Bir türlü tanıyamadığımız Bahçeli ve politikası…

Son yıllarda, son aylarda MHP ile ilgili yorum, eleştiri ve önerileri izlemeye çalışıyor, bu konudaki farklı görüşleri değerlendirmeye çalışıyoruz. MHP’yi 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde yakından gördük ve izlenimlerimiz o dur ki, iktidar çevreleri MHP ile HDP’yi baraj altında göstererek 400’e yakın milletvekili hayâlliyorlardı.


MHP’yi 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde yakından gördük ve izlenimlerimiz o dur ki, iktidar çevreleri MHP ile HDP’yi baraj altında göstererek 400’e yakın milletvekili hayâlliyorlardı.
Hatta iktidar partisi MHP’lilere daha sıcak bir yaklaşık içine girerek mitinglerde ve salon toplantılarında “MHP’li kardeşlerimiz” diyorlardı ve sonuç olarak iktidar partisi bu siyaset anlayışıyla MHP’nin oylarından yüzde 3-4’lük kısmını alarak 7 Haziran’daki 80 milletvekilinden 40’ını 1 Kasım seçimlerinde yanlarına ya da partilerine çekmeyi başardılar.
HDP de öyle…
Güneydoğu’da ve belli illerdeki Kürt kökenli seçmenlerin oylarının yarısına yakını almışlardı. HDP de barajı zar zor aşabilmişti.
Peki böyle bir seçim sistemiyle, böyle bir parti yönetimiyle MHP nasıl iktidara alternatif olur?
1980 sonrası milletvekillerinin yeniden toplandığı, “partim” dediği Milliyetçi Çalışma Partisi ile Alparslan Türkeş’in ölümünden sonra partinin başına getirilen Devlet Bahçeli’yi yıllardır izliyor, politikalarını anlayamıyoruz. Muhalefet partisi mi, iktidar payandası mı bir türlü çözemedik.
Hatırlayınız DSP-ANAP-MHP koalisyonunu hiç yoktan bozdu ve bugünkü AKP iktidarını getiren lider olarak CHP’li Deniz Baykal’la birlikte tarihe geçti.
Bütün bunları MHP’liler de, CHP’liler de, hatta iktidar partisi de çok iyi biliyor. Böyle olunca da MHP büyüyemiyor, baraj altında, barajın az üstünde didinip duruyor. Yani topluma güven veremiyor, partisinin tabanını tutamıyor. Bütün bunların sorumlusu tabi partililer değil, Devlet Bahçeli ve etrafındaki 5-6 kişilik tayfasıdır.
Devlet Bahçeli mitinglerde, salon toplantılarında, grup toplantılarında öksürerek, bir sağa, bir sola dönerek yazılanları bağıra çağıra okuyarak bu milleti ikna edemiyor artık. Üstelik bu toplantılarda iktidarı sert cümlelerle eleştiriyor, ertesi gün iktidara destek veriyor. Bu da parti tabanını öfkelendiriyor.
Öyle olsaydı yakın çevresine bir bakın. Hangi illeri temsil ediyor? Nitelikli, kariyerli, çevresi olan, kişileri tek tek harcadı ve harcamaya da devam ediyor. “Herkes bana mecbur!” sanıyor. Kimse kimseye mecbur olamaz. Partisini büyütmeyen, sürekli küçülten Bahçeli partisini genç nesillere bırakmalı ve kendisi de Türkeş’ten sonra partisinin onursal başkanı olmalıdır.
Zira Türk milliyetçilerinin artık tahammülü kalmamıştır. Bu millet, ya da kendi deyimleriyle ülkücüler Devlet Bahçeli ve yandaşlarının piyonu değildir. Öyle olmasa idi Türkeş’in oğlu bile “babamın partisi” dediği MHP’yi terk edip gider miydi?
Devlet Bahçeli çevresine bakıp bütün bu illeri, hatta yasal olmasa da görevden aldığı illerin Türk milliyetçilerine sormalıdır. “Bizim hatamız nerede? Nerede yanlış yapıyoruz?” demelidir.
Devlet Bahçeli ve etrafı gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedirler. MHP’ye artık zarar vermemeli, MHP’ye daha fazla kötülük etmemelidir. Eğer hala diretirlerse, kendileri ile birlikti kesinlikle MHP baraj altında kalacak ve bu da onların sonu olacaktır. Belki o zaman MHP’nin başından uzaklaşırlar. Ama bu durumun sonu çok acı bir senaryo olabilir.
Son aylarda izliyoruz MHP’yi seçimli kongreye götürmek isteyen Meral Akşener, Sinan Ogan, Koray Aydın ve hatta Ümit Özdağ gibi isimler partiyi toparlamak için, iktidar alternatifi yapmak için mücadele verirken, Bahçeli ve etrafı bunlara mahkeme kapılarını gösteriyor.
Mahkeme 8 Nisan’da MHP’yle ilgili kararını vereceğini açıkladı. Eğer MHP kongreye giderse bütün Türkiye ve MHP’liler rahatlayacak, partinin önü açılacak ve ilk seçimde iktidar alternatifi olacaktır. Böyle olunca da bu durum iktidar partisini de, CHP’yi rahatsız ediyor. Çünkü MHP’nin güçlü olması ülkeyi yönetenlerin ve dış güçlerin işine gelmeyecek. Böyle bir durumu MHP dışındaki partiler ister mi?
Devlet Bahçeli’nin bütün bunları bildiği halde neden halâ partinin önünü açmıyor da iktidarın payandası oluyor anlamakta güçlük çekiyoruz. Acaba bu işin altında başka işler mi yatıyor sorusu akıllara geliyor.
Peki bu kadar MHP’de olumsuzluklar yaşanırken Kırşehir’deki MHP’liler ne düşünüyor, ne yapıyor.
Gözlemliyor ve izliyoruz ki Kırşehir’deki bütün MHP’liler ve ülkücüler Devlet Bahçeli’nin miadını doldurduğunu ve yeni bir genel başkana ihtiyaç olduğunu söylüyorlar. Ama Kırşehir MHP il ve ilçe yöneticileri halkın bu beklentilerine kulak tıkayarak halâ Devlet Bahçeli’ye üstü kapalı destek veriyor. Bir Nevşehir gibi, bir Aksaray’daki parti başkanları gibi Devlet Bahçeli ve ekibine karşı tavır alamıyor, işi öylesine götürmeye çalışıyorlar.
Zaten öyle yapmasalardı, suya sabuna dokunsalardı 7 Haziran’da kazandıkları bir milletvekilini kaybederler miydi? Yapmıyorlar, yapamıyorlar nedense…
Vatanını ve milletini seven Türk milliyetçileri bugün MHP’de büyük bir kan değişikliğini beklerlerken, Kırşehir teşkilatları neden bu değişikliğe onay vermiyorlar bu da ayrı bir konu. Ama bunlar böyle devam ettiği sürece hem MHP’ye yazık edecekler, hem ülkemize, hem de Kırşehirimize…