Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü her zaman olduğu gibi rahmet ve minnetle anıyoruz. 
Bugün 7’den 70’e on binler yine O’na saygılarını sunmak üzere Anıtkabir’e akacaklar. Ne mutlu onlara…
Büyük Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan bugün bayraklar yarıya inecek, ebediyete intikal ettiği saat 9’u 5 geçe ülkede hayat duracak.     
Biz Kırşehirliler de öyle yapacağız bugün yine. O’nu büyük bir coşkuyla anmak için Kırşehirliler olarak hazırız.
Evet sevgili okurlarım, ülkemizde pek çok insan Atatürk’ü ölümüne seviyor ve her yıl ölüm yıldönümlerinde O’nu özlemle, rahmetle, saygı ve sevgiyle anıyor.
Atatürk’ün kaybettiğimiz günden bu yana yaşadığımız ve tanık olduğumuz olaylar O’nun büyüklüğünü gözler önüne seriyor.
İşte görüyorsunuz yıllardır nice ihanetlere maruz kaldık. 
Her yanımız, Atatürk’ün dediği gibi dahili ve harici düşmanlarla dolu.  Bunu milletimiz de çok iyi biliyor. Ülkemizi bölmeyi, parçalamayı ve demokrasimizi ortadan kaldırmaya çalıştıklarını görüyoruz. 
Askeriyle, topuyla, tüfeğiyle saldırıp yurdumuzu işgal eden düşman kuvvetlerini kahraman arkadaşlarıyla birlikte yenerek yurdumuzdan kovup Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, ilke ve inkılapları ile Türkiye’yi çağdaş yarınlara taşıyan, bilim, eğitim, sanayi, teknoloji başta olmak üzere tüm alanlarda önemli atılımlar yapılmasını sağlayarak devletimizi saygın bir konuma getiren Büyük Önder Atatürk’e minnet borçluyuz.
Kurtuluş Savaşı öncesinde ülkemizi bir uçtan bir uca işgal eden düşman ülkelerin askerleri her yerde kol gezerken, Türk halkının bırakın silahı ve teçhizatı, ayağında giyecek ayakkabısı dahi yoktu, insanlarımız bir somun ekmeğe muhtaçtı. 
Savaşta üzüm hoşafı ile karnını doyurmaya çalışan kahraman Türk askerleri tüm bu zor koşullarda bile bağımsızlığa olan inancını yitirmedi. 
Ulu Önder Atatürk, yol arkadaşları ve vatanını korkusuzca savunan kahraman şehitlerimiz öylesine eşi benzeri görülmemiş bir destan yazdı ki, tüm mazlum milletlere örnek oldu.
Dize getirdiği devletlerin liderleri bile, bağımsızlığa ve hürriyete inanan, hayatını Türk milletinin şerefle yaşamasına adamış, zeki, eşsiz, askeri bir deha olan Mustafa Kemal Atatürk karşısında saygıyla eğiliyordu. Hem komutan hem de bir lider olarak Atatürk gerçekten de dünyanın gıpta ile baktığı bir insandı.
Büyük Atatürk’ü bugün 82. yıldönümünde yine anarken, O’nu ve fikirlerini gerçekten anlayabildik mi? 
O’nun ilkelerini, devrimlerini, koruyup, yüceltebildik mi? 
Zaten O’nu anlamış olsaydık bugün Atatürk’ü ağzına alamayanlar, O’nu minnet ve şükranla anamayanlar aramızdan çıkar mıydı?
Üzgünüz, hâlâ Atatürk’e, Atatürk diyemeyen, O’nun yaptıklarını görmezden gelip inkâr eden bedbahtlar görüyoruz. 
Tek kelime ile yazıklar olsun böylelerine…
Atatürk, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını vererek kadınlarımızı daha yükseklerde görmek istiyordu.
Atatürk’ün sanayi devrimlerini, dil devrimi ve Türk köylüsünü, çiftçisini bugünkü modern tarımcılığına yönlendirmesi unutulur mu?
Şimdi ne oldu, aralarında Atatürk Orman Çiftliği’nin de bulunduğu çiftliklere? 
Ne oldu, Kırşehir’deki Malya Devlet Üretme Çiftliği? 
Çiçekdağı’nda Tilki Çiftliği olarak bilinen tarım ve hayvancılık çiftliği nerede?
Bugün bunlar ne durumda bilen var mı?
Oysa Türkiye Cumhuriyeti’ni iğneden ipliğe yeniden inşa eden, dışa bağımlılıktan kurtarıp, üretime yönlendiren Ulu Önder Atatürkümüzdü.
O’nun işaret ettiği yol; modern ve çağdaş Türkiye değil miydi?
Evet, geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemezmiş!
Atatürk’ün kıymetini bilemedik ne yazık ki!
O’nu hep milletçe andık, ama maalesef anlamadık!
Anıtkabir’e gelenlere engeller çıkardılar, anmasınlar diye!
Aslında böylesi uygulamalar insanları Atatürk’e ve O’nun ideallerine daha çok sarılmaya, kenetlenmeye yönlendiriyor ama haberleri yok!
Şunu kimse aklından çıkarmasın. İçimizdeki Atatürk sevgisi günden güne büyümektedir. O’na yapılan saldırılar Türk milletini daha da birbirine kenetlemekte. Her türlü siyasetin, ideolojinin üzerinde olan Atatürk’e, temsil ettiği değerlere daha da sahip çıkılmasına neden olmaktadır.
Türk milleti kurtuluş mücadelesi vermiş bir millettir. Türk milleti Atamızın emanetlerine sahip çıkan bir millettir. Türk milleti Büyük Atatürk’ün gösterdiği hedeflere yürüyen, O’nun açtığı yolda ilerleyen, her türlü zorluğa inançla göğüs geren büyük bir millettir.
Ne demişti Büyük Atatürk, yıllar önce:
    “Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden rahat yaşama yollarını aramayı itiyat haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra istiklallerini kaybetmeye mahkûmdurlar. Hiçbir ülke, paradan para kazanma anlayışıyla çağdaş ülke konumuna gelemez; onun için, toplum bu hastalıktan kurtarılmalıdır.”
Allah bu ülkeye iyi ki Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lideri armağan etmiş. Yoksa halimiz ne olurdu?
Yazımı kendilerine hitap eden Mustafa Kemal Atatürk’e yanıt veren Türk gençlerinin cevabı ile noktalayalım:
“Ey Büyük Ata,
“Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımız olacaktır.
Ey Türk’ün büyük Ata’sı !
“İstiklâl ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.
“Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız.”
    Ah Atam ah…
Keşke sağ olsaydın da kurtardığın vatanda yaşananları görseydin.
“Keşke Yunan kazansaydı!” diyen “Fesli Kadir” gibi meczuplara yazıklar olsun!
O’na saygı duymayan, hayırla anmayan, bu devletin kurucu liderine, ortak değerlerine dil uzatılmasına kimse izin vermemeli. 
İşte bu nedenle bugün Atamızın kıymetini her zamankinden çok bilmemiz gerekiyor. Atatürk’ün kıymetini bilmeyenler, O’nu tartışmaya açanlar, kirli ağızlarına dolayanlar aslında bu ülkenin hangi koşullarda, nasıl kurulduğundan bihaber olan zır cahillerdir, hainlerdir.  
Ölüm yıldönümünde seni bir kez daha rahmetle, minnetle, şükranla anıyoruz. 
Ruhun şâd mekânın cennet olsun Aziz Atam…