Ülkemizin başına musallat olan koranavirüs her bir insanımızı olumsuz yönde etkiledi dersem yanılmam sanırım. Hem de o kadar çok etkiledi ki hangi birini sayayım. 
Elbette bütün sıkıntılara rağmen hayat devam ediyor ve hem ibadetimizi yapmak, hem de devletimizin almış olduğu on yedi günlük kapanma kararına uymak için elimizden geleni yapmaya gayret ediyoruz. 
Bence geç kalınmış ve zamanlaması çok yanlış bir kapanma kararını yaşıyoruz. Ben küçük esnafım. Benim dükkanım sadece ailem ile beraber beş kişiye bakıyor, detayları saymıyorum. Şimdi bu kapanma ile birlikte bir çok esnafımız mağduriyet yaşıyor ve alınan bu karar gelecekte esnafımıza çok büyük etkisi olacak. Çünkü görünen köy kılavuz istemez. 
Öyle ki bu kapanmanın etkisi esnafımız üzerinde gelecek günlerin sıkıntılı geçeceğinin şimdiden göstergesi oldu. Kazancı olmayan kapılar ödemeler konusunda açık olan kapılara kul edilerek büyük yanlışlığa mahkum edildiler. 
Birçok bölgede evinin geçimi konusunda sıkıntıya düşen esnafın onur ve şerefinden dolayı intihar etmeleri gün geçmiyor ki haberlerde ya da sosyal medyada okumayalım, görmeyelim. 
İşin en kötü yanı yetişen fırtına gibi genç beyinlerimizin ülkemizde gelecek korkusu yaşaması sebebi ile yurtdışına gitmeleri, gitmek istemeleri ne kadar acı, ama gerçek bu.
Ülkemde makam işgal eden her kurumun başındakilerin “ben yaptım” oldu mantığı ile hareket etmesi bu ülkeye çok değerler kayıp ettirdi, ettirmeye de devam ediyor. İstişare ve meşveret ile yapılan, ya da yapılacak her iş işin ehilleri ile değerlendirilip kararlaştırılırsa  yanılma şansı çok az olur.  Ancak ne yazık ki bu değerlerimizden uzaklaşınca her işimiz yap-boz gibi oluyor. Yaşamımız boyunca ülkemizde, yaşamımızda onlarca yanlışlıklara imza atıldığını biliyor ve görüyoruz.
Yap-bozlarla, kanunların genelgelerle delindiğini yaşıyoruz. Ardından adalet, hukuk kelamları yapılarak toplumun gazı alınmaya çalışılıyor.
Evet bu gerçekler bu ülkede yaşanıyor. Siyasetle makamlara gelenler siyasetin, siyasetçinin kölesi oluyor. Liyakatsiz insanlarla doldurulan hizmet kadroları vatandaşına hizmet etmeyi zül görürken kendisini hak etmediği makama taşıyanların askeri olma konusunda kendilerini mecbur görenlerle vatandaşlarımızın bugün çektiklerinde asla gelecek günlerimizde de bir düzelme olmaz. Kendi makamları için kanun çıkaranlar, vatandaşın refahı için de en güzel kararları, kanunları, uygulamaları yaşamımıza eklemeliler. 
Bu kadar söz yazdık, her olumsuzluk ülkemizde mi yaşıyoruz, yereli de ulusalı da aynı, bir çıkmaz içerisinde. 
İnsanlar her güzelliği kendisinde başlatmalı nasıl yaşıyorsak öyle de yönetiliyoruz. Bu gerçek tokat gibi suratımızda patlıyor. Sözün özü bu olsa gerek. 
Siyaset yetkisini ona güvenip oy verenlerden alıyorsa, makamlarının ağırlığına kapılıp makam sarhoşluğuna kapılmadan hizmet etmek için onuru ile gayret kâr olmalıdır. Kimse kendi zenginini oluşturmak, kendi yandaşlarına hizmet etmek için makamlara gelmedi. Türkiye Cumhuriyeti 780.580 kilometrekaredir. Bu toprakların her zerresi 83.614 milyon insanımındır ve onlar hizmet bekler. Buna talip olanlar kabahat aramayı değil, hizmet etmeyi düşünmeliler. 
Şimdiden hayırlı bayramlar dileklerimle…