24 Haziran’da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerine az kaldı. Kırşehir’de siyasi partiler ve adayları seçildikleri takdirde Kırşehir’e neler yapacaklarını anlatarak seçim çalışmalarına devam etmektedirler. Kırşehirli hemşerilerimizde doğal olarak tüm adayları dinliyor, bazılarını beğeniyor, bazılarını eleştiriyor ama gördüğüm o ki Kırşehir’de çok sayıda vatandaşın kafası karışık gibi.
Ancak ben vatandaşın kafasının karışıklığının derdinde değil Kırşehir’in derdindeyim. 24 Haziran seçimlerinden sonra yeni oluşan sistemde Kırşehir nasıl bir yol izleyecek nasıl bir pay olacak onun derdindeyim.
Yılardır ısrarla karşı çıktığım akla, mantığa sığmayan Kırşehir Kayseri ile Ankara arasına sıkışıp kaldığından gelişememektedir veya Kırşehir’den bir şey olmaz söylemler vardır. Bana göre bu söylemler kaçamak ve kolaycıl söylemlerdir. Eğer yanı başımızdaki Kırıkkale sanayileşmişse, son yıllarda yaptığı atılımlarla Aksaray sanayi kenti olma yolunda epey yol almışsa Kayseri, Konya her alanda gelişip büyüyorsa bunun altında yatan en büyük nedenler birlik ve beraberliğin sağlanması, şehirlerini düşünmeleri, ufuklarının açık, kafalarının aydın olması, cesaretli olmaları ve suya sabuna dokunmaktan korkmayan bürokratlarının olmasıdır.
Aksaray, Kırıkkale gelişiyorsa, Kırşehir neden gelişmesin? Bu sorunun cevabının iyi araştırmalıyız.
Maalesef Kırşehir olarak biz adı geçen illerdeki birlik ve beraberliği bir türlü sağlayamadık, hiçbir zaman kafamız aydın, ufkumuz açık olmadık. Bürokratlarımız suya sabuna dokunmaktan korkuyor ve Kırşehir’in sorunlarını yapılabilecekleri hem siyasilerimize, hem Valimize açık ve net biçimde söyleyemiyorlar. Sultan Süleyman dahil hiç kimseye kalmayan dünya da makamlarda kalıcı olmanın hesabı yapılmamalı, sadece toplantılarda ve protokollerde boy gösterilmemelidir. Bir öneride bulunursam yerimden olurum, Validen fırça yerim düşüncesiyle hareket edilmemelidir. Çünkü başka Kırşehir yok, Kırşehir’e sahip olmak zorundayız, eğer Kırşehir’e sahip olmaz isek kalkmamak için direndiğimiz makamları bulamadığımız gibi Kırşehir’ ide bulamayız.
Eğitiminden, sağlığa, sanayiden, işsizlikten, göç vermeden, kültürel değerlerimizin durumundan, turizm yönünden olmak üzere çeşitli sorunlarımızın olduğu bilinmektedir. Bu sorunların bir an önce halledilmesi gerekiyor. Benim üzerime vazife değil, senin üzerine vazifemi düşüncelerinden vazgeçilmelidir. Eğer söz konusu Kırşehir’de her sorun üzerimize vazife olmalıdır.
Bu nedenlerle 24 Haziran seçimlerinden sonra meydana gelecek yeni oluşumla birlikte Kırşehir’de bazı anlayışlar değişmeli, tabular yıkılmalı Kırşehir için birlik beraberlik sağlanarak, yapılması gerekenlerin üzerine cesaretle gidilmelidir.
STK’lardaki dağınık durumlar giderilerek bir araya gelinmeli vakit geçmeden Kırşehir için harekete geçilmelidir. Her gün mantar gibi üreyen köy dernekleri ve muhtarları köylerinin, mahalle muhtarları mahallelerinin sorunlarını yetkili makamlara bildirmeli, yetkili makamlarda çözüm için gerekli çalışmalara başlamalıdır.
Sivil Toplum Kuruluşu Başkanları ve yöneticileri egolarını tatmin etmekten ziyade amaç birliğine yöneldiklerinde Kırşehir için yapamayacakları, başaramayacakları hiçbir şey yok. Yeter ki nefsimizi aşalım. Sadece ben demeyelim, oğlum işe girsin, kızım tayin olsun bana ne Kırşehir’den anlayışından vazgeçelim.
Tabi ki bunlar için kişileri değil Kırşehir’i düşünürsek dağınıklık gibi gözüken şeyler faydaya dönüşür, çözülmez denen sorunlar çözülür, hizmete dönüşür öyle olunca Kırşehir kazanır. Yeter ki kıran, döken değil birleştiren, parçalayan değil, buluşturan, kıskanan değil, gururlanan olmayı becerebilelim.
Bunları yaptığımız taktirde Kırşehir’e çok yönlü katkı sağlayacağına inandığım Hacıbektaş ilçesini ve Osman Bölükbaşı’nın köyü Hasanlar köyünü Kırşehir’e kazandırabiliriz. Hacıbektaş Kırşehir’dir, Kırşehir Hacıbektaş’tır, diyerek Ahi Evranla Hacı Bektaşı kavuşturmalıyız, kucaklaştırmalıyız.
Seyfe Gölü’nün dünyanın sayılı kuş cenneti olduğunu bildiğimiz halde kurumasına seyirci kalmamalıyız. Kırşehir turizmi için Seyfe gölü ile Hirfanlı Barajı’ndan yeterince yararlanmalıyız.
Ahi Evran, Cacabey, Aşık Paşa, Yunus Emre, Şeyh Edebalı, Kaya Şeyhi, Ahmed-i Gülşehri, Melik Gazi, Fatma Hatun gibi kültürel değerlerimizin tanıtımlarının iyi yapılarak Kırşehir’i turistlerin geldiği şehir haline getirmeliyiz.
Karakurt kaplıcasıyla orada bulunan şifahane ve Tepesidelik kaya tuzu ocağında düzenlemeler yapılmalı, tanıtımları yapılarak turizme açılmalıdır.
Bugün yanı başımızda Nevşehir, Ürgüp ve Göremeye bir yılda yüz binlerce turist geliyorsa oraya gelen turistlerin yarısını Kırşehir’e getirirsek turizm alanında çok sorunu halletmiş oluruz.
Organize sanayi bölgesini cazip hale getirerek Petlas istikametine doğru çekebilir ve yatırımcılara gerekli kolaylığı gösterirsek sanayileşme de, işsizliğin azalmasında, göçün durmasında çok büyük mesafe almış oluruz.
Kısaca Kırşehir’in halledilecek çok sayıda sorunları var ancak bu sorunlar öz güvenle birliğin beraberliğin sağlandığında cesaretle adım atıldığında, Kırşehir’den bir şey olmaz ve Ankara ile Kayseri arasına sıkıştığından Kırşehir gelişemez anlayışından geçtiğimiz taktirde çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur.
Yeter ki 24 Haziran seçimlerinden sonra meydana gelecek yeni oluşumdan sonra birlik ve beraberliği sağlayarak cesaretle gerekli adımları atalım.