15 Temmuz FETÖ terör örgütünün darbe girişiminden sonra Türkiye ve Kırşehir genelinde sağlamış olduğumuz birliktelik yıllardır özlediğimiz, arzuladığımız olması gereken bir dayanışmaydı. Sağladığımız bu dayanışmayı hiçbir siyası ayrım yapmadan Ulu Önder M.

15 Temmuz FETÖ terör örgütünün darbe girişiminden sonra Türkiye ve Kırşehir genelinde sağlamış olduğumuz birliktelik yıllardır özlediğimiz, arzuladığımız olması gereken bir dayanışmaydı. Sağladığımız bu dayanışmayı hiçbir siyası ayrım yapmadan Ulu Önder M. Kemal Atatürk’ün “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” sözünden hareket ederek sürdürmemiz ülkemizin ve Kırşehir’in hayrına olacaktır.
Bilinen bir gerçek var ki son yıllara kadar Türk Devletini, Türk İnsanını yıllardır ayakta tutan birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde hareket etmesidir. Bu birliktelikler zaman, zaman ülkemizde meydana gelen ekonomik krizlere rağmen bizleri ayakta tutmuş, anne ve babalar çocuklarına, abla ve ağabeyler kardeşlerine, herkes birbirine destek olduğundan ekonomik krizler her hangi bir iç savaşa, kan dökülmesine, dükkânların, marketlerin yağmalanmasına neden olmadan atlatılmıştır.
Ülkemizi sağlam temeller üzerine oturtan birlikteliğimizi ilk önce kök ve geniş aile yapısıyla aile içerisinde sonra yaşadığımız mahallemizde, illerde ve Türkiye genelinde sağladık. Sağlamış olduğumuz birliktelik ve dayanışma sayesinde İstiklal ve Kurtuluş savaşlarında, Çanakkale’de düşmanı hezimete uğrattık. Hıristiyan devletlerine yüzyıllarca unutamayacakları acılar, üzüntüler yaşattık, ülkemizin gelişip kalkınmasına vesile olduk.
Oysa kendilerini güçlü zanneden, dünya devletlerinde ekonomik krizler olduğunda iç savaşların çıktığını, cadde ve sokakların kan gölüne çevrildiğini, dükkânların yağmalandığını televizyonlardan seyrederiz. Bunun sebebi olarak ta Türkiye’deki birlik, beraberlik ve dayanışmanın olmamasından kaynakladığını görürüz.
Amaçları Türkiye’yi bölmek, parçalamak olan başta ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve diğer haçlı devletleri Türk İnsanındaki, Türk Devletindeki birlik ve beraberliği bozmadan bir şeyler yapamayacağını anladıklarından yıllar öncesinden uzun vade de ülkemiz üzerinde değişik senaryolar uygulamaya başlayarak çağdaşlık, ilericilik ve medeniyet maskesi altında kaos çıkarmaya, aile yapımızı, birlik ve beraberliğimizi bozmaya başladılar. Bunları yapmak için de ülkemize çok sayıda ajanlarını gönderdiler. Bu ajanlarla sağ, sol ideoloji kavgası başlattılar.
Karaborsacıların, hayali ihracatçıların üremesine, çoğalmasına, Türkiye’de benzin, gaz, tuz, yağ ve bazı temel yiyecek ve maddelerin bulunamamasına sebep oldular. Tabiri yerindeyse Türk İnsanını canından bezdirdiler. Sağ, sol ideoloji çatışmalarının yanında Aleni, Sünni meselesini ortaya atarak, Kahramanmaraş’ta ve Çorumda olaylar çıkartıp yüzlerce insanımızın ölmesine vesile oldular. Türkiye’yi bırakın geceleri, gündüzleri dahi sokağa çıkamaz bir vaziyet içerisine düşürdüler. Bunun örneklerini Kırşehir’de de yaşamadık mı? Kırşehir’in ikiye bölündüğünü, her gün olayların çıktığını, insanların öldürüldüğünü, yaralandığını, esnafların camlarının kırıldığını görmedik mi?
İşte tüm bu olayların başlamasının sebepleri Hıristiyan devletleridir.
Tabi ki bütün bunları yapmadan önce bizdeki birlikteliği ve dayanışmayı bitirdiler, aile yapımızı bozdular, gençlerimizde milli ve manevi bilincin kaybolmasına sebep oldular. Eş, dost, akraba, aile gibi çok önemli kavramları yok ettiler. Türk İnsanını kısa yoldan servet kazanma yoluna iteklediler, bencilliği, yalnızlığı öğrettiler, ekonomimizi iflas ettirdiler, sanayimizi bitirdiler, empoze ettikleri ekonomik programlarla özelleştirme icat ederek Türkiye’nin en büyük ve stratejik fabrikalarını yok denecek paraya kendileri satın aldılar. Bunları yaparken bizi birbirimizden ayırdılar, lüks yaşama, konfora, son model arabalara, evlere, eşyalara düşkün bir toplum haline getirdiler. Bakın Türk İnsanına eskisi gibi mi ? Kimsenin kimseden haberi yok, komşu komşuyu tanımıyor, selam vermiyor, iyi ve kötü gününde yanında olmadığı gibi elli metre fazla gittiği için cenaze çadırlarını şikayet edecek kadar vicdansız, merhametsiz toplum olduk. Türk İnsanının dayanışma içerisinde olduğu zaman yıkamayacaklarını bilen Hıristiyan devletleri içimize gönderdikleri ajanlarla ortalığı karıştırdılar, nifak soktular. geleneğimizle, örfümüzle, adetimizle, tarihimizle, kültürümüzle dilimizle, dinimizle oynadılar.
Türkiye’nin Müslüman ve demokratik bir ülke olarak hem Müslüman Ülkeler arasında hem de Türkiye Cumhuriyetlerinde lider bir ülke olması, ağabey bir ülke olması, Türklüğü ve İslamiyet’i yıkmak için Türkiye’nin varlığının engel teşkil etmesi, Ortadoğu’da BOP projesi kapsamın da düşünülen büyük İsrail Devletinin topraklarının ihtiyacı olan su kaynaklarının çok önemli bölümünün Türkiye’de olması, Avrupa ile Asya arasında köprü durumunda olması, ileri yıllarda sahip olmak istedikleri Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk Devletleri için düşündükleri projelere Türkiye’nin engel teşkil etmesi planlarını bozmaktadır. Bu nedenlerden dolayı Türk ve İslam Dünyasının birleşmesini, bir araya gelerek güç birliği yapmalarını engellemeye çalışmaktadırlar.
FETÖ terör örgütünü, PKK’yı İŞİD’i ve diğer terör örgütlerini Türk ve İslam Dünyasını yok etmek için kurdular. Onlarda biliyorlar ki Müslüman Türk Devletleri ve İslam Ülkeleri tek çatı altında birleşirlerse hiçbir zaman Türklüğü, Türk Devletini, İslamiyet’i ve Müslümanlığı yok edemeyeceklerdir.
Bundan dolayı Müslüman Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, Türk İnsanı olarak 15 Temmuz dan sonra sağlamış olduğumuz birlik, beraberlik ve dayanışmayı her alanda devam ettirmeliyiz, özümüze dönmeliyiz, kendimize gelmeliyiz. Aksi ise hüsran olur.