BİR HİKÂYE BİR FIKRA

Siyasette hemen her şeyi biliyoruz

Bilmediklerimiz bilmek istemediklerimizdir

Gerisi tercihlerimize kalmıştır.

Yok şöyleymiş, yok böyleymiş. Artık bazı şeyler bin kere tekrarlandı.

Bir daha yeniden belirtelim ki;

MİLLETVEKİLİ ADAY LİSTELERİ POPÜLİST POLİTİKALARIN, ÖDÜLLENDİRİLDİĞİ SİSTEM YERİNE; LİYAKAT, BİLGİ, BİRİKİM, TEMSİL YETENEĞİNE, DÜRÜST VATANSEVERLİK ÖLÇÜLERİNE GÖRE BELİRLENMELİDİR.

Ayrıca Milletvekili adaylarının ithal değil, dürüst başarılı toprağında göçebe gibi yaşamayan VATAN SEVDALISI yerel adaylardan tercih edilmelidir...

Hayat siyaset değildir desek de, bir yerde kafa oraya gidiyor. Bu nedenle  burda ara verip bir hikaye, bir fıkra ile devam edelim.

“Bir kümes var. Kümeste birçok tavuk ile genç ve küçük horozlar, bir de kümesin yaşlı ve büyük horozu bulunuyor.

Kümesin etrafında da bir tilki dolaşıyor.

Yaşlı horoz, tilki içeri girmesin diye kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatmış, tavukları dışarı bırakmıyor.

Kümese giremeyen tilki kümesin tellerinde küçük bir delik açarak genç bir horoza sesleniyor ve ona biraz mısır veriyor.

Mısırı yiyen genç horoz her gün gelip tilkiden mısır alıyor.

Bir süre sonra tilki genç horoza tek başına yiyebileceğinden fazla mısır verince genç horoz hem kendisi yiyor hem de diğer tavuklara mısır dağıtıyor.

Böylece yaşlı horozun kümesteki gücü kırılıyor.

*

Yaşlı horozun etrafındaki tavuklar azalmaya, genç ve irileşen horozun etrafında ise tavuklar artmaya başlıyor.

Bu aşamada tilki bu kez kümesin kapısının önüne mısır bırakıyor.

Kümeste bir tartışma çıkıyor.

Kapıyı açalım mı, açmayalım mı diye.

Sonunda korkarak kapıyı açıyorlar ve kafalarını dışarı uzatıp yemlenip hemen geri çekiyorlar.

Bir süre böyle devam ediyor. Hiçbir şey olmuyor.

Kümesteki tavuklar rahatlıyor. Korkuları azalıyor.

*

Nihayet bir gece tilki kümesin önündeki avluya mısır döküyor.

Artık korkusuz olan tavuklar genç ve artık güçlü horozun öncülüğünde dışarı çıkıyor ve rahat rahat yemleniyorlar.

Tilki bir süre sonra gece kümesin kapısından kendi mağarasına kadar mısır tanelerini döküyor.

Sabah kümesten çıkan ve korkusuzca yemlenen tavuklar yemlene yemlene mağaraya kadar gidiyorlar.

Sonra mağaraya giriyorlar. Onları içeride bekleyen tilki bütün kümes mağaraya girince mağaranın kapısını kapatıyor..."

Buradan binlerce yorum çıkar.

Ama alacağımız ders tek:

Milletlerin dostları yok, sadece çıkarları vardır.

Fikramız ise şöyle;

"Küçük Ali, yaşlı bir çiftçiden 500 liraya eşek satın alır. Ama çiftçi eşeği sabah verecektir.

Sabah yaşlı çiftçi Ali’ye;

- Oğlum eşek dün gece öldü, paranı da yedim bitirdim! der.

Küçük Ali çiftçiye;

- Ben eşeği yine de istiyorum, der.

Yaşlı çiftçi;

- Ölü eşeği ne yapacaksın? diye sorar.

Ali de;

-Ölü olduğunu söylemeyeceğim, tombala düzenleyip satacağım, der.

Aradan bir ay geçer, yaşlı çiftçi Ali’ye rastlar, sorar;

-Eşeği ne yaptın?

Ali;

- Eşeği tombalaya koydum, 10 liradan 500 kişiye bilet sattım. 5000 lira kazandım! der.

Yaşlı çiftçi;

-Peki, ölü olduğunu görünce kızmadılar mı?

Ali;

-Yok yaa… Sadece kazanan şarladı, ona da 10 lirasını iade ettim sevindi!" der.

Bu ülkede ne Ali’ler, Veli’ler biter, ne ölü eşekler, ne de kolay yoldan para kazananlar...