Kırşehir, gözlerimden kaybolup giden şehir,
    Güz mevsimi insanı yoruyor, nedendir bilemiyorum.
Doğum günüme şunun şurasında kaç gün kaldı?
Hayat akıp gidiyor… Yordular beni… 
Mesleğim yormadı beni, yoranlar yordu.
Üzülmek ne ki, dünyaya geldiğim ah o yıl…
Ah… Keşke…
Ümitsizlik, çaresizlik… Alabildiğine sere serpe yaşamak zor!
Sıkıcı havalar bunalttı insanları; sıcak yaz ayları otları, bitkileri kuruttu.
Yağsa da güz yağmurları toprak rahatlasa diyorum.
Mis gibi koksa sanayiden, turizmden yoksun Kırşehir’in toprakları…
Gözlerimin önüne geliyor Hacı Mehmet Gülten, “Ahi Baba” Karagüllü,
Hakkı Göçen ve Mehmet Metintürk’le bahçemde oturduğumuz… 
Doyumsuz sohbetlerin sahipleri nerede, nerede dostlarım?
Kaybettik hepsini… Nasıl aramazsın onları…
Arıyorum hepsini…
Hepsi adam gibi adamdılar…
Yine otursak, yine Kırşehir’i masaya yatırsak... 
Çaresizce, ümitsizce… sorgulasak…
Hacı Ağbi başlasa anlatsa İkizarası’ndan, yetim büyüdüğünden… 
Vehbi Koç’la, Bernar Nahom’la yaşadığı anları…  
“Ahi Baba” Ahiliğini anlatsa Ahi dürümlerinin sihirlerini sıralasa…
Hakkı Ağbi Belediyeciliğini, Kırşehir’e kazandırdıklarını, iyileri, kötüleri sıralasa, anlatsa.
Mehmet Metintürk; Osman Bölükbaşı’yı, Ahmet Tahtakılıç’ı, Nusret Macar’ı…
Dostlarını, terziliğini, vefasızları anlatsa beyhude!
“Uçurumlar küçük adımlarla aşılmaz” derler biliyorum.
Büyük işler de “küçük adamlarla yapılmaz” derler.
Öyle ise her derdin ilacı kendin olduğunu unutma.
Dert dinleyen dostun, kin gütmeyen arkadaşın varsa rahat ol, 
Çıkarcı, satmayan, vefalı yoldaşın…
Çaresiz kaldığında ara onu dertleşin…
Belki aradığın bütün bunların hepsi sensin …
En zor günlerinde çaresiz kaldığında beni dinle, beni oku diyen insan.
O müthiş adam Tuncel Kurtiz ne güzel anlatmış çaresizliği…
Gelin bir de onun dizelerine göz atalım çaresizliğe…

“En karanlık gününde en çaresiz anında 
Kendini ortaya atıyorsan eğer en umutsuz anında 
Kendin için değil çocukların için 
Kendini çare diye sunuyorsan eğer,
Yüreğinde çocuğunun sevgisini tutan hiç kimse çaresiz değildir
Tüm kapılar üstüne kitlenmiş de olsa
Birinin kalbinde yer tutan hiç kimse, tutsak değildir kendi kafesine

Çaresizlik; aradığın çarenin belki tam önünde olması 
Ama onu bulacak vaktin olmamasıdır çaresizlik
Çaresizlik; cevapsız kurak bir ıssızlık değildir
Dışarıda devam edecek hayattır asıl engel
Asıl engel sana geçit vermeyen 
Seni umursamayan seni yutan hayattır asıl engel.
Asıl çaresizlik derdin devasız olması değil, 
Birini iyi edecek şeyin diğerinin kadehine zehir olmasıdır…

Bir zamanlar gençken, 
Sıktığım her taşı avucumda ezerim sanıyordum
Ama şimdi yaşlandım
Önümde geçilmez bir dağ, çok da az vaktim var.
İki çocuğum var benim… 
Birini ben yoktan var ettim
Onun gözlerinde ölüm var.
Diğerini ise hiç görmedim. 
Ama biliyorum onun peşinde ölüm…
Ben Ramiz Karaeski…
Hep iyi olmasa da uzun bir hayat var arkamda.
Önümde ise iki kapı… 
Ama bir tek çıkar yol var!

Her seçim bir çaredir aslında
Asıl çaresizlik verdiğin seçimin
Zehirli meyvesidir.
Elinden bir şey gelmeyince
Kabullenmek kolaydır.
Asıl çaresizlik
Kendine elimden geleni
Yaptım mı diye sormaktır.
Çünkü asıl çaresizlik
Çareyi geçirmişken eline
Avuçlarının içinden kaçırmaktır.

Asıl çaresizlik 
Kendine elimden geleni yaptım mı diye sormaktır
Çünkü asıl çaresizlik çareyi geçirmişken 
Eline avuçlarının içinden kaçırmaktır

Çaresizlik
Aradığın çarenin belki tam önünde olması
Ama onu bulacak vaktin olmamasıdır çaresizlik

Bir gün herkesin karşısına çıkar
İçinden geçemeyeceği bir orman
Aşamayacağı bir dağ
Bir zamanlar gençken
Yumruğumu vurduğum
Her taşı kırarım zannederdim

Ama gün gelir
Herkesin çatlatamadığı bir kaya çıkar
Hikayeyi değiştiremedikten sonra
Önceden bilmek
Son sayfada ne yazdığını
Yük olur insana sadece

Çözümü olmayan sorular sorması zihnin,
Deli eder adamı.
Ne istediğinle ne yapabileceğin arasındaki uçurum.
Bir kendinden vazgeçersen kapanır kendiliğinden
Bir de ölümüne atlarsan karşı tarafın

Bazen yaşamak için öldürmek zorundasın
Bazen yaşamak için  içindeki sevgi seni öldürmeden 
Sen onu öldürmek zorundasın
Çaresizlik aradığı çarenin belki tam önünde olması 
Ama onu bulacak vaktin olmamasıdır çaresizlik”

İşte çaresizlik böyle bir şeymiş dostlar
Ben çaresizlikleri iliklerime kadar yaşadım.
Bana acıları, sıkıntıları, gözyaşlarımı akıtanları,
Yaptıklarımı inkâr edenleri… Allah’a havale ettim.
Beni bu dünyaya getiren anamın ak sütü gibi helal etmek isterim ama
Bana elemler yaşatanları Allah bildiği gibi yapsın. Başka ne denir bilemiyorum.
Çaresizlik böyle bir şey.
Benim gibi yaşayanlara selâm olsun. “İyi adam iyilik yapmazmış” geç öğrendim.
Ama görmezden gelen, duymazdan gelen, onursuzlar; fikirsizler
Bu dünyadan utanmadılar, kendileri gibi yalan makineleri ile içli-dışlı olup
Ekmek vereni, hayatını ona borçlu olduklarını unutanlara yuh olsun!
Yaşadığım çaresizlikler bana bunları hatırlattı.
Ben de böyle yazdım gitti…