Ramazan ayı başladı, yine pide kaç kuruş, etin fiyatı ne olacak? Müslümanlık taslayan toplum olarak nerde rant elde edilecek onun hesabı yapılıyor. Ramazan ayının Müslümanların en kutsal ayı olmasından dolayı mı vurgun peşinden koşuyoruz, hatta daha ucuz olması gerekmez mi, hani fakirlere yardım bu ayda daha sevap olmaz mı? Demek ki anlatıldığı gibi uygulamada bir aldatmaca var.

Ramazan ayı başladı, yine pide kaç kuruş, etin fiyatı ne olacak?
Müslümanlık taslayan toplum olarak nerde rant elde edilecek onun hesabı yapılıyor. Ramazan ayının Müslümanların en kutsal ayı olmasından dolayı mı vurgun peşinden koşuyoruz, hatta daha ucuz olması gerekmez mi, hani fakirlere yardım bu ayda daha sevap olmaz mı?
Demek ki anlatıldığı gibi uygulamada bir aldatmaca var. Eh ne yapalım bu işi de Allaha havale edelim bakalım o ne diyecek.
Ramazan’la birlikte Kırşehir tam bir sessizliğe büründü, çarşı Pazar boşaldı. Hemşehrilerimiz Ramazan ayını evinde geçiriyor. Dışarıya çıkacak mecali yok.
Hemşerilerimin Ramazan ayı mübarek olsun, birazda merhameti elden bırakmayalım.
Bireysel silahlanmada bizden ileri ülke yoktur dünyada. Eskiden kimin silahı var hemen hemen herkes bilirdi, şimdi kimin silahı yok onlar biliniyor.
Yaşam problemi had safhada olan bir toplumun aşırı silahlanması pekte hayra alamet sayılmaz. İktidar hükümetleri yasal vergi borçlarını toplayamıyor da, silah vergileriyle bütçe açığını kapatmaya çalışıyor veya böyle bir zihniyet taşıyorsa durum çok vahimdir.
Toplum stresli, pazarcı sinirli, müşteri öfkeli ve koltuk altında veya belinde alenen silah taşıyanların sayısı her gün artıyorsa, sonuçlarda vahim olmayacak bir durum kalır mı?
Haberleri dinliyoruz, adam sevgilisine el bombası attı, damat gelinin sülalesini keleşle taradı, oğlan annesini doğradı, öğrenci hocasını şişledi, yolcu şoförü dişledi.
Allah aşkına ne oluyoruz ve nereye gidiyoruz?
Son on yılda silahlanma yüzde 150 artış göstermiş, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verdiği rakam, kayıtlı silah sayısı 2,5 milyon! Bunun büyük bir kısmı hiç tehdit altında olmayan ve sokak magandası diye tabir ettiğimiz suç potansiyeli yüksek olan kimselerin elinde.
Yivli ve yivsiz av tüfeklerinin sayısı devletin verdiği rakamların çok çok üstünde, yani her dört veya üç kişiden biri silahlı. Her sene 15 bin kişi silahlı saldırıya uğramakta ve bunun 3 bini hayatını kaybetmekte, çok acı ve yüksek bir rakam.
Yasal mevzuatta görülen eksiklikler ve cezaların yetersiz olması, silahlanmanın önünün alınamamasının tek sebebi değil elbette. Bir insan neden silahlanma ihtiyacı hisseder?
Elbette kendisinin daha emniyette olmasını istediği için.
Peki, silah ruhsatı almanın bir usulü, kaidesi, yasası yok mudur?
Olsa da uygulamada bir zafiyet söz konusu değilmiş. Demek ki insanlar kendisinin emniyette olduğunu hissetmiyor ki korunma tedbiri olarak silahlanmaya ihtiyaç duyuyor.
Esasında yasal düzenlemede bir eksiklik olduğu bariz olarak görülüyor. Yaşamanın yürütmeye aktardığı düzenlemelerde yargıya intikalinde acaba yetersiz mi kalıyor?
Dağda gezen çobana, çiftçiye silahın gerekliliği elbette tartışılmaz, oda eline verilen silahı kullanmaya muktedir olan kimselere, ya çarsıda pazarda gezene ne lazım oluyor ki herkesin kıç üstü kabarık.
Muhtara silah ne için verilir? Muhtarlıklarda zaten zimmetli silahları vardır, muhtar cephede savaş mı veriyor da silahlanıyor?
Bugün çevirin yollarda kural tanımayan trafik magandalarını hepsi de silahlı. Eğer bu işin önü alınmazsa, tehlikenin büyüklüğü fark edilince çok geç kalınmış olacak. Ama bunun faturası yine halka ciro edilecek hiç kimsenin şüphesi olmasın.