Vatan sevgisinin yeri bambaşka bir duygudur. Bunun ne kadar önemli olduğunu, Irak ve Suriye’de yaşanan iç karışıklarda kaçıp ülkemize gelen insanlarda göremedik. Adamlarda vatan sevgisi diye bir duygu yok.
Türklerde böyle bir duygu olmamıştır ve de olmaz. Doğup büyüdüğü yeri vatan sayar ve cani pahasına savunur. Türk Milletinde esaret altına girme geleneği yoktur ve olamaz. Kendi soyunda ve ırkında olmayan her hangi bir liderin arkasına düşüp onun egemenliği altına girmeyi kabul edemez.
Düşse bile aradan geçen zaman içerisinde muhakkak aslına döner. Tarih boyunca çok badireler atlatmış ve hepsinin altında kalkmış varlığını ve yaşamını sürdürmüştür. Memleketini seven Türk hiç bir zaman ihanet içinde bulunamaz. Feto gibi bir şarlatanın arkasına düşen kimselerin vatan sevgisi biraz fülülu kalır.
Bilerek veya bilmeyerek, her hangi bir gücün yararına çalışmak, vatan hainliğidir, bunun başka bir tarifi ve izahı olamaz. Vatani ve vatandaşı zarara uğratmak, makamlarını kullanarak menfaat temin etmek, ülkenin yasalarına göre gereken ceza verilmeli. Verilmeli de son gelişmelerde sulandırılmış ve herkes her önüne gelene iftira atmak ve kara çalmakla zaman harcayıp halkı, gündem değiştirerek meşgul etmemelidir.
Liyakatli kimselerin, gerek meydana gelen kaostan olsun, gerek bu terör gurubunun tesiri altında kalsın devletin ve dolayısıyla halkın parasını yasal olmayan kanallarla yasalmış gibi göstererek ne olduğu belli olmayan dernek ve cemaatlere aktarmak nasıl bir ahlak anlayışıdır. Din iman, Allah, Peygamber adını kullanarak, tüyü bitmedik yetim ve yoksulların hakkini başkalarının hizmetine sunmanın mazereti olamaz. Son zamanlarda Feto’nun siyasi ayağı aranmaya başlandı, sanki bilinmiyormuş gibi.
Türk halkı olarak ehli yalca cümleten arıyoruz, fakat nedense bilinmeyen bir yere yani çıkmaz sokağa TBMM’ne varıp takılıyoruz. Çünkü o sokakta bir öcülük veya bir afsunluk var. TBMM öyle bir konuma getirildi ki, iktidar partisinin başkanı ve ayni zamanda Reisicumhur ne söylerse, hemen ertesi gün kanun olarak yürürlüğe giriyor. Orada yollar köstebek yuvası gibi pek çok kollara ayrılıveriyor içinde çıkmanın mümkünati yok.
Son zamanlarda Feto’nun siyasi ayağının izi yavaş yavaş görülmeye başladı.
Feto hainleri nasıl etmişlerse devletin bütün damarlarına sızmışlar. El insaf biraz merhamet edilmeli. Müslümanlıkta yalan ve hırsızlık en çok işlenen günahlar olarak adlandırılır. Fakat gel gör ki her ikisini de en çok kullanan hükümet kanalı.
Muhalefette geri kalmıyor, aynısını pek beceremese de tutarsız ve mesnetsiz nutuklarına ara vermiyor. Orta sınıfın lağvedilmesi, alt sınıfın feryadı ve hatta açlık sınırında çile çekmesi, emeklinin hali meydanda olmasına rağmen her hangi bir gelişme kaydedilememesi Ankara’yı hiç ilgilendirmiyor.
Mecburi olarak ve dini cemaatlerin kontrolünde kendilerini garantiye alma isteği, iç istikrar ve ekonomi iyi idare edilemediği müddetçe, Feto benzeri olaylar her zaman olabilir. Türkiye’de sayısı tam olarak bilinmeyen tarikat ve cemaatlerin bütün hedefi, iktidar olmak olmasa da iktidara yakın olarak varlıklarını sürdürme amacında olmaları unutulmamalı.
Kandırılmış olmak suç sayılmaz, fakat devletin bütün kontrolüne sahip olma sorumluluğunu üstlenen kimse için pek hoş karşılanmaz. Tarikatlar ve cemaatler kontrol altına alınmadığı müddetçe devletin ve iktidar olmak isteyen her siyasi partinin sıkıntıya girmeyeceğinin garantisi yok ve olmayacaktır.