Pazar günü Cumhuriyet Bayramı’ydı… Gözlerim aradı durdu, eski bayramları… Neler hatırladım, neler… Boşuna aradım, durdum çocukluğumuzdaki bayramları… Sonra oturdum, böyle bir yazıyı kaleme almaya başladım. Düşündükçe bazen çocukluğum geliyor aklıma heyecanlanıyor, hüzünleniyorum.

Pazar günü Cumhuriyet Bayramı’ydı…
Gözlerim aradı durdu, eski bayramları…
Neler hatırladım, neler…
Boşuna aradım, durdum çocukluğumuzdaki bayramları…
Sonra oturdum, böyle bir yazıyı kaleme almaya başladım.
Düşündükçe bazen çocukluğum geliyor aklıma heyecanlanıyor, hüzünleniyorum.
35 bin nüfuslu Kırşehir’i hatırlıyorum. Kerpiç duvarlarla çevrili, avlulu evleri…
Bir bilinmezliğin içinde geçirdiğim yıllar ne zor yıllardı…
Sonra bu mesleğe başladığım heyecanlı yıllar…
Evet, o yıllardaki Kırşehir, ne güzel Kırşehir’di, ne güzeldi o yıllar.
Bütün okullarımızda trampetler çalarak, yürüyüşlerle Ahi Stadı’nda bayraklarla, spor hareketleriyle kutladığımız Cumhuriyet Bayramlarımız…
Cumhuriyetimizin aydınlık idarecileri Milli Eğitim Müdürümüz Şerafettin Devecioğlu, Öğretmen Okulu Müdürleri Osman Karagülle ve Özbek İncebayraktar, Kırşehir Lisesi Müdürü Mustafa Sütçü, Kale Ortaokulu Müdürü Ahmet Fırat…
Daha başka Atatürkçü, Cumhuriyetçi okul müdürlerimiz vardı.
65 defa Cumhuriyet Bayramımızın kutlamasına tanık oldum. İçinde oldum. Çoğu kutlamalarına katıldım. Ne güzel yıllardı o yıllar…
Şimdi düşünüyorum da zamanı yakalamak çok zor. Masalımsı bir dünya, masmavi bir gök, ilk gençlik yıllarım…
Cumhuriyetimizin 40 yılını kutladığımız güzel yıllar daha dün gibiydi…
Cumhuriyetimizin 50. yıldönümünde kızım Çiğdem dünyaya gelmişti. 1973 yılında bir 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı sabahı baba olmuştum. Sevincimizden Cumhuriyet Bayramımızı daha bir coşkuyla kutladığımızı dün gibi anımsıyorum.
O zamanki valimiz büyük devlet adamı, Atatürkçü Mustafa Bezirgândı. Eski Valilik binası önündeki Atatürk Anıtını Cumhuriyetimizin 50. Yılı anısına o yaptırmıştı. Halen İzmir’de yaşayan Bezirgân’a selâm olsun buradan…
Zamanı yakalamak istiyorum gün doğumlarında.
Bir alev topunu anımsıyorum gün batımında. Dağların üzerinden yavaş yavaş kaybolurken bir çocuk gibi bekliyorum bilmediğim sözcükleri alt alta yazarken…
Cumhuriyetimizi kuran, Türk gençliğine emanet eden Büyük Atatürk’ün büyüklüğü gözlerimin önüne geliyor.
Bakıyorum Atatürk’ün gözlerine ne kadar çok seviyormuş Türk Milletini...
Cumhuriyeti kurarken haykırmıştı, “Cumhuriyeti bizler kurduk, onu yüceltip yaşatacak sizlersiniz” demişti.
Atatürk, Milli Mücadele’den çıkıp yola düştüğünde pek çok ili ziyaret ederek Kırşehir’e geldiğinde, Kırşehirlilerin Atatürk’ü nasıl coşkuyla karşıladığı hâlâ belleklerimizde.
Atatürk Kırşehir’e gelirken önce eski ilçemiz Hacıbektaş’a uğrar. Orada Hacı Bektaş’ın postunda oturan Çelebi Cemalettin Efendi’yi ziyaret eder. Atatürk’ün Hacıbektaş’a teşrif ettiğini duyan Hacıbektaşlılar sevinç gösterilerinde bulunurlar.
Atatürk’e tam destek verdiklerini ifade eden Çelebi Cemalettin Efendi ve Hacıbektaşlılar Atatürk’ü bırakmazlar.
“Paşam, bu akşam bizim misafirimiz olmazsanız, soframıza oturmazsanız ceddimize ar gelir” derler. Atatürk Hacıbektaşlıları kırar mı, kabul eder. Bu davetin üzerine Atatürk, o gece Hacıbektaş’ta kalır, geceyi orada geçirir.
Zaten ortalık kar-kış…
Ertesi gün Hacıbektaşlılar Atatürk’ü sevgi gösterileriyle Kırşehir’e uğurlarlar ve Kırşehirliler de Atatürk’ü Gölhisar sırtlarında atlılarla karşılarlar.
Bu büyük insan Atatürk, Cumhuriyet Bayramı’nı Türk Milletine bırakmıştı.
Atatürk ile ilgili, Kırşehir ile ilgili, Cumhuriyet Bayramı ile ilgili okuduklarım gözlerimin önüne geliyor duygulanıyorum, heyecanlanıyorum.
Büyük Atatürk, Türk Milletine, Türk gençlerine armağan ettiği, sahip çıkın dediği bayramları gereği gibi kutlamak istemeyenler, maalesef oluyor.
Atatürk’ün kıymetini bilmek, onun ilkelerinden ayrılmamak her Türk gencinin görevidir.
Pazar günü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’ydı.
Atatürk’ün gençleri, Cumhuriyet Bayramı’nı eskisi gibi coşkuyla kutladılar mı?
Fener alaylarıyla, sabahlara kadar eğlendiler mi? Ben göremedim, hissedemedim.
Bu topraklarda yaşayan insanlar, 1923 ve sonrasında dünyaya örnek olacak bir mucizeyi Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirmişlerdir. Bunu Türk gençliği bilmelidir.
Eğitimden kadın-erkek eşitliğine Avrupa’nın pek çok ülkesinde bulunmayan haklar getirmişti. Demokrasinin, çağdaşlığın, uygarlığın yolunda altyapıyı hazırlamaya koyulmuşlardı. Bu değişimi unutmak mümkün mü?
Atatürk, Cumhuriyeti ilan ederken, “Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk, dünyada “bir mucize” olarak gösterilmişti. Dünya lideri Atatürk için ne büyük sözler söylemişler, “Dünya lideri” demişler.
Tabi bizler de Türk evlâdı olarak, Atatürk’e bağlı olarak yetişen birisi olarak O’nu sonsuza dek unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Biz Atatürk’ü bu toprakları kurtarıp, vatan yaptığı için seviyoruz.
Biz Atatürk’ü bizlere özgürlüğü, bağımsızlığı getirdiği için seviyoruz.
Biz Atatürk’ü, “Ne mutlu Türk’üm diyene” dediği için seviyoruz.
Biz Atatürk’ü, Türk Milletini çağdaşlığa, uygarlığa götürdüğü için seviyoruz.
Biz Atatürk olmasaydı Türk Milleti olur muydu diyerek seviyoruz.
Bize Atatürk’ü sevmeyi babam öğretmişti.
Biz böyle aile eğitimi almıştık. Atatürk’ü ailemizden öğrenmiştik.
Biz böyle okuduk Atatürk’ün okullarında…
Bize Atatürk’ü, Cumhuriyeti, demokrasiyi öğreten vatansever, Atatürkçü, Türk milliyetçisi, aydınlık düşünceli öğretmenlere selâm olsun.
Çocukluğumdan bu yana 65 Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamışız.
Yaşanan zamana karşı çaresizlik içinde, Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken, heyecanlanıyorum. Eski çocukluğumdaki Cumhuriyet Bayramlarının kutlamalarını özlüyorum.
Taze toprak kokusu gibi kokan Cumhuriyet Bayramlarını özlüyorum.
Özlüyorum Atatürk’ü karşılayan Kırşehirlileri…
Şimdi demek ki çocukluğumdan bu yana bakıyorum da, o zamanlar bayramları kutlamak için ne çabalar harcamışız.
Ey Atatürk, Cumhuriyetimizi kuran büyük insan, sana minnettarız, sana şükran borçluyuz. Sana ebedi kabrinde dualar ediyorum. Mekânın cennet olsun çılgın Türk...