeki yetkili kişinin astığı astık. Kestiği kestik. Tüm yetkiler bir kişinin elinde toplanmış. 
Enflasyon kontrol altına alınabilmiş mi?
İşsizlik yüzdesinde gözle görülür bir iyileşme var mı? 
Açlık sınırında ve tokluk sınırında yapılan hesaplamalarda iyileşme var mı? 
Terörle mücadele başarılı mı? 
Amerika ile, Rusya ile, NATO ile, Avrupa Birliği ile işbirliği doyurucu mu? 
İktidar ile muhalefet karşılıklı düşmanlıktan başka bir söylem var mı? 
Kırk yıldır terör, bu güçler tarafından beslenmiyor mu? 
Terörcülerin paraları, silahları bu dış güçler tarafından beslenmiyor mu?
Bakın bir şey daha söyleyim. Benim ülkemin kuzey doğusunda, doğusunda güney doğusunda, güneyinde, Kıbrıs çevresinde, Karadeniz içinde petrol var. Her ne hikmetse yurdumuzun karasında ne petrol ne de doğalgaz yok. İnanıyor musunuz? 
Neyse asıl söylemek istediğim, ülke insanlarını uyutmaya, avutmaya yönelik kararları bir kenara koyalım. Ülkemizin kalkınması için, aydınlanması için, müreffeh bir ülke olmamız için harcanmalıdır. Çalışmalıyız. Hem de olağanüstü çaba göstermeliyiz.