1970’li yıllarda Kırşehir’de yayınlanan ve bugünkü yerel gazetelerimizin pek çoğundan daha içerikli olan. Sahipliğini ve Yazı İşleri Müdürlüğünü her şey de olduğu gibi bu alanda da kıymetini de bilmediğimiz, Kırşehir’in yetiştirdiği en büyük gazeteci ustam Dursun Yastıman ağabeyimizin “Kırşehir” gazetesinde 17 Şubat 1973 tarihinde benim 24 kadrata ayarlı kumpasla tek tek elle dizdiğim bir yazıyı siz değerli okurlarıma aktarmak istiyorum.

1970’li yıllarda Kırşehir’de yayınlanan ve bugünkü yerel gazetelerimizin pek çoğundan daha içerikli olan. Sahipliğini ve Yazı İşleri Müdürlüğünü her şey de olduğu gibi bu alanda da kıymetini de bilmediğimiz, Kırşehir’in yetiştirdiği en büyük gazeteci ustam Dursun Yastıman ağabeyimizin “Kırşehir” gazetesinde 17 Şubat 1973 tarihinde benim 24 kadrata ayarlı kumpasla tek tek elle dizdiğim bir yazıyı siz değerli okurlarıma aktarmak istiyorum.
43 yıl önce yayınlanan işte bu yazıyı arşivimde çıkarıp bugün “Kırşehir Çiğdem” okurlarımla paylaşırken, ustam Dursun Yastıman’a da sağlıklı, uzun ve mutlu bir ömür diliyorum.
Yeri gelmişken burada onun yanaklarından, gözlerinden öpmek istiyorum.
1942-1945 yılları arasında Kırşehir Valiliği görevinde bulunan ve soyadını, Atatürk tarafından Kırşehir’deki Baran Dağlarından alan Vali Bekir Sami Baran’ın Amerika’da yaşayan kızı, eski Niğde Milletvekili, eski Sağlık Bakan’ın Doğan Baran’ın kız kardeşi Ayhan Baran’ın Kırşehir’de yaşadığı ve özlemini duyduğu o duygusal yazı:
“Ayrılalı yıllar geçti aradan. Hasret tüten yıllar. Sen gene yemyeşilsin Kırşehir, Kırşehir’im.
Hayal şehrisin gözlerimde şimdi sen. Seni andıkça tazelenir çocukluk hatırlarım.
Geçen günler bir daha gelmeyecek diye ağlarım. Hep ağlarım.
Çağlayan sularında sende geçen çocukluk günlerim bestelense. Mazini koynunda hatırlanan günlerim dile gelip seslense dinlemek istiyorum. Ogünlerin sesini, koklamak istiyorum sende geçen devremin gül kokan nefesi kendini unuturcasına.
Alevli mısralarla şiirler dizdim sana gözyaşımla yüklü bulutları gönderdim semalarına, masallar yazdım sana.
Toprağının her zerresi bir hatıramı gizler, neşe sevinç, kahkaha dolu günlerimin hatıralarını. Şimdi ben onlara hasretim Kırşehir’im, sana odluğum gibi.
Gözlerim nemleniyor hep düşündükçe seni bir daha görmek istemem amma gene de Kırşehir’im seni.
Sen gene eski Kırşehir’sin belki de daha güzel.
Altı yol bağrında büyüttüğün çocukluğum hatırlarım şimdi bende eğilim. Yıllardır gözlerimden süsülen yaştın. Yıllar var ki karayan ruhumda destanlaştın.
Tabiatın en güzel renkleriyle süslenen çocukluk günlerim sende izlendikçe unutamam seni. Kırşehir’im. Amma bir daha ayak basamam bağrına. Görürsem yüzünü eğer belki de içlenirim. Dayanmaz olsa da kalbim senin ayrılığına gene de ayak basamam topraklarına.
Deşilir yaralarım görürsem çocukluğumun geçtiği yerlerde başkalarının geçtiği yerlerden.
Kırşehir, güzel Kırşehirim… Hasretim açıldıkça kalbime kanat kanar seni bilsen nasıl özlerim. Senin bağrında çocukluğumu yaşarken ne şirin görünürmüş gözlerime kainat.
Kuşlar bile senin ülkenden geçerken başka türlü cıvıllarmış.
Bahar bile başka türlü açarmış topraklarında. Öylesini görmediğim bir daha Kırşehir’im
Görmedim öyle baharlar bir daha.
Koklamadım bağrında açan çiçekler gibisin. Akşam olunca gele yayılıyorlar mu dümdümlerin iç bayıltıcı kokusu kırlarına!
Ağustos böcekleri yine türkülerinin yakıyorlar mı sana!
Ayak basmak istemiyorum topraklarına amma içimi dolduruyor seni göremeden ölmek kokusu Kırşehirimin.
Bütün yıldızları toplardı göklerin. Pırıl pırıl parlıyordun gecelerinde bile. Sen ne kadar güzelmişsin Kırşehir’im, bilememişim bağrında yaşadığım günlerde bunun.
Seni meğer doya doya seyredememişim. Dağlanan yüreğim şimdi seni andıkça.
Ağlanıyor halime senden uzak kaldıkça .
Ben görmeyeli Anadolunu türküsü Kırşehir’im. Besteleniyorsun günden güne sazlarda.
İçim parlanıyor duydukça başka dillerden.
Medet göğsümü serinletsin diye esen yellerden.
İşte tap taze, renk renk serildin gene sen tatlı bir rüzgâr oldum şimdi ruhumda esen.
Neler yazsam sana azdır Kırşehir’im. Anlatamam bir türlü. Sana hasret kalışımı yansam, bir daha dinmeyecek olan çocukluk günlerime mi yansam! Bir rüzgâr gibi ömründen geçti. Ve bana ondan geri kalanlar bu unutulmayan hatıralar. Onlar da senin bağrında gizlendi Kırşehir’im. İşte onun içindir ki seni bu kadar çok severim.
Selam Kırşehir’im selam zümrüt bağlarına selam Kırşehir’im. Selam sana kucak kucak. Selam senin geceleri dümdüm kokan dağlarına…”

14.03.2017