BÜTÇE GÖRÜŞMESİ

Yaklaşık bir aydır mecliste siyasi partilerin milletvekillerinin sözde ülkemizin bütçesindeki gelir giderlerini halkın huzurunda tartışarak, “Nerede yanlış yapıldığı veya nerede eksik varsa oraya takviye yapmak için oturumlar katılarak Türkiye'nin geleceği üzerinden fikirlerini belirtiklerini zannetmeyin. Hani sözde dedim ya işte bunun için "Sözde" diyorum!! çünkü bütçe görüşmeleri yapıldığı anları görmek için bazen meclis TV’den izleyerek "Bizim için sayın <milletvekili> olarak seçip gönderdiklerimiz vatandaşları için nasıl önemli kararlar alacaklar diye pür dikkat izlediğim de ne yazık ki izlediklerimi biz ülkenin vatandaşını ilgilendirmesinden çok kendi dertleriyle ilgili konuştuklarını görünce hanıma dönerek "Hanım sakın mutfakta yangın var, emekli maaşımız düşük, kredi kartı borcumuzu nasıl ödeyeceğiz, tatile gidemiyoruz yaşımız ilerliyor ülkeyi doğru düzgün gezmedik bak Avrupalılar geliyor ülkemizi ziyaret ediyor VS.VS diye şikayet etme. Meğer meclistekileri sıkıntısı bizim sıkıntılarımızdan daha çokmuş! Çünkü, öyle olmasaydı bizim için "Ne" yapabiliriz enflasyonu nasıl bitirelim, halkın refah düzeyini nasıl artırabiliriz diyerek sağlıklı ortak karar alırlardı." Bana soracak olursanız önceliklerimiz yönelmeliyiz. Bugün cezaevlerinde yatanların olduğu muhakkak. Niçin ve neden yattıkları er geç haklı veya haksızlıkları ispatlanarak ortaya çıkacaktır. Nasıl ki Allah’ın adaleti varsa “Türkiye Cumhuriyeti’nin” de adil yargılama mekanizmaları devreye girdiğinde sorunlar hallolacaktır kanaatindeyim. Yalnız bu insanların hakkını savunulacak zaman ve mekân “Bütçe" görüşmelerini yapıldığı an da vatandaşın o kadar sorunu varken görüşmelerin sağlıklı yürütülmesi açısından TBMM olmamalı. Emekli, çalışan işçi memur, asgari ücretlisi, öğrencisi öğretmeni, polisi askeri ve her şeyden daha da önemlisi evde bir tas çorba pişirmek için mutfağındaki yangının sönmesini bekleyen ev kadınlarının dilek, şikâyet ve istekleri hakkında konuşması gerekenler, birbiriyle dalaşmaktalar. Mecliste gördüğüm tek eksik şey; Erzurum’un dadaşı Aşıkların sazlarıyla orada olmayışları. Belki onlar olup da sazlarıyla atışmalar yapsalar belki de bu kadar kargaşaya mahal vermeyecekleridir. Terörü bitirmek için yoğun ve hummalı bir çalışma var mecliste. Bu süreci yönetenler doğru bir şekilde yürütülmesi hususunda oldukça hassas çalışma yapmaktalar. Bence en doğrusu da bu şekilde yürütülmesi ve aceleye getirilmemesi. Sonucunu bekleyip görmekte fayda var. Bu süreç olumlu bir şekilde sonuçlanırsa ki “Temennimiz bu yönde” artık gözü yaşlı annelerin genç yaşta kaybettikleri çocuklarının tabutuna kapanarak döktükleri gözyaşı dinmiş olacak. Gençler söz konusu vatan olduğunda seve seve canlarını feda etme pahasına da olsa askerlik görevini ifa etmek için gideceklerinden hiç kimsenin şüphesi yok… Ancak vatandaş olarak hepimizin dileği kan dökülmesin silahlar patlamasın ki terör bitsin. Terör belası yüzünden hükümet ister istemez silah sanayisini ve silah alımını hızlandırmak zorunda bırakılmıştır. Atılan her mermi bir okulun ve hastanenin yapımını on yıl geriye götürür. Burada küçükte olsa bir eleştiri veya telkinde bulunmam gerekirse eğer: “Sivil toplum kuruluşlarının fikirleri alınırken aynı zamanda sokaktaki vatandaşımız başta olmak üzere yazar ve çizerlerin de görüşünün alınması gerektiğini düşünüyorum. Belki ben kaçırmıştım olabilirim.” Bu konu sadece “Sayın Devlet Bahçeli, DEM Partisini vekilleri ve Sayın Cumhurbaşkanımızın” çabasıyla sonuca ulaşacak bir mevzu değil. Böyle devam etse de sonuçta tüm siyasi partilerin içinde olmadığı bir sürecin ileride başımıza tekrar bela açmayacağı kanaatinde değilim. Sonuçta bu konu içinde birçok mevzuyu barındırıyor. Aykırı düşünceleri kaldıracak bir konu değil. Türkiye pozisyon olarak Asya Avrupa için geçiş güzergahında önemli bir misyon taşımaktadır. Önceliğimiz içimizdeki şeytanı temizleyerek, Avrupa ve Asya’ya ya geçişlerde saygınlığımız korusun. Onun için önce kendi kapımızın önünü temizlemeliyiz. Bunun için terör, ekonomi, eğitim ve liyakat esas almak gerekir. Muhtemelen benim düşündüğümü mecliste kürsü kavgası yapanlarda biliyordur. “Bu arada teknoloji bağımlılık yapmaya başladı insanlarımızın üzerinde. Boşanmalarla birlikte sapkınlık ve sapıkça düşünceler stajyer çocukları taciz etme noktasına kadar getirdi. Mahalle aralarında küçük yaştaki kız çocukları uyuşturucu satmak’ ta araç olarak kullanıldığını duymaktayım. Oldukça üzücü bir durum. Umarım İçişleri Bakanlığımız ve Emniyet birimlerimiz bu konuyu en kısa sürede hallederler. Dünya istihbaratını içinde barındıran bu ülkenin teşkilatı İnanıyorum ki mahalle aralarında çocukların oyunlar oynaması için yapılan parklardaki uyuşturucu satışı yapanları bir an önce yakalayıp gerekeni yapacağını bekliyorum…! Saygılarımla