Bütün ülkelerde yolsuzluklar olur, kısa yoldan paraya ulaşmak arzusu insanları değişik cezalara razı olmayı göze alması, yasalarla önlenemiyor. 
Yolsuzluk bir nevi yasaların yetersiz kalmasıyla beraber, eğitimsizlikle beraber toplum terbiye ve disiplinsizlikte eksiklerin faktörlerindedir. Türk toplumunda dini disiplinin ve bir nevi seri idarenin hüküm sürdüğü devirlerde de yolsuzluklara rastlanır. 
Türkiye Cumhuriyetinde halka yansıyan büyük yolsuzluklar, havuz, yavuz ve Halide Edip Adıvar tarafından kaleme alınan ve akıcı bir şekilde romana dökülen Yol Palas romanıdır. Bir şebekenin içerisindeki hesaplaşmayı ve bir cinayeti anlatır. 
Zamanımızda yasalara uygun olarak daha geniş ve daha kibar vurgun ve soygunlar devam ediyor. Halkın parasıyla yaptırılan yol ve köprüler en basit örneği. Cumhuriyet’ten sonra o kadar çok yolsuzluk ve hırsızlıklar yaşandı ki, bunların pek çoğunu halk içinde yaşıyormuş gibi şahit oldu. 
Halk çok yolsuzlukların mağdurluğunu içinde yaşar. Bunların büyük bir kısmının soruşturulması sadece lafta veya mahkeme salonlarında, dipsiz bir mağara akisleri gibi dalga dalga zayıflayarak kaybolur gider ve unutulur. Büyük yolsuzluklar neticesinde büyük insanlar doğar, nitekim de doğdu ve her hangi bir şekilde hayatımızı yönlendirenlerde çıktı. 
Şu da bir gerçek, her yolsuzluğun faturası her hangi bir şekildi vergilerle halkın cebine yansır. Lockheed skandalı ve hayali sunta ihracatı ile devletten alınan vergi iadesi gibi yolsuzluk olayları yaşandı. Bunlardan Demirel’in yiyeni yargılandı ve güya cezalandırıldı.
Culor yolsuzluğu, bankaların içinin boşaltılması gibi sayısız yolsuzluklar yapıldı, bunlara bakanların ve üst seviyeli bürokratlarında karıştığı rüşvet ve yolsuzluklar oldu. Fakat pek çoğu hiç kimsenin anlayamayacağı bir şekilde kapandı. 
Üst düzey bir siyasetçinin ki, bu siyasetçi iktidar partisinin kurucularından en ağır toplarından biri. Bir zamanlar Payitahttan taht kuran bir şehremini hakkında ağır ithamlarda bulunarak (Ankara’yı parsel parsel sattın ve ne zaman siyaseti bırakırsam hepsini açıklayacağım) demesine rağmen imiği sıkılınca verdiği sözü mideye indirdi. Aman bu adamın toku ciki yok bunu aramıza alalım diye tekrar ballı bir göreve getirdiler. Fakat adamın duracağı yok bunu Ankara’da uzaklaştırdılar ama, bir kaç yerde aldığı ballı aylıklar ödenmeye devam edip etmediği belli değil. 
Türkiye’de son yirmi yılın yolsuzluk ve skandal olayları, yirmi yıl yazılsa yine bitmez. Olacağı henüz belli olmayan seçimlerde halk nasıl bir karar verecek merak konusu, tabi ömrümüz oraya kader yeterse. Bir tarafta korana, bir taraf da yoksulluk ve geçim sıkıntısı ömrümüzü nasıl etkileyecek.