Hayat kimine çok güzel, kimine karanlık seyreder.
Bizler insanoğlu olarak bazı zaman çok mutlu, bazı zaman iç çekip ağladığımız günlerde yaşadığımız olaylardan dolayı, hatıralarımızda yer edişini asla unutamayız.
Yarının ne getireceğini bilmeyiz, bilemeyiz. Allah kimseye acı vermesin, herkes mutlu olsun, dünyada kimse ağlamasın, ocaklar sönmesin. Hırs, ihtiras, makamlar uğruna canlar yakanlar, can alanlar sizlerin de ölümlü olduğunuzu unuttuğunuzda ölümü hatırlayacak, kalbiniz olsun.
Her gün inanılması güç olayların olduğuna hem tanık oluyor, hem de görsel yazılı basında sosyal medyada okuyoruz, görüyoruz. Kimi zaman hırslanıp argo kelimeler kullanıyor, kimi zaman ağlıyoruz. İnsansın işte ne ile karşılaşacağını bilemiyorsun.
Çaresizlik anlarımızda seninle olan dostların arkadaşlarınla teselli olmaya çalışıyor, sorumlulukların olduğunu hatırlıyorsun. Ben çok kısa bir süre önce üç çocuğumun annelerini benimle bir ömür olmaya ant içtiğim eşim, canım hayat arkadaşımı kaybettim. Çok acı fakat gerçek olan bu. Acıyı iliklerime kadar yaşadım.
Derlerdi de inanmazdım. İşte ben de onu yaşadım. Hani bir saniyesini bile garantimizin olmadığını söylediğimiz hayatımızın bizlere neler hazırladığını bilemediğimiz için aniden yaşanan olaylar karşısında suskunluğu tercih edenlerden oldum.
Kolay değil, otuz üç yıl seninle ortak yaşam süren üç tane birbirinden kıymetli çocuklar veren, her sırrını bilen arkandan sana dağlar kadar güven veren, sıkıntılı günlerinde seninle olan, dertlerinle, dertleşen senden bir talebi olduğunda “yapabilir miyiz?” diyebilecek kadar alçak gönüllü olan, bir insanı, bir kuş misali ellerinin arasından uçarak gitmesi ve sana seninle olduğu günlerin hatıralarını bırakması, baktığın her yerde yaşadığı her ortamda hayat arkadaşını görmen, sanki kapılar ardından gelecek, sana tebessümle bakıp gününü sıkıntını soracak gibi, gel gör ki o yok.
Gözünden sakındığın, gördüğünde mutlu olduğun insan bütün her güzelliği ardından bırakarak gerçek hayata gidişine tanıklık ediyorsun, ağlıyorsun. Onu resimlerinde görüp konuşarak dertleşiyor, sanki resimlerdeki tebessümü sana bir şeyler anlatırken, sen onunla konuşarak, dua ederek kendine huzur veriyorsun. Duygusal olup kimselere göstermeden gözyaşlarını silip mutlu olabiliyorsun, onun sevdiği çiçeklere bakıp hayallerinle avunuyorsun.
Ah be dünya! Gerçekten her saniyen imtihan.
“Balık deryada yüzermiş de deryanın kıymetini bilemezmiş” derler ya ben aynen balık gibi oldum. Yaşadığım güzelliklerin sanki hiç kıymetini bilmedim. Bana canından can veren yaşamam için makinaya bağlı hayatımı tekrar normal hayata dönmemde en ufak bir tereddüt göstermeden, “sen olmaz isen bizler de olmayız” diyen canından bir parça ile hayata bağlanmamı sağlayan, güzeller güzeli Allah dostu melek yüzlü insanı kaybettim. Şimdi teselli bulduğum konuştuğum hatıralarım benimle.
Çocuklarım annesiz, ben eşsiz yardan ayrı Kırşehir’de ilk bayramımızı geçirdik. O günlerde hepimiz sessiz duygusal, canını kaybetmenin acısı, sızısı kalbinde, hepimiz ayrı bir keder içerisinde, buruk bir bayram.
Dostlar, arkadaşlar ahde vefa bu. Yaşadığımız ortamda bulunması çok güzel bir duygu oldu. Anadolu insanının bu hasletini yıkamadılar. Yeni yetişen nesil her ne kadar aklı havada deyimi gibi yaşam sürmeye çalışsa da etrafındaki gerçek yaşamdan etkilenip güzel işler yaptıklarına da şahit olduğumuz olaylar var.
“Bir lokma bir hırka” diyen nesiller dik.
Şimdi her şeyimiz maddiyet, para olmazsa olmazlarımızdan oldu. Bizim içimizden çıkıp dün bizler gibi yaşayanlar şimdi bol para ve mükemmel koltuklar ve bunun ihtişamı ile sokaktan bir haber olanlar etrafımızı sardı, onlar bizi otlayan koyun görüp üç beş senede bir onları makamlara taşımak için gördükleri insanlar olduk.
Aslımıza, kendimize dönelim. Bizden olmayan bizim gibi yaşamayan onların bir yemek parasına bir ay çalışan olmayalım. Hizmet için talip oldukları makamlarda yapacakları hizmetleri senin verdiğin vergilerden yaptıklarını unutmayalım. Makam ve koltuk hırsına kapılanlar kaybeder. Kendisini ulaşılmaz zanneden zavallıların bir tebessüme, şerefinden, namusundan, fedakârlık yapan değil, sorgulayan, hakkını savunan insan olma gayretinde olalım. Bugün varız ama yarın ne olacağını bilemeyiz, kimse de garanti edemez. Geride hoş bir seda bırakmalıyız.