Kültür ve Turizm Bakanlığı ve sponsorların katkılarıyla bu yıl ilk kez düzenlenen 8-9-10 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Neşet Ertaş Kültür ve Müzik Festivali, Kırşehir’de başladı.
Gerçekleşen açılış programına Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Dr. Serkan Emir Erkmen, Kırşehir Valisi Murat Sefa Demiryürek, Kırşehir Belediye Başkan Vekili Nihat Dağıstan, AK Parti Kırşehir Milletvekili Necmettin Erkan, Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil, İl Emniyet Müdürü Erdoğan Kartal, Ertaş Ailesi ve vatandaşlar katıldı.
Festivalin açılış programında Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş’ın oğlu Hüseyin Ertaş ile yakın dostu sanatçı-yazar Bayram Bilge Tokel, Neşet Ertaş’ın kültürel mirasına dair konuşmalar yaptı.
Kırşehir’de üç gün sürecek olan festivalin ilk etkinliği, Neşet Ertaş’a ait özel fotoğraf ve resimlerin yer aldığı serginin açılışıyla başladı. Serginin ardından Kırşehir protokolü, akademisyenler ve davetliler salon programına geçti. Programın açılışında konuşan Hüseyin Ertaş, babası Neşet Ertaş’ın hayata ve insana bakışını anlattı.
NEŞET ERTAŞ’IN OĞLU HÜSEYİN ERTAŞ: “BABAMIZ YAŞARKEN HAK ETTİĞİ KIYMETİ HER ZAMAN GÖREMEDİ”
Düzenlenen programda konuşan Neşet Ertaş’ın oğlu Hüseyin Ertaş, “Babamız, maalesef yaşarken hak ettiği kıymeti her zaman göremedi. Bazı çevrelerde ismi özellikle anılmaz, adeta görmezden gelinirdi. Takdir beklemedik ama aşağılanmak da istemedik. Zaman zaman gözümüzün içine baka baka sömürülen sanatçılar arasında yer aldı. Yine de küsmedi, kin tutmadı. Hep üretmeye devam etti.
Bir örnek vermek gerekirse, dedemiz için yaptırdığı, içinde hiç yaşamadığı evin maketi, haber bile verilmeden “sermayeyi korumak için kalkan” diye sunuldu. Oysa babam yaşarken kimsenin reklamını yapmadı. “Hizmet yapılacaksa, samimiyetle yapılsın” derdi. Devlet eliyle, bakanlıkla, belediyeyle. Ama kişisel çıkarlarla değil. Hele ki bu hizmet, Kırşehir gibi onun doğup büyüdüğü topraklarda yapılıyorsa, buna kimse itiraz edemez. Babamın ısrarla vurguladığı birkaç noktaya da burada tekrar değinmek isterim. “Taşıma suyla değirmen dönmez” derdi. Yani bu kültürü yaşatmak için sadece geçmişe yaslanmak yetmez; gençlerimizi desteklemek, yaşayan değerlerimize sahip çıkmak, yaşlılarımızdan ilham almak gerekir. Sayın Kültür Bakanlığı ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü döneminde memleketimizin farklı yerlerinde görev yapan, değer üreten sanatçıların desteklenmesini çok kıymetli bulurduk. “Toprak üstü, toprak altından değerlidir,” derdi. Yani yaşayan değerlere sahip çıkalım, onları anı yaşarken kıymetlendirelim. Kırşehir’in UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na katılması da bu çabaların sonucudur. Bu vesileyle Sayın Belediye Başkanımız Selahattin Ekicioğlu’na da teşekkür ediyor, geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Televizyon kanallarının bu tür kültürel etkinlikleri sadece kısa bölümlerle değil, tamamıyla yayınlaması gerektiğine inanıyorum. Çünkü Kırşehir’in üzerinde yürüdüğü bu kadim topraklarda hala görülmesi gereken nice değer var. Kültürümüz yaşatılırsa, gençlerimiz kendi öz yurdunda garip olmaz. Kendi toprağında, kendi insanının desteğini alır. Babamın, ısrarla tekrar ettiği o meşhur sözüyle bitirmek istiyorum: “Garibim hem sözümde, hem gözümdeyim.” İfadelerini kullandı.
BAYRAM BİLGE TOKEL: “NEŞET ERTAŞ, ANADOLU’NUN GÖNÜL COĞRAFYASIDIR”
Gerçekleşen programda konuşan Neşet Ertaş’ın yakın dostu olarak bilinen sanatçı-yazar Bayram Bilge Tokel, “Neşet Ertaş hakkında konuşmak hem çok kolay, hem de çok zor… Çünkü onu yıllarca sadece sahnede değil, hayatın her anında tanıma fırsatı bulmuş biri olarak biliyorum ki, Neşet Ertaş yaklaştıkça küçülen değil, büyüyen bir insandı. Onunla geçirilen her vakit, insanı daha da hayran bırakan bir derinlikteydi. Pek çok sanatçı vardır; uzaktan bakınca büyük görünür, ama yaklaştığınızda büyüsü kaybolur. Kusurları, zayıflıkları ortaya çıkar. Neşet Ertaş öyle değildi. O, yaklaştıkça gönüllerde büyüyen, insanlığıyla hayranlık uyandıran gerçek bir Anadolu bilgesiydi. Sanatındaki ustalık herkesçe malumdur. Ama asıl büyük olan yönü, onun insanlığıydı. Mahcup bir tevazu içinde yaşadı. Popüler olmak için değil, halkına hizmet için çaldı söyledi. Kendi deyimiyle: “Halktan aldım, halka verdim.” Rahmetli Neşet Ertaş’ın pek çok yönüyle tanınması, bilimsel boyutlarda incelenmesi gerektiğini düşündüğümüz için bu etkinliğin sadece konserlerle değil, aynı zamanda akademik oturumlarla da desteklenmesini arzuladık. Sağ olsun kıymetli üniversite mensuplarımız da bu çağrımıza kulak verdi ve Neşet Ertaş’ın kültürel ve sanatsal yönünü derinlemesine ele aldılar. Bu nedenle de kendilerine ayrıca teşekkür ediyorum. Bu tür etkinliklerin yalnızca büyük salonlarda, devlet nezdinde değil; aynı zamanda yerel halkın, gençlerin, çocukların, yani bu kültürü taşıyacak kuşakların yüreğinde de yer bulması çok önemli. Çünkü bu kültür yaşarsa, Anadolu’nun ruhu da yaşayacak. Çünkü bu ruhun merkezi burasıdır, Kırşehir’dir.
Sözlerimi uzatmadan önce, Neşet Ertaş’ın ailesine de özel bir teşekkür etmek istiyorum. Oğlu Hüseyin Ertaş’ın da ifade ettiği gibi, aile olarak bu kültür mirasına sahip çıkmaları, bizler için çok kıymetlidir” diye konuştu.




